2. Dünya Savaşı yeni başlamışken, 1940 yılında "Dünyayı Yöneten Aileler"den olan David Rockefeller evinde bir davet verir. Dönemin gazete ve dergi yöneticileri, patronları ve köşe yazarları bu davete katılırlar. David Rockefeller yaptığı konuşmada: "Hitler Almanya'sının bu savaşta yenileceğini, Yeni Dünya Düzeninin kurulacağını, Amerika’nın 'Dünyanın Jandarması' olacağını ve ABD için yeni kaynaklar ve pazarların oluşturulacağı”nı açıklar.

Bu sözlerden sonra savaş onun dediği gibi çıkar.

2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD, NATO ve Birleşmiş Milletler’i kurar. Avrupa’ya ekonomik yardımı başlatır. Sömürge devletler İngiltere ve Fransa’nın yerini almaya başlar. Rusya ile başlayan soğuk savaş döneminde ise önemi artan ülke Türkiye olur. Çünkü Rusya ile sınır komşusudur ve yüzyıllar içinde çok defa savaşmışlardır.

Stalin'in, Türkiye’de ve Boğazlarda üs kurmak istemesi üzerine Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ülkeye destek için ABD’ye yanaşır. Bu yanaşmada ölçüyü kaçıran İnönü, ülkenin eğitim sistemini de onlara emanet eder. Bu durum bu günde sürer ve "Fullbright Eğitim Komisyonu" Türkiye'de öğrencilerin neler okumasına karar veren bir gizli kurum olur. Açıklayalım;

1947 Temmuz ayında ABD Kongresi Türkiye’ye Silah Yardımını onayladı. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile ABD Hükümeti arasında 27 Şubat 1946'da Kahire’de imza edilmiş olan önceki anlaşma gereğince, temin edilen paraların kullanılması yönünde 27 Aralık 1949'da "Fullbright Anlaşması" da imza edilir.  

Bu anlaşma gereğince oluşturulan Fullbright Eğitim Komisyonu da ülkedeki Milli Eğitimi kendi kafasına göre planladı. Komisyonda 4 Amerikalı Eğitimci bulunurken, 4 tane de Türk vardı. Ortak alınan kararlarda eşitlik çıkarsa dışarıdan biri gelip oy kullanacak. Bu kişi ise ABD Büyükelçisidir.

Sözleşmenin başlangıcı da: Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti; Eğitim sahasında yapılacak temaslarla bilginin ve meslekî istidat sahiplerinin daha geniş mikyasta mübadelesi suretiyle Türkiye Cumhuriyeti ve Amerika Birleşik Devletleri milletleri arasında karşılıklı anlaşmayı daha ziyade inkişaf ettirmek arzusunda bulunduklarından…” şeklindedir.

Amerika, ekonomileri yerle bir olmuş Avrupa ülkelerini kalkındırmak için "Marshall Yardımı"nı da başlatmış idi. Bu yardımdan daha sonra Türkiye ve Yunanistan da yaralanmaya başladı.

Marshall desteği Türk Basınında büyük bir keyifle karşılanırken Amerika, planlarını da hazırlamaya başladı. Sonuçta ABD büyükelçisinin Türk üyelerin istediği şekilde oy kullanmadığını da anlayabiliyorsunuz.

İlk-Orta-Lise- Üniversite ve İlahiyat Fakültelerine, hatta İmam- Hatip Liselerine kadar okunacak kitaplar, verilecek eğitimler bu komisyondan çıktı. Örneğin, bizim gençlik zamanımız da, yani 40 yıl önce Liselerde aniden Modern Matematik denilen bir rezillik kabul edildi ve okutulmaya başlanıldı. Bilimin ve medeniyetin oluşmasına en büyük katkıyı veren cebir ve geometri kitapları müfredattan kaldırıldı. Bu projenin başındaki olan kişinin kimliği de sonraki yıllarda ortaya çıktı. Avrupa'daki bazı ülkelerin Milli Eğitim Bakanlarına Modern Matematik’i tavsiye eden bu Yahudi, ülkemize gelerek bizim Milli Eğitim Bakanlığı'na teklif etti. Bakanlık da bunu "yenilik" diye kabul etti. Sonuçta bu ülke sanayi de geri kaldıysa bu "Modern Matematik" denilen "Uydurma Matematik" ile oyalatıldı, uyutuldu ve bu yönden geri bırakıldı.

Başka bir önemli olayda Liselerde öğretilen Tarih kitaplarında yaşandı. Yeni nesilleri Türk tarihinden uzaklaştırmak için insanlık tarihinden başlatılan tarih kitaplarında, Yunanlılarla Persler arasındaki savaşlar, Yunan ve Roma Uygarlıkları ve onların savaşları öğretildi. Pön Savaşları veya Kartaca ile Roma arasındaki tarihin yanı sıra Orta Çağ Tarihi öğretilirken, Türk Tarihi kısa geçildi.

1071'deki Malazgirt Savaşı’nı Türklerin Anadolu’ya giriş tarihi olarak yazan bu sahte tarihçi, MÖ 500'lerde Anadolu’ya gelip devlet kuran İskitleri-Medleri yazmamıştır. Hititlerin Türk olduğu da artık kabul edildi. Bugün Anadolu'da Türklerin varlığı 2500 yıldan fazla olurken, neden bu uydurma tarihi olaylar öne sürüldü derseniz. Düşünce şudur: "Anadolu'da Antik Çağ Uygarlıkları vardı, sonra da Roma ve Bizans vardı. Türkler gelip işgal ettiler" .. Bu gizli temel düşünce malesef bugün hala kabul ediliyor.

Neticesinde, ABD’nin istediği gibi bir eğitim modeli oluşturuldu. Böylece ABD yanlısı zeki gençlere burslar verildi ve onlar ABD’de okuyup geri döndüler. Bu kişiler devletin en önemli mevkilerine yerleştirildiler, içlerinden bakanlar çıktı. Üst Düzey Devlet Yöneticileri olarak görev yaptılar.

Menderes iktidarları döneminde Köy Enstitüleri'ne devam edilseydi. Bugün Türkiye daha modern ve güçlü bir ülke olurdu.

Bu arada Fullbright Komisyonundan haberi olamayan öğretmenleri de tanıdım.

Ben hiçbir ülkenin kendi Milli Eğitim Sistemini yabancılara bırakıp onların isteklerini yerine getirdiğini görmedim. Bu düzen ancak sömürge devrinde olurdu. İsmet İnönü’nün bu hataları yüzünden Türkiye Amerika’ nın gizli sömürgesi olmuştur.

1949’dan beri bu ülkeye kafa yapıları, ideolojileri, icraatları tamamen zıt nice hükümetler geldi geçti. Ancak eğitim komisyonuna kimse dokunmadı. Komisyonun varlığından haberdar olmayanlar bile oldu bu hükümetler ve eğitim bakanlıkları içerisinde. Cengiz ÖZAKINCI’nın “Türkiye’nin Siyasi İntiharı” ve Metin AYDOĞAN’ın “Türkiye Üzerine Notlar” isimli kitapları, bu politikaları ve komisyonun fonksiyonunu ciddi manada işlediler. Eğitim ile uzaktan yakından bir nebze ilgisi olanlar, bu kitapları alıp okumalı. Bakanlık, TTK ve Komisyon da ayrıca sorgulanmalıdır.

Bizce Fullbright Eğitim Komisyonu, İsmet İnönü’nün Türkiye’ye attığı en büyük kazıktır. Geri kalmışlığımızın ana etkenidir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.