Her 24 Kasım’da Öğretmenler Günü’nü kutluyoruz. Öğretmenlerimize övgü, saygı, sevgi dolu sözlerle duygularımızı ve düşüncelerimizi ifade ediyoruz. Öğretmenin ve öğretmenliğin önemini ve anlamını dile getiriyoruz.

https://www.bursaarena.com.tr/images/upload/c1_34.jpg

İtibar yönüyle sadece 24 Kasım’larda değil; her gün ilginin ve sevginin, iletişimin ve gönül köprüsünün kurulması faydalı ve anlamlı olacaktır. . İnsan yetiştirmek çok farklı bir duygudur. Yetiştirmek için verdiğiniz emeğin bilinmesi de ayrı bir mutluluktur.

Milletin ve memleketin mimarı olan öğretmenleri hatırlamak 24 Kasım’larda kalmamalıdır. Övgüler sıradan, sade, yalın, kuru, yavan, klasik, afaki olmamalıdır ve sözde kalmamalıdır.

Şimdiye kadar öğretmenlerle ilgili o kadar çok “hoş” söz duyduk ki, hep “boş” çıktı. Adeta süslü, sanatlı sözlerle avutur olduk.

İnsan yetiştirmek, insanı eğitmek dünyanın en zor ve en ağır işidir. Öğretmenler; aklıyla, bilgisiyle ve becerileriyle para kazanılan bir mesleğin mensuplarıdır. Eğitimin ağır yükünü taşıyan “emek” ve “fikir” fedaileridir. Bu emeğin içinde çalışmak, fedakârlık, sahiplenmek, sorgulamak, ilgi, sevgi, duygu, cefa, vefa, vicdan, ahlâk, anlayış, yaklaşım, görev ve sorumluluk... vs ne ararsanız vardır. Eğitim, bugün, bu düşünceler içerisinde olan idealist öğretmenler sayesinde ayakta durmaktadır. Eğitimde ilgi, sevgi, iletişim, anlayış, yaklaşım...vs gibi değerler çok önemlidir. İnsan olarak yaratılışımızdaki değerlerin sırrı olan düğümleri öğretmenler çözmektedir...

Bunları derken şunlar da aklıma geldi. "Öğretmenler ne iş yapıyorlar ki...? Öğretmen maaşları büyük yük, tatilleri de çok..." gibi çok AĞIR sözler söylenmişti. Atatürk’ün, "Öğretmen maaşları milletvekili maaşlarından aşağı olmasın" demesi ve bizdeki 600 milletvekilinin maaşlarını -giderlerini de- düşünüldüğünde, öğretmenlere haksızlık yapılmış olmasına tepki gösterilmesi normal karşılanmalıdır. Bu vesileyle bu anlamlı günde öğretmeni ve öğretmenliği anlatmamın, tanıtmamın önemli olacağını düşündüm. Çünkü, ben de 30 yılı müdürlük olmak üzere 40 yılını eğitime vermiş bir öğretmenim. Sizlerle "zamanın elinden tutarak" eğitimin zaman tünelinde bir yolculuğa çıkarayım da bilmeyenlere öğretmeni anlatmış olayım.

SİZ; hiç, bir zamanlar kara önlüklü, beyaz yakalı, omzunda mendil takılı olan çocukların hayat hikayelerini dinlediniz mi? Eğitim maceralarının belgeselini biliyor musunuz?

SİZ; hiç, "öğretmenim" derken, titreyen sesle yüreğinizin söküldüğünü hissettiniz mi? "Öğretmenim, canım benim..." sözlerindeki anlamın ağırlığını ve sıcaklığını fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, "size mektup yazdım, şiir yazdım..." denilmesindeki, ilginin ve sevginin anlatıldığı söz ile bir kitap yazılabileceğini biliyor musunuz? Yazılan eserleri okudunuz mu?

SİZ; hiç, okul boş iken duvarlarındaki sevinç çığlıklarının yankılarını duydunuz mu? Gülümseyen hayallerin yansımalarını gördünüz mü?

SİZ; hiç, moda olduğu için değil, gerçekten yırtık, sökük olduğu için yapılan yamaların yokluktan kaynaklanan desenler olduğunu fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, oyun oynarken mağlubiyet yaşamasın, hep kazansın, sevinsin diye kaybetme numarası ile sanatkârlık yaptınız mı?

SİZ; hiç, kollarını açıp koşarak gelenlerin, gülenlerin, gül verenlerin, seslenenlerin hayatlarına mimar oldunuz mu?

