Bursa Arena E'Gazete
2025-11-03 21:10:56

Japonya Gezisi Çıkarımları

Prof. Dr. ESERGÜL BALCI

03 Kasım 2025, 21:10

Geçen hafta yaptığım Japonya gezime ilişkin izlenimlerimi paylaşmak istedim.

Tokyo’da uçaktan iner inmez havaalanındaki temizlik ve düzen dikkatimi çekti. Temiz bir hava, yemyeşil bir ortamla karşılaşıyorsunuz. Üstelik nüfusun çoğunluğu İstanbul örneğindeki gibi bu ilde toplanmasına rağmen. Bütün arabalar yeni, temiz hatta pırıl pırıl idi ve harekete hazır biçimde bizdeki askeri nizama göre park edilmişti. Sonradan öğrendiğime göre Japonlar eski ve ikinci el arabalarını başka ülkelere satarlarmış. Zengin ve üretken olmak böyle bir şey demek ki. Yani onlar bir yerde çöp muamelesi görüyor.

Japonya’da çevre temizliği çok önemli. Sokaklarda çöp tenekesi yok, herkes çöpünü elindeki poşete koyup evine götürüyor. Bir evden bir eve taşınmak belediye iznine tabi. Eşya değiştirmek ise eskilerini bizdeki gibi çöpün yanına koyma, eskiciye verme gibi durumlar olmadığı için çok pahalı. Bu da insanların bu işten vazgeçmesine neden oluyor. Zaten gittiğimiz yerlerde mobilyacı da görmedik.

Trafik İngiliz usulü soldan. Elektrikleri 110 volt ve prizleri Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’deki gibi. Buna bir anlam veremedim. ABD’ne yenildiği için tazminat ödeyen ve onun güdümünde olan bir ülke olarak ABD hayranlıkları da yadırgatıcı bir durum. Oysa atom bombalarından sonra ölümüne düşman olmaları beklenirdi. Belki de içten içe düşmanlık duyarken, ABD’nin gücüne hayranlık duyuyorlardır.

Tokyo’daki bir başka ilginç şey Eyfel Kulesi'nin benzerinin olmasıydı. Kendi kendime niye Fransızların kulesini taklit ederler dedim. Irkçılığa varan milliyetçiliğe sahip bir ülkenin böyle bir kule yapmasını yadırgadım.

Japonya’da sokaklar temiz, insanlar dürüst, hırsızlık yok, sokaklar güvenli. Suç işleyip hapse girenler, hapisten çıkınca dışlanıyor. Yaptırımı çok ağır. Çalışkanlar ama duygu, dostluk, arkadaşlık, sosyalleşme, bizdeki gibi aile ilişkileri neredeyse yok. İntihar olayları çok.. Japonya’da insanlar teknolojide ilerleyip robotları işe koşarken, kendileri de robotlaşmışlar. Bu da onları intihara sürüklüyor, refah ortamı olmasına rağmen.. Hatta insanların kendilerini ölüme terk ettiği bir intihar ormanı bile var. Oraya gidip izlerini kaybettiriyorlar.

Aile ilişkileri zayıf olduğu için birbirini destekleme, dertleşme, sohbet olmadığından, insanlar kafelerde birileri ile ücreti karşılığı sohbet edip içini döküyor. Eşler işe zinde olarak gitmek için ayrı yataklarda yatıyor. Çocuk on sekiz yaşına gelince (ABD)’ deki gibi evden ayrılıp, işe girip kendi hayatını kuruyor. Emekli olan yaşlılar bile çalışıyor. Bir yandan da dünyayı geziyorlar.

Evler çok küçük, otel odaları da öyle. Dört yıldızlı bir otel odasında, lavaboya geçiş koridoruna valizinizi açtığınızda üstünden atlamak zorunda kalıyorsunuz. Ancak yeni yapılan beş yıldızlı otel odaları daha büyükmüş.

Japonya’da en güzel şey tuvaletler. Klozetler ısıtmalı, taharet olayı otomatik ve sıcak su ile. Bazı yerlerde su tasarrufu için elinizi tuvaletin rezervuarının üstüne yerleştirilen lavaboda yıkıyorsunuz. Böylece elinizi yıkadığınız su ile klozet de temizleniyor.

Devlet üç yaşından itibaren çocukları eğitmeye başlıyor, üç öğün yemeğini veriyor. Eğitim, sağlık ücretsiz. Yani çocuk bir yerde devletin oluyor. Devlet kadını ve çocuğu erkek şiddetine karşı koruyor. Ancak evde erkek egemen bir durum söz konusu. Hatta erkek dışarıda başka kadınlar bulup arkadaşlık edebiliyor, eş bunu biliyor ve sessiz kalıyor. Aslında kabulleniyor.

İlginç olan bir başka nokta ise aileden kalan malın yüzde kırkını devletin vergi olarak alması. Parası olan bu vergiyi veriyor, olmayan da malını devlete bırakıyor. Devlet de bu malı dar gelirlilere, yeni evleneceklere veriyor. Ülkedeki gökdelenler ve aşırı çalışma kapitalizmi, uygulamalar da sosyalizmi çağrıştırıyor.

Prensesleri, ekonomi sınıfında yolculuk yapıyor. Bu derecede ekonomikler. Hanedanlığın adı var sadece. Manevi ihtiyaçlarını, Buda’ya gidip dua ederek gideriyorlar. ‘Güneşin çocukları’ oldukları için güneşten kaçıyorlar. Beyaz kalmak amacıyla pirinç maskesi ve şemsiye kullanıyorlar. Ölünce yakılıyorlar. Yakılma işlemi sadece dini nedenlerle değil, yer darlığı nedeniyle oluyor aynı zamanda.

Yemek porsiyonları çok küçük, ekmek yemiyorlar, onun yerine haşlanmış pirinç var. Balığın her türünü pişmiş ya da çiğ olarak yiyorlar. Yumurta, soya ürünleri de belli başlı yiyecekler arasında.

Özetle Japonya’da sosyal devlet işliyor. Bunun yanında, dürüstlük, düzen, disiplin, temizlik, çalışma, ekonomiklik, robotlaşma var.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.