Bursa Arena E'Gazete
2020-11-19 12:30:41

Çapraz Çarpım Bulmaca..

İBRAHİM OKUR

19 Kasım 2020, 12:30

Elli yıldan beri rakamlarla haşır neşir bir hayat yaşayan Harita-Kadastro mühendisi Cengiz Yalçınlar, SUDOKU’dan daha zengin yeni bir oyun icat etti. Gayretli arkadaşım, ortaya koyduğu yeni fikri eleştirmem için önüme koydu. Bu da Türklerin yeni bir katkısı diye sevinç içerisinde kaldım. Sayın Yalçınlar’ın düşünme jimnastiği alanındaki söz konusu yeniliğinin, genç ya da yaşlı, düşünmekten üşenmeyen, düşünmeyi insan olmanın bir gereği bilen herkese yeni ufuklar açacağına inanıyorum. Beyinlerinin kıvrımlarının değerini bilen ve SUDOKU türü düşünce oyunlarını sevenlere bu oyunu öğrenmelerini tavsiye ederim. İnternet satış mağazalarından temin edebilirsiniz.

Aydınlama Çağı ünlü düşünürü John Locke’un bir sözünden çok etkilenmişimdir. Locke’un genç yaşımdan beri bütün içtenliğimle benimsediğim ve uyguladığım düşüncesi şöyledir: OKUMAK ZİHNİ SADECE BİLGİ MALZEMESİYLE DOLDURUR. OKUDUĞUMUZU BİZE MAL EDEN DÜŞÜNMEDİR.

Hiç okumadan düşünmek, konuşmak ya da hiç durup düşünmeden okumak kültür hayatımızda olumlu bir iz bırakmamıza engel oluyor. Bu durumda okumak faydadan uzaklaşır, hatta akıl sağlığını bile bozabilir, tutarlı olmaktan uzaklaşılır. Okuyan ve okuduğunun üzerinde kafa yoran ya da sıkı gözlemci ve takipçi olan kişilerin başkalarının çalışmalarını öğrenmek adına düşünen insan faaliyeti sürdürmesi insanlığa çağ atlatır. Örnekleri pek boldur. Bilim, teknoloji, felsefe ve matematik tarihiyle ilgilenmiş olanlar bilirler.

Düşünmek her ne kadar Allah vergisi bir meleke ise de eğitime muhtaç bir melekedir.

Matematik ve mantık, düşünme sanatının inceliklerine vakıf olmak için faydalanabileceğimiz en önemli imkandır. Matematiğin yanına Türkçe eğitimini de ekleyelim. Türkçe de matematik de aslında aynı şeyin iki cephesidir.

Bin yıl önce matematik bilmeyenler medresede hiçbir konuda ders veremezdi. Büyük matematikçiler bu gerçekten yola çıkarak, matematiği mantığın şiiri olarak nitelerler.

Matematik eğitimi, düşünmeye hazırlanan beyinleri formatlama sanatıdır. Ancak matematik bilenler, yani doğru formatlanmış beyinler Türkçemizi en doğru şekilde kullanabilir. Her ne düşünüyorsak, bunu apaçık bir netlikte ifade edebilmenin incelikleri matematikte saklıdır. Sadece iyi fizikçi olmak için değil, iyi edebiyatçı olmak için de matematik gerekir. İyi edebiyatçılarda ileri düzeyde mantık bilgisi yanında, mantığı doğru ve yerinde kullanma becerisi vardır.

Matematik eğitimi almış bir beyin bulanık konuşmalar yapmaz, meramını anlatırken muğlak ifadeler kullanmaz. Söz konusu beceriyi ona kazandıran matematik eğitimidir. Masal bile anlatsalar, ifade gücünü mantık sayesinde kazanmışlardır.

Edebiyat, beynimizde oluşan düşünce bulutlarını başkalarına dil aracılığıyla aktararak aynı bulutları onlarda da oluşturabilme sanatıdır. Hem düşünceyi başkalarına aktarabilmek hem de başkalarını anlayabilmek için matematik gereklidir. Eski çağlarda matematik bugünkü gibi simgelerle yapılmazdı. Mantığın yol göstericiliğinde arı ve duru ifade gücüyle yapılırdı.

Beynimiz, vücudumuzun en önemli organıdır. Bilinç organımız olan beynimiz, aklımızın ve duygularımızın yuvasıdır. Vücudumuzun her hücresine hükmeden ve bizi biz yapan organımızdır. Çok kişi görenin göz olduğunu sanır. Oysa gören beyindir. Göz beynin görme işlevini gerçekleştirmek için kullandığı bir alettir. Beyin istemezse göz göremez. Kulaklarımız da öyledir. Beyin istemezse kulak duymaz. Eğitimin hedefi, bireyi, beynimizin bütün kıvrımlarından faydalanmak üzere insanı donatmaktır. Gören, duyan, hisseden ve düşünen beyin için eğitim şarttır.

Öğrenmenin yaşı da yoktur. İleri yaştaki birçok kişi, beynin kanalları pas tutmasın diye gazetelerin bulmacalarıyla haşır neşirdir. Bilhassa ileri yaştaki kimseler, vücut sağlığı için saat gibi çalışan bir beynin öneminin bilincindedir. Her fırsatta düşünür vaziyette olmak için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar.

Gazetelerin yayınladığı bulmacalar beyin jimnastiği için kolayca erişilebilen bir imkandır.

Son yıllarda SUDOKU bulmacaları yaygınlaştı. İlk kez 1979’da icat edilen bu oyun 1984’den itibaren, isim babası olan bir Japon firmasının gayretiyle dünyaya yayıldı. Ne var ki, bu oyun bir süre yapıldıktan sonra meraklısına kolay görünmeye başlıyor ve zor görünenleri bile 5-10 dakika içinde çözülebiliyor. Bu tür bulmacalarda büyük bir boşluk olduğunu düşünüyorum. Sayın Yalçınlar’ın icat ettiği ve ÇAPRAZ ÇARPIM BULMACA adını verdiği yeni oyunun dünya çapında büyümekte olan bir boşluğu doldurabileceğini ve büyük beğeni kazanabileceğini düşünüyorum.

_________________________

(1) Temmuz 2000, sayı 392, sayfa 67

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.