Bursa Arena E'Gazete
2025-11-06 20:50:41

Terörist Mecliste Konuşma mı Yapar..

HÜSAMETTİN TAŞDEMİR

06 Kasım 2025, 20:50

Bu defaki yazımı okumadan önce lütfen Devletimizin bundan daha dört yıl önce yayınladığı bu videoyu ve devamındaki bir güncel videoyu izleyelim. Sonra okumaya devam ederiz.

Buyurun izleyelim;

Şimdi de bu videoyu izleyelim;

Her iki video arasında sadece 4 yıl var..

İkinci videodaki kitle aslında Bursaspor taraftarıdır. Tezahürat yapan gençlerin birçoğu Anadolu’nun dört bir yanından Bursa’ya gelip yerleşmiş köklü ailelerin çocuklarıdır. Bakmayın sinkaflı tezahürat yaptıklarına, holigan falan da değiller, toplumun yansımasıdır onlar.. 

...

Ülkemizde terör olmasın, can yanmasın, şehit verilmesin..” Bunları kim istemez ki? Ancak PKK örgütünü kahraman Ordumuz zaten sınır içinde yok etmiş, sınır ötesinde de dronlar ve hava denetimleriyle göz açtırmıyordu. Şimdi kalktık ölmüş eşeğe can verme telaşındayız.. Birileri de bu yöndeki milli tepkilerimizi sadece kendi kafalarına göre yorumluyorlar ve neticesinde toplumun hafızasını çözemiyorlar.

Aylardır ülkemize pervasızca dayatılan yok PKK, Apo, yok meclis komisyonu, Apo görüşmecileri, yok apo sevicileri falan.. Birileri adeta fırsatı ganimet bildiler, o cani üzerinden prim yapıp, bazı büyükelçilik görevlilerine şirin görünme telaşındalar sanki.. İmralı’daki ininde “ölü hükmünde” yatan bir eli kanlı müptezeli, bizim o masum Kürt halkımızın tamamının önderi statüsüne koymaya çalışıyorlar.. Ortalık çadır tiyatrosuna döndü. Kanlı terör örgütünün kırk yıldır başaramadığı bir kimlik hevesini, üzerlerine görev bildiler.

Bu defa sizlere biraz PKK kanlı terör örgütünün ülkemizde Türk- Kürt ayırmaksızın yaptığı o hain katliamlardan bahsedeyim.. Belki O birileri de okur ve bu caninin aslında kimlerin önderi olduğunu, ayrıca toplumsal tepkilerin haklı olup olmadığını birazcık anlamaya çalışırlar.

Vahşetin boyutlarını ortaya koyması bakımından bir unutulmaz olayı hatırlatayım.. Siirt'in Baykan ilçesi Derince köyünde 21 Ekim 1993 gecesi PKK'lı teröristlerin okul bahçesinde kurşuna dizdiği 13'ü çocuk 22 kişi arasında yer alan, 3 yaşında kefene sarılı çocuğu bile defalarca kurşunlamışlardı.. Bu çocuklar Ankaralı, İzmirli, İstanbul veya Trabzonlu falan da değillerdi.. Siirt’in bir köyü yahu Siirt’in bir köyü.. Yani şunlar Türk, bunlar Kürt ayrımı falan da yapılmıyordu; bugün de çıkmışlar Kürt haklarını korumaktan falan bahsediyorlar. Bu hainler, ölmüş kefene sarılmış Kürt bebelerinin o beyaz kefenlerini dahi kana bulamışlardı.. Kimi inandırırlar bugün anlattıkları masallara? Bu toplum o caniye boş yere “bebek katili” demiyor.

Yine bariz örneklerinden bir tane daha vereyim; 20 Haziran 1987’de Mardin- Ömerli ilçesi- Pınarcık Köyüne silahlı baskın yaparak 6’sı kadın 16’sı çocuk olmak üzere 30 kişiyi bir defada öldürmüştüler.. Ve elebaşları Öcalan bu eylemin ardından; “Öldürelim, otorite olalım” açıklamasını yapmıştı. Bu da Mardin’in bir köyü..

Şimdi yancıları şirinleştirmek için ‘namaza başladı” falan diyorlar o İmralı’daki müptezel için.. Doğruysa bile onun namazı da olsa olsa “maun namazı” dır o kadar.. 

İyi de unutalım mı o çocuklarımızı, kadınlarımızı.. Söyler misiniz, nasıl unutalım?

