Prens Edward Adası, Kanada,

Kanada Hükümetinin kendilerine ücretsiz tahsis ettiği buzkıranın ardındaki motorun içinde, fok avcılarının adaya çıktıklarında yapacakları fok katliamının hazırlıkları tamamlanmıştı. Fokları döverek sersemletecekleri demir sopalar balıkçı motorunun ön kısmına konulmuştu. Yağ tulumu göbeğiyle görenin midesini bulandıracak avcı lideri Tony Albright, kahraman bir komutan edasıyla, motordaki 15 avcıya ağzından tükürükler saçarak komutlar veriyordu:

- Arkadaşlar, yaklaşık 20 dakika sonra adaya çıkacağız. Motor adaya yanaşır yanaşmaz, demir sopalarımızı alarak adaya çıkacağız. İşimiz çok kolay olacak zira foklar bizden kaçmayacaklardır; cana yakın hayvanlardır onlar. Biz de, bu durumdan faydalanarak, ellerimizdeki demir sopalarla ve bütün gücümüzle fokların kafalarına vuracağız. Böylelikle onları sersemletmiş olacağız. Sakın onları öldürmeye çalışmayın. Bunu yaparsanız, fokların derilerine zarar verebilirsiniz. O zaman da bunlardan kürk yapılamaz; biz de avucumuzu yalarız. Fokları sopalarla dövdükten sonra, onların derilerini canlı canlı yüzeceğiz…

Önce buzkıran, ardından da fok avcılarını taşıyan motor yanaşmıştı adaya. 16 avcı, birbiri ardına, yayından fırlayan birer ok gibi adaya ayak basmışlardı. Fok avcıları, ellerinde demir sopalar olduğu halde, devasa kar kümelerinin arasından adanın içlerine doğru ilerlemeye başlamışlardı. Avcılar, çok geçmeden az ötede sevimli hareketler yapan onlarca fok görmüşlerdi. İnsan kılığındaki adamlar, yüzlerindeki iğrenç gülüşleriyle, yavaşça foklara yaklaştılar. Foklar ise, az sonra başlarına geleceki şeylerden habersiz olarak, sempatik hareketler yaparak ve gülümseyerek avcılara doğru ilerlemekteydiler. Avcılarla foklar arasında birkaç metre kaldığı anda, lider Tony Albright’ın iğrenç sesi duyulmuştu:

- Vurun !

İlk darbe inmeden önce, fok balıkları, kendilerine o çok yakışan gülümsemeleri eşliğinde paytak paytak hareket ediyorlar, ömüre ömür katan sesler çıkartıyorlar ve avcılara sevgiyle bakıyorlardı. Belki de o an, misafirleriyle oyun oynamak istiyorlardı. O esnada avcılardan biri, bir fokun kendisine oyun yaparak, botuna sürtündüğünü fark etmişti. Ve ne acıdır ki, zavallı fok balıklarına ilk darbeyi vuran avcı da, o olmuştu. Demir sopayla başına aldığı darbelerle sersemleyen ve karların üzerine düşen fokun yüzünde hala belli belirsiz bir gülüş vardı. Avcı ise, çaresiz hayvana yaşattığı bu cehennem azabını zerre kadar umursamıyor ve masum hayvana acımasızca vuruyordu. Kısa bir süre sonra, fokun başından gelen kanlar, bembeyaz karların ve buzların üzerine yayılmaya başlamıştı. O esnada diğer avcılar da, elliden fazla fokun kafalarına demir sopalarla vurarak onları sersemletmişlerdi. Fokların, misafirleri ya da dostları sandıkları vicdansız avcıları gördükleri anda çıkardıkları sevinç dolu seslerin yerini, şimdi, anlatılmaz acılar içindeki inleyişler almıştı. Bazı foklar, can çekişmelerine rağmen, mahzun bir ifadeyle avcıların gözlerinin içine bakmaktaydılar…

Masumiyetin simgesi buzlarla kaplı beyaz ada, tamamıyla kırmızıya bulanmıştı. Ruhsuz avcılar, şimdi ise, fokların derilerini yüzmeye başlamışlardı. Çoğu fok; o an canlı oldukları için, derileri yüzülürken dayanılmaz acılar çekiyorlar ve çıkardıkları sesler; gaddar insanoğlunun sadistliği karşısında isyan eden haykırışlara dönüşüyordu. Bir fok ise, ağzından boşalan kanlarla, insanoğlunun nasıl bir yaratık olduğunu olanca gerçekliğiyle gözler önüne seriyordu. Ardından, fok avcıları, liderlerinin pis sesini duymuşlardı:

- Derileri toplayın ve motora yükleyin !

Savaş kazanmış komutan edasıyla, paramparça ettikleri fokların başında poz verdiler aşağılık fok avcıları,

Yüklediler…

Görev başarıyla tamamlanmıştı (!)

Çok sayıda fok vahşice katledilmişti,

Deriler artık satılabilirdi,

Çok paralar kazanılacaktı,

Kanla boyanan paralar,

Kanada Hükümeti, Norveç ve Kuzey ülkeleri fok öldürmeye resmi olarak izin vermişlerdi,

Gelişmişlikleriyle öğünen bu ülkeler, fok öldürmekte birbirleriyle yarışmaktaydılar,

Çok para vardı bu işte,

Fok katliamcılarına kolaylık olsun diye, ücretsiz buzkıran tahsis etmekteydiler,

Hayvan severdiler (!)

400.000’ e kadar fokun öldürülmesine izin veriyorlardı,

Hayvan severler avazları çıkıncaya kadar bağırıyorlardı :

- Öldürmeyin zavallıları,

Oysa ki fark edemedikleri kahreden bir gerçek vardı hayvan severlerin,

Suya yazmaktan başka bir şey yapamıyorlardı,

Su halkaları gibi dağılıp gitmekteydi hayvan severlerin yürekleri kanatan, dağlayan yakarışları,

Anlaşılır gibi değildi,

Nasıl bir yaratıktı insanoğlu,

Kendisine, mutlulukla bakan bir hayvana acımasızca vurup onu katledebiliyordu,

Para,

Çok para,

Kan bulaşan para,

İğrenç para,

Akşama doğru, Edward Adası’nda kar yağmaya başlamıştı,

Sıkı bir kar,

Örtemiyordu, yok edemiyordu insanoğlunun vahşetini,

O an, canlı kalabilmiş; lakin saniyeler sonra son nefesini verecek bir fokun ağlayışı işitildi,

Ağlayış hiç bu kadar ağlayış olmamıştı,

Bir gülüş belirmişti dost yüzünde fokun,

Ölürken bile gülmekteydi,

Belki de ağlamaktaydı,

Gülerken ağlamaktaydı,

Kar taneleri, narin elleriyle, artık acı çekmeyen fok balığını okşuyorlardı…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.