Bursa Arena E'Gazete
2025-05-11 00:20:06

Hak Hukuk Adalet

LÜTFİYE KADER

11 Mayıs 2025, 00:20

Platon "Devlet" adlı kitabında (s.359-360) der ki: “Haksızlıktan şikâyet edenler, haksızlığa uğrayanlardır. Eğer güçleri yetseydi, haksızlık etmek fırsatını bulan herkes, haksızlık ederdi…" Kendinde olandan fazlasını istemek, bunu iyi bir şey sayıp ardına düşmek, insanın doğasında olan bir şeydir…

Öğretmenlik yaşamımda öğretmenler hakkında, idare hakkında, aileleri ve arkadaşları hakkında öğrencilerin zaman zaman uğradıkları haksızlık şikâyetleri olmuştur. Sivas’ta 21 Nisan‘da Necip Fazıl Kısakürek Kız Mesleki Anadolu Lisesi’nde akran zorbalığı yaşandı. 9. Sınıfta eğitim gören kız öğrenci, yedi kız arkadaşı tarafından darp edildi. Bu şiddet nereden kaynaklanıyor? Yedi kızın bir araya gelip kız arkadaşını darp ederken birisinin de videoya çekmesi nasıl bir ruhsal durumun göstergesidir. Çocuklarımız neden bu şiddet sarmalında?

Eğer bir çocuk, öğretmeninden, ailesinden, sevgi -saygı ve değer görmemişse, arkadaşları arasında kabul görmemişse, arkadaşından düşük not almışsa, ya da arkadaşlarından ona karşı farklı davranış sergilenmişse, haksızlık etme dürtüsü gelişir. Gizli bir intikam duygusu kişilerin karakterini bile değiştirebilir, hırslarını artırabilir. Bireyin yetiştiği aile, yaşanan travmalar, olumsuz bir çevre, insanın kişilik yapısını büyük ölçüde etkiler.

Ülkemizde yaşanan çocuk istismarları, kadına karşı kötü davranışlar ve kadın cinayetleri, doğa ve çevreye karşı hoyratlık, hayvan katliamların altında yatan sorun, koca bir sevgi eksikliğidir. Hemen hemen her gün tarikatlarda, anaokullarında, Kur’an kurslarında, çocuk yuvalarında, cinsel istismar yaşayan ve şiddet gören çocuklarımız var. Bunların ilerideki yaşantılarında uğradıkları haksızlıkların, istismarların bedelini büyüdüklerinde başka çocuklara ödettiklerini görüyor ve yaşıyoruz. Böyle olunca toplum kirleniyor. İnanç ve din istismarcılığı ile cinsel istismar ve zorbalık gören kız ve erkek çocuklarının ruh sağlıkları bu koşullarda nasıl yerinde olabilir ki… Bunları denetleyen sistemler olmadıkça, yasalarımızın uygulanıp gereken cezalar verilmedikçe ya da görmezden gelindikçe, insan haklarına aykırı davranan sevgisiz, sorunlu, kimliksiz bu kişilikler bulaşıcı hastalık gibi yayılıyor. . .

NOW TV‘de “Leyla “ diye bir dizi var. Çocukluğunu çöplükte geçiren bir kadının sonradan görme zengin bir aileye gelin olması ve yaşanan travmatik olaylar zinciriyle adalet, aşk, intikam ve bedelleri anlatılıyor. Toplumun kanayan yarası haksızlıkların ve adaletsizliğin küçük yaşta veya ileri yaşta yaşanması, hırs intikam ve şiddeti nasıl doğurduğu anlatılıyor. Kötülükle iyiliğin dengesizliğinde “DALLAS“ filmindeki gibi entrika, yalan, dolan ve el alem korkuları dizinin izlenmesini sağlıyor. Burada şu soruları sormak yerinde olur.

Her haksızlığa uğrayan insan, mutlaka intikam mı almalı?

Her haksızlığa uğrayan insan, kendinden daha zayıflara güç mü kullanmalı?

Her haksızlığa uğrayan insan, kendini güçsüz mü hissetmeli?

Her haksızlığa uğrayan insan, sinip kaçmalı mı?

Her haksızlığa uğrayan kişi çevresini mi değiştirmeli?

Elbette hayır. Haksızlıkların adaletsizliklerin pek çoğu henüz demokrasi kültürümüzün yeterince gelişmemesinden, yeşerememesinden kaynaklanıyor. Sindirmek, korkutmak, baskı uygulamak, zorbalık yapmak, adaletsiz ve liyakatsiz davranmak, insanın onur ve itibarını örselemek maalesef eğitim eksikliğini ve inanç zorbalığını da besleyen unsurlar olmaktadır. Haksızlıkların ve adaletsizliğin mücadele yeri hukuktur, kuvvetler ayrılığıdır. Yürütme, yargı ve yasamanın çoğulculuk anlayışıyla, tarafsız ve liyakatle yönetimi demokrasinin olmazsa olmazıdır.

Büyük önder Atatürk, emanet ettiği cumhuriyetin tanımını ne güzel yapmıştır. “Cumhuriyet Kimsesizlerin Kimsesidir.” derken içinde sevgi, merhamet ve vicdan taşıma sorumluğunu barındırdığını görüyoruz.

Haksızlıkların ve adaletsizliğin doğduğu yerde, hukuk yoksa sevgi ve vicdan da yoktur. Sevgi ve vicdanın olduğu yerde kadınlar, çocuklar, hayvanlar, doğa ve çevre daha iyi görülür, anlaşılır, korunur ve daha iyi değerlendirilir. Sonuçları ise, barış, refah, mutluluk ve gelişmedir. Hepimiz bunun özlemi içindeyiz.

08.05.2025

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.