SİZ; hiç, "hadi bir türkü söyle" dediğinizde, yanık nağmelerin okulu titrettiğini, yüreğinizi parçaladığını hissettiniz mi?

SİZ; hiç, kurduğu hayallere ulaşması, çocuksu dünyasını yaşaması için, niçin "hayallerime dokunma" demesindeki masumiyetin sırrını çözebildiniz mi?

SİZ; hiç, akan burnunun, dağınık saçının farkında olmadan muhteşem bir tablo görüntüsüyle bir şaheser olduğunu gözünüzde canlandırdınız mı? Yanaklarından titreyerek, süzülerek akan iki damla gözyaşının siyah-beyaz fotoğraflarını gördünüz mü?

SİZ; hiç, ayakların hasırlı, ellerin çatlak olmasının sebebini anlatan anılarını, koca dünyayı sığdırdıkları küçük yüreklerinden dinlediniz mi?

SİZ; hiç, uykusuz gözlerdeki mahmurluğu, mahzun ve manalı bakışlardaki yorgunluğu gördünüz mü? Gördüğünüzde nefesinizin düğümlerini çözebildiniz mi?

SİZ; hiç, yaya yürüdüğü patika yollarda, ayağına batanların acısını, okula ulaştığında hissetmediğini, yuvasına geldiğinde, karşılayanların tebessümüyle unuttuğunu fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, soğuktan titreyen elin, ayazdan kızarmış yüzün, yırtık ayakkabıda morarmış parmakların, sevgi dolu bakışların sıcaklığında ısındığını biliyor musunuz?

SİZ; hiç, gaz lambasında, mum ışığında battaniyeye sarılıp ders çalışmanın sevimliliğini, yaptığı ödevinden "aferin" denilmesini beklemenin heyecanını, sobanın yanında kitap okumanın sıcaklığını anlayabiliyor musunuz?

SİZ; hiç, kalemi, silgisi, defteri bitenin üzüntüsüne teselli olup sevindirme mutluluğunu yaşadınız mı? ÇARESİZ bükülen, öne düşen başların mahcubiyetine, ÇARE SİZ oldunuz mu?

SİZ; hiç, okula geç kalmamak için koşarak gelmenin yorgunluğunu dizlerinizde, nefes nefese kalmanın bitkinliğini yüzünüzde hissettiniz mi? Her gün, "bir şey yemeden mi geldi acaba?" diye, siz tokken açlığınızı nefsinize sordunuz mu?

SİZ; hiç, naylon torbada, bez bohçada defteri, kitabı olan, yakacaklarını ve yiyeceklerini yanında taşıyan umut adımlarının yol hikâyelerini biliyor musunuz?

SİZ; hiç, adını unutmadığınız gibi, okul numarasını dahi hatırladığınız bir hafızanın neden ve nasıl oluştuğunu düşündünüz mü?

EVET, SİZLER, bütün bunların öğretmenle ilgili olduğunun farkında mısınız? Sizler, bugünkü imkânlara sahip olmanızın kıymetini ve kaynağını kimin sağladığını biliyor musunuz? Bir zamanlar bunların olduğunu, böyle imkân ve şartların öğretmenlerle yaşandığını hiç düşündünüz mü?

EVET, SİZLER, çirkin ve sevimsiz, yalan ve yavan olan dünyamızın öğretmenlerin yetiştirdiği bu çiçeklerle güzelleştiğini, bu kokuyla mutlu olduğumuzu; yorgunluğumuzun bizlere huzur verip rahatlattığını bilmeyeniniz var mıdır?

EVET, SİZLER, pek çoğunuz, her sabah, "ben işe gidiyorum" diye evden çıkarken ben, hiç "işe gidiyorum" demedim, "okuluma gidiyorum" diye, sevimli ve sıcak yuvama gittiğimi biliyor musunuz?

EVET, SİZLER, Biliyorum, ben bir öğretmenin; sevgi sözcüklerinin anlamını, gizemli kokuların sırrını ben bilirim. Beni hala tanımadıysanız ve olumsuz düşünceler içerisindeyseniz inanın çok üzülürüm. "Hayat Bilgisi" dersini benim anlatmamı, anlamını bana sormanızı isterim.

"İşte ben buyum" diyen özel ve güzel insanlara (öğretmenlerimize) selam olsun...

Öğretmenlerimizin Günleri kutlu, gönülleri mutlu, gelecekleri umutlu olsun…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.