Örneklerin devamı bu satırlara falan sığmaz da bir kısmını da hiç olmazsa olay yeri olarak yazayım;

Şırnak- Peçenek köyü, Mardin- Midyat, Şırnak- Meşeiçi, Eruh- Yağızoymak, Şırnak- Uludere- Ortabağ katliamları, Yüksekova- İkiyaka, Mardin- Cevizlik, Erzurum-Yavi, Erzincan- Başbağlar ve Bingöl katliamları..

Daha sayayım mı?

Siirt- Eruh, Hakkari-Şemdinli baskını ve katliamları, Mardin- Ömerli- Pınarcık köyü katliamı, Nusaybin- Taşköyü mezraları baskın ve katliamları, Yüksekova- İkiyaka katliamı, Şırnak- Çevrimli köyü ve Kahramanmaraş- Çağlayancerit baskınları, Bitlis- Tatvan ve Batman- Kozluk ilçesi otobüs yolcu infazları, Silvan-Yolaç Köyü cami cemaati katliamı, 

Bitlis Cevizdalı köyü katliamı, Bitlis-Mutki köyleri infazları, Tuncel- Ovacık katliamı, Diyarbakır-Koşuyolu katliamı, Şırnak-Beytüşşebap infazları, Şırnak-Gabar dağı baskını, Yüksekova-Dağlıca baskını, İstanbul- Bakırköy ve Güngören bombalı katliamları, Erzincan- Olukpınar köyü bombalı katliamı, Şemdinli- Aktütün Karakol baskını, Diyarbakır- Bingöl karayolu mayınlı saldırı ve katliamı, Tokat-Reşadiye pusu ve katliamı, Diyarbakır- Silvan bombalı katliamı, Hakkari-Çukurca mayınlı katliamı… 

Ve yazmayı atladığım yüzlerce kanlı eylemler.
Baskın yapılan il, ilçe, köy ve mezralara lütfen bir kez daha bakar mısınız? 
Benim Kürt okuyucularım da var çok sayıda ve bunu iyi biliyorum; Sevgili Kürt Kardeşlerim, özellikle sizler bakar mısınız; Hangi bölgenin insanlarıydı bu katledilenler?

Piyasaya dökülen o eli kanlı katillerin destekçilerine de sesleniyorum, kimi inandırırsınız bugün anlattığınız masallara? Kürtlerin haklarını koruyorlarmış!.. mış.. mış... Bence artık eskidi o Kürt maskeleri, gerçek yüzleri ve işbirlikçilerinin hangi partilerde gizlendikleri de artık ortada..

Türkü, Kürdü ayırmadan kadın, çocuk demeden elli bini aşkın vatan evladı sivil halkımızın, polis ve askerimizin kanlı katilleridir bunlar.. Bakmayın Milli Meclisteki çemkirmelerine..

Ne o, yoksa sıkıldınız mı okumaktan? 
Okunması bile yoruyor insanı değil mi? 
Filme alsan, uzun birer kanlı belgesel her biri.. 
Ve unutulmuyor katledilen o masum kadınlar, çocuklar, asker ve sivil şehitler, ömür boyu sakatlığa mahkum olmuş gaziler.. 
Unutulmuyor..

Toplumun geneline baktığınız zaman da, bu dayatılan konulardan artık bıkkınlık geldiğini hatta insanların iğrenerek mide bulantısından kusacak hale geldiklerini de gözlemliyorsunuz.

Rahmetli anam yaşasaydı bu süreci başlatan için, o Orta Anadolu deyişiyle, “garaltın gaybolsun emi” diye beddua ederdi herhalde.. Ya o Şehit Annelerinin, o Şehit Ailelerinin iç yangınları ne olacak? Unutacaklar mı evlatlarını? Söyler misiniz, nasıl unutacaklar?

Bunları düşünemiyorsunuz ya da önemsemiyorsunuz belki. 
Evladı olmayanın evlat acısını hissetmesi de mümkün değil zaten.

Neticesinde küresel oyun kurucuların dayatmaları ile başlatıldığı anlaşılan bu süreç, böyle pervasızca devam ederse, milli meclisten ve stadyum tribünlerinden açıkça başlayan tepki dalgalarının nerelere kadar ve hangi çapta yayılacağını da şimdiden tahmin edemeyiz.

Ben yine de Devletimizin, bu ucu tehlikeli boyutlara giden süreci kestirip atacağına, daha makul, daha milli ve akılcı politikalar izleyeceğine inanmak istiyorum.

Sağlıcakla kalın.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.