Yasak Meyve, hepimizin işittiği bir sözdür. Var olan ve yenilebilen bir meyve ama diğer tüm meyvelerden farklı olarak yenmesi yasaklanmıştır ve meyveyi yemesi yasak olan Âdem As, yediği için cennetten çıkartılmıştır. Bu yaşanmışlık, insanın şehadet âlemi olan dünyada bulunmaya başlamasından itibaren bilinen tüm mitolojilerde ve dinî öğretilerde mevcuttur. Yaşanan ve yaşanmaya devam eden bu hadisenin, hikâyelenmiş haliyle birbirlerinden farklılıklar göstermesi öğretilenin değil öğretim tarzının kişilere, yaşam tarzlarına ve anlayışlarına göre değişmesindendir. Bakmamız gereken gerçeklik, yaşanmış olanın gerçekte yaşanıp yaşanmadığı değildir çünkü yaşanmamış bir şey insanlık tarihi boyunca her dönemde ve kültürde, anlatımlar farklı da olsa anlatılamazdı. Bakılması gereken, anlatımların farklılığı da değildir. Görülmesi gereken verilen öğretidir. Cenab-ı Allah, Bakara suresi, 35. Ayeti kerimede,

Dedik ki, Ey Âdem, sen ve eşin cennette oturun, ikiniz de ondan dilediğiniz yerde bol bol yiyin, fakat şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.

buyurarak bu yaşanmışlığın gerçekliğine vurgu yapmaktadır. Allah’a inanan Müslümanlar olarak Kur’an’ı Kerimde bulunan bir anlatımın gerçekte yaşanmış olup olmadığını tartışmak imansızlıktandır. Kur’an’da varsa ve Kur’an bizzat Allah’ın sözüyse, ki imana dayanarak kesinlikle sözüdür, o zaman yaşanmıştır, nokta.

Bu meyvenin, buğday, üzüm, incir ya da elma olduğuna dair söylemler mevcuttur. Asıl olan meyvenin hangisi olduğu değil, ifade ettiği değerdir. Buğdaysa, bugün dünyada buğday yetiştirip buğday ürünleri yemekteyiz. O zaman Allah’ın yasakladığı meyveyi hala yemekteyiz demektir. Aynısı üzüm, incir ve elma içinde geçerlidir.

Meyve yemek mi önemli, yoksa yasaklanmış olanı yasağa rağmen yapmak mı?

Meyveyle anlatılmak istenen meyvenin kendisi değil yasağın kendisidir. Allah ne diyor ayetinde? “Cennette istediğiniz gibi dolaşın ve istediğinizden istediğiniz kadar yiyin ama şu meyveyi yemeyin o size yasaklanmıştır.” Meyveye değil Allah’ın yapılmasını yasaklamış olduğuna bakıp görmezsek dünya hayatında ömrümüz Allah’ın yasaklarını yapmakla geçer.

Âdem As, yasak olanı ahiret boyutunda yaptı da dünyada yaşayan bizlere yapmamız yasak olan şeyler yok mu? Yapılması yasak olan şey sadece ahirette mi var?

Cenab-ı Allah, biz insanlara dünya yaşamında bulunurken yapmamızı yasakladığı şeyleri yine Kur’an’ı kerimde belirtmiştir. Âdem As’ın yasak meyveyi yemesiyle bizim bu yasak olanları yapmamız aynı şeydir. Nedir bu yasaklar,

Şirk koşmayacaksın, öldürmeyeceksin, çalmayacaksın, yalan söylemeyeceksin, iftira atmayacaksın, gıybet etmeyeceksin, adaletsizlik yapmayacaksın, kibirlenmeyeceksin, adam kayırmayacaksın, iyiliği başa kakmayacaksın, kin tutmayacaksın, zulmetmeyeceksin, yetim öksüz ve mazlum hakkı yemeyeceksin, kötü söz söylemeyeceksin, haset etmeyeceksin, emanete hıyanetlik yapmayacaksın, cimri olmayacaksın, hile yapmayacaksın, içki içmeyeceksin, kumar oynamayacaksın gibi yasaklar ve öfkelenmek, kıskanmak, nefret etmek, gururlanmak da başta gelen yapılması yasak olanlardır.

Şimdi bizler günlük yaşantımız içinde Allah’ın yapmamızı yasakladığı şeyleri veya içlerinden herhangi bir tanesi dahi yapıyorsak yasak meyveyi yiyoruzdur. Bunları yapmanın yasak olması yapılınca kendimize zulmedecek oluşumuzdandır çünkü tüm bunlar insanın huzurlu ve iman üzerine yaşamasına engel olan imana aykırı zulmanî özellikler olmasıdır. Yapılması istenen şeyin farkı değil, emre itaat edilmemiş olmasıyla iblisin emre itaat etmemesi ile Âdem As’ın emre itaat etmemesi aynı şeydir. Tıpkı iblis gibi Âdem As da kendisine zulmedip huzurdan kovulmuş oldu.

