Marka Devlet

‘‘Pazarlama sanatının tüm zamanı, marka oluşturma, çabası ile geçer. Bir şey marka olmadığında, sadece satılan bir mal/meta olarak kalacaktır.’’

Bu Devlet yönetimleri için de geçerlidir. Amacını ve hedefini bilmeyen bir devlet zihniyeti, toplu satışa gelen bir yapının da kurbanı olur. Bir amacı halkı ile paylaşmayan bir yapı ise sadece bir dönem iktidar ya da muhalif ideoloji olarak kalır ve bitmeye mahkûmdur.

Devlet; mutlak "ulvi" amacını halkıyla paylaşan bir mantıkta, sevgi bağı kurma amacı ile ilgilidir.

Sadece hizmete odaklandırılmış bir halk, fakirliğe özendirilmiş ümmete benzer. Yaratımda olmayan bir ideoloji, halkın başına geçer ise; şaşkınlığa ve de hayal kırıklığına sebep birçok neden yaratacaktır. Bu manada ‘ne kendini yaşayan bir kültür ne de bireysel potansiyelini kullanan’ bir fayda yaratmak mümkün değildir.

Bu minvalde, Dünya genelinde Türk Halklarını ayağa kaldırmak ve iş birliğinde birleşmek büyük amaç iken, halk olarak iç bünyede (buna tüm Türk uluslarının iç bünyesi dahil) halkı ayırt etmeksizin tek bir hedefe ulaştırmak niyet olmuş ve olmalıdır. Halkın milli değerleri, korunması gereken huzuru, yükselmesi gereken amacı devlet olmanın başlıca hedefidir. Devlet zihni, affedici unsurları gereği rağmenli yaşamayı, aykırı rekabetçi unsurları geliştirici değer olarak kabul etmeyi öğrenmeli ve bu durumu avantajına kullanmak ile beraber, bunu meclis akına taşımalıdır. Kötü niyet unsurlarını ayıklamayı akletmeli ve bilimsel yapılanmalar ile en önce halkı kazanmayı öğrenmelidir. Halk halktır, Türk baştır felsefesi ile ‘budun töresine’ uygun hareket etmek, yasa ile kapsayıcı olmalıdır. Türki kuruluş yasalarımız buna örnektir ve bu yasa iradesi, kurucu değerlerimizde açık beyan edilmiştir. Kuruluş amacının yol göstericisi NUTUK’tur.

Devlet aklı bilmelidir ki; Irk bedenden öte ‘zihniyet birliği’ demektir. Türk yasalarında ‘’beden bütünlüğü evrensel yasası’’ gereği ‘’ilham ve akıl birliği’’ eğitim seviyesine mutlaka işlenmelidir. Zira, herhangi bir insanın bedeninde ırksal ayrışma söz konusu değildir. Türk’ün, İngiliz’in, Arap’ın ve Mısır’lının vücut parçalarının ayrı olduğunu iddia etmek, (temel ayrıntıda dna - aktarılmış kan hafızası – deneyim farkı olsa da) bilime de aykırı bir durumdur ve akli de değildir.

Bizi bizden yalnızca zihniyet birliği ya da farklılığı ayırmaktadır. Bu nedenle yapılması gereken ortak zihniyete çalışmak ve bunu yaşatmaktır. Bu zihniyet NUTUK’ta işaret edildiği gibi Türk’ün binlerce yıldır uğurunda hayatlar verdiği 'töresi' gereği, eşitlikçi evrensel birliktir. Devleti temsil eden meclis ve yönetim ağı, sosyal akıl zihniyetini gütmedikçe, halk kendi sosyal ağını kurmayı kendinde hak bilecek ve karmaşanın da asıl sebebini "yasaları işletemeyen idari kanat" olarak seçecektir. Meclis halk için kurulur Devlet halk için yaşatılır. Kimsenin sahipleneceği bir yapı olmadığı gibi, zihniyette birleşen milletin hak yasasıdır. Askeri halktan, Bakanı halktan, Meclisi halktan olmadıkça, vizyona yansıyan sadece pazarlanan hizmet topluluğu ile amaçsız kaderine yürüyen toplumlar olacaktır.

Bu nedenle; daima Kurucu unsurumuz olan yolda, var olmayı amaç etmeli ve bu yolda MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün bize emanet ettiği "Nutuk" gibi düşünceli zihinler olmayı akademik ve halk sosyolojisine taşımalıyız.

Türk milli hedefi özünde, sonsuza kadar halkın huzuru ve güvenliği içindir. Devlet; halkın bir zihniyette buluşması amacı güden ulus zihniyetidir. Tek zihniyet, tek millet, tek devlet, tek kuruluş, tek kurtuluş ülküsü töre gereğidir. Toprağını sevmeyen bir tohum neşe içinde meyve veremediği gibi, neye aşılandığı belli olmayan bir filiz ise hangi çiçeği açacağını bilemeyecek ve aidiyetsiz olacaktır. Yüzyıl önce toprağını, tohumunu, suyunu tanıyan atalarımız, kendinden bir eser yaratmıştır. Yapmamız gereken, dünya ile her alanda yarışmakta marka olmuş "ulus" anlayışımızda "amaçta birlik felsefesi" yaratmak ve yaşatmaktır.

Yüce Türk halklarına ve Türk milletlerine yüksek saygılarımla..