Türkiye’yi büyük bir acıya sevk eden Kahramanmaraş depremleri 10 ili şiddetli bir yıkıma uğrattı. Binlerce kişinin hayatını kaybettiği afetteki maddi ve manevi kayıplar uzun yıllar unutulmayacak. Depremzedeler hâlâ sevdiklerinin cenazelerine ulaşmak için bekleyişini sürdürürken, felaketin geride bıraktığı tonlarca ağırlıktaki enkazın ne olacağı insanları düşündürüyor. Uzmanlara göre deprem bölgelerindeki enkaz yığınındaki atık miktarının en az 230 milyon ton civarında olduğu tahmin ediliyor. Peki bu tonlarca hafriyata ne olacak? Enkaz kaldırma işlemi çevreyi nasıl etkileyecek, çevreye nasıl bir zarar verecek?

Çalışmalar kapsamında 236 bin 410 binada yer alan 1 milyon 279 bin 576 bağımsız birimde hasar tespit çalışması yapılırken, böylesine büyük bir yıkımın etrafa saçtığı zararın oldukça fazla olduğu biliniyor. Binaların yapımında kullanılan izolasyon ürünleri, zararlı plastik ürünler, asbest gibi zararlı maddelerin açığa çıkması durumun ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Enkazlardan geriye kalan hafriyatların bir an önce yaşam alanlarından uzaklaştırılması gerekiyor.

Çevre zmanlarına göre eski binalardan arta kalan ve çeşitli kimyasal maddeler içeren enkazların öncelikle su kaynaklarından uzak yerlere götürülmesi gerekiyor. Mevcut hafriyatların yer altı ve yer üstü sularına karışamayacak kadar uzağa götürülmesi gerektiğinin altını çizen uzmanların tavsiyesi kullanılmayan eski maden ocakları alanlarını gösterdiler. Ekonomik ömrünü tamamlamış ve terk edilmiş yer üstü maden ocaklarının en uygun yerler olabileceği öneriliyor.

ÇEVRE KİRLİLİĞİ ORTAYA ÇIKABİLİR

Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu Yiğit, depremden geriye kalan hafriyatların çözündükçe patojen (hastalığa neden olan her türlü organizma) başta olmak üzere çevreye zarar veren ağır metallerin atmosfere salınacağını bildirdi. Halihazırda depremin etkisiyle ortaya çıkan radon gazına bir de çürüyen organik malzemelerden çıkan metan, sülfür gibi gazların çevreyi olumsuz etkileyeceği düşünülüyor.

"Yalnızca organik maddelerden değil, inorganik maddelerde de oluşan bozulmalar sorun oluşturacaktır. Buna ek olarak bölgede çıkan yangınlarda salınan karbon gazı da çok ciddi bir problem. O bölgenin yeniden iyileştirilmesi aşamasında da atmosfere karbon karışacak. İnsan sağlığı açısından bu da önemli olacaktır.

"Deprem bölgelerinde ilk önce dikkat edilmesi gereken konu, çürüyen maddeler tarafından oraya çıkan patojenler. Bu maddeye ek olarak salgın hastalıklar da dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktadır." diyerek yer altı sularının da incelenmesi gerektiğine değindi. Kanalizasyon sisteminin ne durumda olduğunu ve bu suların temiz sulara karışıp karışmadığının acilen tespit edilmesi gerektiğini ifade eden Yiğit, "Havaya salınan gazlardan çok insan sağlığı açısından etkili olan patojen ve hastalık yayıcı mikropları düşünmek gerekiyor." dedi. 

17 Ağustos Depremi sonrasında ayrıştırılan enkazlara uygulanan yöntemin bu bölgelerde de uygulanması gerekiyor. Ayakta kalanların sorunlarının çözülmesi için millet ve devlet işbirliği yapıyor.

Büyük Güney Doğu Depremi olarak adlandıracağımız bölgede köylerin durumlarını da ele almakda önemli.  Evlerin bir çoğu yıkılan köylerde kalan depremzedeler için, toplu halde yeni köyler inşa edilebilinir. 5-6 köy yeni bir köyde birleştirilir. Hizmetlerde kolayca gerçekleşir.

Enkazların ayrıştırılması gerekiyor. Bu noktada bölgede yeni binaların yapılması sırasında öncelikle yüksek bina yapılmasına yasak getirilmelidir. Toprak zemin etüdü yapmadan inşaata başlamayacağız. Bilim bize bunu gösteriyor.

Bir başka sorun da bu inşaatlar için gerekli olan demir ve çimento üretimimiz ne olacak? Türkiye 35,8 milyon ton çelik üretimi ile dünyada yedinci sırayı alarak önde gelen ülkeler arasında yer almaktadır. Çelik ihracatını durdurmamız gerekiyor. Türkiye 2020 yılı verileri itibariyle Dünya çimento üretiminde ilk 10 ülke içerisinde 6. sırada ve Dünya çimento ihracatında 2. sırada yer almıştır. Bu noktada üretimimizi kendi yaralarımızı sarmakta kullanmak zorundayız.

Çelik ve Çimento Fabrikalarımızın sahipleri üretimi nasıl arttıracaklar. Bunu düşünmelerini tavsiye ediyoruz. Sonuçta biz bu depremzedeler için evleri yapacağız. Yaralar sarılacak ama bu sefer akıl ve zekayı kullanarak bilimin gösterdiği şekilde evler yapmak zorundayız..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.