Maalesef günümüzde İslam’ı içten yıkmak adına yapılan planlı algılar sonucu, Allah’ın yasaklarına uymak yerine emmare üzerine yaşam sürmek isteyenlerin de kabul etmeleriyle oluşan “o ayrı bu ayrı” gibi yanlış bir inanış gelişti. Bu yanlış inanış yanlış bir yaşamı da beraberinde getirdi. İnsanlar, her gün defalarca yasak meyve yerken aynı anda da şeklî bir ibadet üzerine olarak kulluk yaptıklarını zannediyorlar. Hangimiz Âdem As’dan daha fazla kul olabiliriz...! Ama O dahi yasak meyveyi yediği için yaptığı kulluk olmaktan çıkıp asilerden oldu. Adam, yalan söyleyebiliyor, çalabiliyor, kul hakkı yiyebiliyor, kandırabiliyor ve bunları yapmak sanki Allah’ın yasakladıkları değilmiş de bir de iman adına kulluk adına şekli bir ibadet üzerine olup “Ben Allah’ın dediğini yaptım” diyerek kul olduğunu iddia edebiliyor.

Bizim Allah’a inanıyor olduğumuzu kelamla söylüyor ve şeklen ibadet ediyor oluşumuz, bize yasak meyveyi yiyebilme hakkı vermiyor.

Aynı şey kadınlar için de geçerlidir. Başına türban takan ama kıyafeti, anlayışı, istekleri ve yaptıkları imana uygun düşmeyen, namaz kılan, oruç tutan ama imana uygun yaşamayan her kadın yaptıkları, söyledikleri ve istekleriyle yasak meyve yemektedir. Yasak meyveyi yemek, Cenab-ı Allah’ın “Kulum” dediğinde bulunmaması gereken her türlü sevgi, zikir, hizmet, anlayış ve yaşam içinde olmaktır. Allah’ın yasakladığı şeyleri sevmek, zikretmek, istemek ve yapmaktır. Bir şeyin olması da olmaması da hakkımızda hayırdır ama illa istediğimiz gibi olmasını istemek de yasak meyve yemektir. İnsan kendisine egodan oluşan benlik vermeye başladığından isyankâr ve küfür ehli olur. Bu sebeple bizi küfre ve şirke sokacak olan benlik ve ego da yasak meyvedir. Sevgi, saygı, tevazu, cömertlik Rahmanî vasıflar olup bulunduğu insanı değerli ve güzel yaparlar lakin bunları egomuz için kullanmak da yasak meyvedir. Çıkar ve menfaatlerimiz için neyi gerektiriyorsa onu sevmek, ona saygı duymak, ona karşı alçak gönüllü olmak yasak meyve yemektir.

İnsan, yasak meyve yemekten uzak durup iman üzerine kulluk yapandır. İman üzerine kulluk yapan ise kendisine ve etrafına zulmetmeden yaşayandır. Âdem As, emre itaat etmedi lakin “Ben nefsime zulmettim” diyerek af diledi. İblis ise emre itaat etmemesinde, “Sen dileseydin ben secde ederdim” diyerek Allah’ı suçladı. Bizler her yasak meyve yiyişimizde kendimizi değil de Allah’ı suçluyorsak iblislik yapmış oluruz. Allah’a inanıyorsak o zaman ahirete ve her yaptığımızın hesabını verecek olmaya da inanıyoruz demektir. Bu sebeple yapmamız gereken, yediğimiz yasak meyveyi yemeyi terk ederek iman üzerine yaşamaya başlamaktır.

Yasak meyve yemek, bizim bakışımızı perdeler de bakarken göremeyen körlerden oluruz.

Yasak meyve yemek, kulağımızı tıkar da duyarken işitmeyen sağırlardan oluruz.

Yasak meyve yemek, kalbimizi mühürler de aklı olup fikredemeyenlerden oluruz.

Cenab-ı Allah bu insanlar için yüce Kur’an’ı Kerimde, “Hayvanlardan daha aşağıdadır, gafillerin ta kendisidir” demektedir. Bu insanlar, Allah’tan başka ilah olmayan şehadet âlemi olan dünyada bu gerçeğe bakarken göremeyen şehadetsizlerdir. Yasak meyve yemekten kurtulup Allah’ın kulluğuna erenler ise kendilerine ve her nereye baksalar Allah’tan başka ilah olmadığına şahit olup bu şehadet üzerine yaşayanlardan olurlar.

ozkan.gunal@emekyayinevi.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.