Son siyasi gelişmelerden itibaren moralim bozuluyor diye beş on gündür televizyon haberlerini izlememeye çalışıyorum. Sergilenen saçma tiyatro oyunlarını yutmuyorum, ondandır belki de..
Bu defa da göz ardı edilemeyecek derecede önemli gördüğüm bir konuyu aktarayım;
Amacım kimsenin iştahını kaçırmak falan da değil bu sıcak havalarda.. Sadece toplumsal farkındalığın gelişmesi yönünden, öncelikle çocukları düşünerek, bu konuyu yazmaya kendimi zorunlu hissettim..
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın piyasadaki gıda kontrollerine ilişkin “Taklit veya Tağşiş Yapılan Gıdalar” listelerini sürekli izler ve detaylı incelerim.
Memleketi, firması, markası önemli değil.. Dikkat çekmek istediğim; bu ülkede ticaretle uğraşanlardan bir kısmının “ahlaki çöküntü”nün hangi aşağılık boyutlarına geldiği konusudur. Tabii ki namuslu ve dürüst esnafımızı tenzih ediyorum.
Bakanlıkça yakın geçmişte deşifre edilen ürünlerden bazılarını örnek alıp yazarsak;
*Dana eti ve kıymasında tek tırnaklı (yani at-eşek ve domuz gibi) hayvan eti, kanatlı hayvan eti ve sakatat,
*Dana sucukta, köftede, salam ve sosiste tek tırnaklı (yani at-eşek ve domuz gibi) hayvan eti, kanatlı hayvan eti, sakatat (taşlık) ve soya fasulye karışımı,
*Kıymalı börekte, kır pidesinde, Ayvalık tostunda ve hamburger köfte harcında sakatat, kanatlı hayvan eti, tek tırnaklı (at-eşek ve domuz gibi) hayvan eti,
*Köfte ve Adana kebapta tek tırnaklı (at-eşek ve domuz gibi) hayvan eti, sakatat ve hayvan deri kısmı dokuları,
*Beyti kebapta, pide harcında, İzmir köftede kanatlı hayvan eti, sakatat, kanatlı hayvan eti,
*Petekli ve süzme çiçek balının değerlerinde usulsüzlük,
*Kahve ve çikolatada ilaç etkin maddesi,
*Pastörize tereyağında ve organik tereyağında bitkisel yağ ve yabancı yağ,
*Vakumlu yoğurt ve homojonize yoğurdun içinde bitkisel yağ, jelatin, nişasta,
*Tam yağlı tulum peyniri, beyaz peynir ve yağlı eritme peynir içinde bitkisel yağ, nişasta,
*Natürel sızma zeytinyağı ve riviera tipi zeytinyağı içinde yağ asidi etil esterleri, belirsiz tohum yağları,
*Bitki karışımlı aromalı içecek içinde ilaç etkin maddesi sildenafil,
*Tahin içinde soya karışımı,
*Çörekotu kapsül içinde ilaç etkin maddesi atropin,
*Bitkisel karışımlı epimedyumlu macun içinde ilaç etkin maddesi sildenafil..
Bu kadar değil, ayrıca çay içinde renk veren böcek kanı ve domuz kanı gerçeklerini de ben ekleyeyim..
..
Ve hazır olun, geçtiğimiz Mayıs ayı içinde basında yer alan şok bir haber geliyor;
“Tarım ve Orman Bakanlığı’nın gıda denetimlerinde, Türkiye’de domuz eti satışının en yaygın olduğu iller belli oldu. Domuz eti satışının en yoğun olduğu iller arasında, muhafazakâr kimlikleriyle bilinen Bursa ve Konya’nın ilk sıralarda yer alması kamuoyunda şaşkınlık yarattı. Bu illeri, Antalya, Muğla, Balıkesir ve Adana takip etti../..”
Bodrum, Alanya, Marmaris falan denilmiş olsa, inanın şaşırmayacağım ve “turizm bölgesi, oteller Hristiyan turistlerin talebini karşılıyordur” falan diye düşünüp, önemsemeyeceğim.
Ama kocaman bir “PES!” yahu.. Listede Bursa 1. ve Konya 2. sırada..
Çok şaşkın ve gerginim sadece. Zira 42 yıldır ve halen Bursa’da yaşıyorum.. Bakanlığın her liste yayınında doğrusu böyle hem şaşırıyor ve hem de ürküyorum. Çoğu kez de biraz küfür ediyorum desem yalan olmaz.
Bu sakıncalı ürünleri halka yediren o sahteci ticaret erbabını; “Kimseyi kandırma, kanaatkâr ol" diye insanlığa nasihatte bulunan Pir Ahi Evran’ın Kırşehir’deki türbesinin önünde toplayıp, ‘beyzbol sopası’yla dövelim deseler, alkış tutacağım..
..
Yine sürekli serzenişte bulunuruz ya, “sebze ve meyvenin genetik yapısıyla oynuyorlar” diye;
Bu tespit doğru da, toplumun ‘ahlaki genetik yapısıyla’ da oynamıyorlar mı?
Asıl acı olan ve tüm bunların altında yatan ana tema da bu..
Bitkideki, hayvandaki genetik yapıyı günü gelir düzeltirsin de, gelecek nesillere miras bırakılan bu “ahlak çöküntüsü” ne olacak?
Görüyorsunuz, sağlığımız hele ki çocukların sağlığı üzerinden çirkin para kazanmanın seviyesizliğini de aşıladılar bu topluma..
Ahlaksızlık, namussuzluk almış yürümüş vesselam..
Ve neticesinde bu topluma;
“Önce Namuslu Alış-verişler” diyorum.
Ondan sonra ancak “vatan ve millet” meseleleriyle uğraşmayı hak ederiz..
..
Son bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim;
"Allah'tan korkmak ve kuldan utanmak.." diye iki düsturumuz vardı bir zamanlar.. İşte bunlar yok ediliyor ülkemizde..
Veba salgını gibi yayılan toplumsal çürümeye sebep olan birilerine dokunduysa bu yazdıklarım, varsın dokunsun.. Onlar beyzbol sopasını hak ettiklerini çok iyi biliyorlar..
Sağlıcakla Kalın.
25.08.2025