Ali Dede ve Yakınlarının Kabirleri/Sandukaları (İç Mekân)
Hilmi ÖZDEN[1]
Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi, İç Anadolu Bölgesi'nin kuzeybatısında yer alır. İlçe merkezi Eskişehir'e 95 km. mesafededir. Doğusunda Günyüzü ve Ankara; batısında Mahmudiye, Çifteler; kuzeyinde Mihalıççık ilçesi; güneyinde Emirdağ ve Çeltik ilçesi ile çevrilidir[2]. Bu yıl (2025) Ağustos ayının sıcak bir günü Eskişehir-Sivrihisar İlçesine dostum Atilla AYVA ile birlikte gitmiştik. Birlikte gerçekleştirdiğimiz daha önceki ziyaretlerde olduğu gibi Türklüğün bu kadim şehrinde tarihî mekânlara uğramayı planladık. Bu ilçenin tarihî bağlı olduğu Eskişehir’e (Sultanönü Sancağı) kıyas edilirse daha da eski olduğunu düşünenler bile vardır. Tarihî eserleri, yetiştirdiği şahsiyetler itibariyle bölgenin bir övünç kaynağıdır. Hatta Nasrettin Hoca’nın doğum yeri (Sivrihisar'ın Hortu Köyü 1208'de) olması itibariyle “Dünyanın Merkezi” olduğu da farz edilmektedir. Şahsımın doğum yeri Konya/Akşehir olduğu için Rahmetli Orhan Keskin Ağabeyim başta olmak üzere birçok Sivrihisarlı büyüğüm ve arkadaşım “Hilmi kusura bakma Nasrettin Hoca Sivrihisarlıdır” dediğine tanık olmuşumdur. Hâlbuki Türk Dünyasının tüm coğrafyasında “Nasrettin Hoca Türbeleri” vardır ve fıkraları anlatıla gelmektedir. Esasında Bayrak Şairi Arif Nihat Asya şu dizeleriyle iki ilçeyi buluşturmuştur: “Bir beşik kalmış Sivrihisar’da / Akşehir’de bir mezar/ Sayesinde akraba olmuşlar/ Akşehir’le Sivrihisar….” Bu dizeler Türkistan’dan Balkanlara kadar uyarlanabilir. Eşim Müjgan Hanım, oğlum Göker ile birlikte Romanya/ Babadağ-Köstence’de “I. Uluslararası Sarı Saltuk Buluşması 9-12 Kasım 2012[3]” etkinliklerine katılmıştık. Yavaş yavaş yürüyerek Sarı Saltuk Türbesine giderken yanımızda konuşmaları Anadolu Türkçesi olan bir teyze ve eşi de yürüyordu. Kıyafeti Anadolu’da köylerimizdeki kıyafetle, başında tülbent ayağında şalvar konuşa konuşa türbeye yaklaşmıştık. “Teyze” dedim “biz Eskişehir’den geldik siz nerelisiniz?” “Evladım biz Bulgaristan’ın Nasrettin Hoca köyündeniz” deyince Hoca Nasrettin’i Özbekistan, Azerbaycan, Türkiye ve daha otuzun üstünde yerdeki türbeleri anlamış; onun “ortak miras şahsiyet” olmasının önemini bir nebze de olsa kavramaya çalışmıştım.
Bu satırlarda Sivrihisar’ın sessiz o denli de tarihî kayıtlara geçmiş Ali Dede’den bahsedeceğim. Atilla AYVA ile Sivrihisar’a her gittiğimizde sessizce türbesinde adeta Sivrihisar’ın öncü kimliği ile bizi (giderseniz sizi) karşılamaktadır. Gedik mahallesinde mütevazı hali ile uğrarsanız hoş uğramazsanız yine hoştur. Fakat türbe bakım gerektirmekteydi. Bu yıl (2025) emeği geçenlerden Allah razı olsun; bakımı da tamamlanmıştır.
Ali Dede Türbesi Giriş Kapısı
Unutmamak gerekir ki bu türbeler ve tüm tarihî eserler Türk Milletinin her yerde tapu senetleridir. Sivrihisar Erken Türk Uygarlıklarından olan Frig Krallığından Oğuz Türkmen boylarına kadar Türklerle iskân olmuş kadim bir Türk coğrafyasıdır. Daha geniş bir yazımızda “Erken Türk Uygarlıklarından Oğuzlara Sivrihisar” başlığı ile kaleme alınacak yazıyı okuyucularla daha sonra buluşturmak üzere “Evliya’ullah’tan Ali Dede” üzerine yazımıza geçilebilir. Ali Dede’nin tarihî kaynaklardaki hatırası “Kitab-ı Cihan-Nümâ Neşri Tarihi”nden okunabilmektedir. “İkinci Bayezid devri ilim adamlarından Müderris Mevlana Mehmed Neşri tarafından Kitâb-ı Cihan- nümâ adı altında telif edilen ve Hicri 898 ( M. 1492) yılında tamamlanarak o tarihlerde padişaha sunulduğu tahmin olunan ve “Neşri Tarihi” adı altında tanınmış bulunan eserin, XIV. ve XV. Yüzyıl Osmanlı tarihi olayları hakkında, çağdaş diğer yazma Osmanlı tarihlerine nazaran daha tafsilatlı ve çeşitli bilgi verdiği malumdur”[4].
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....
__________________________________________
[1] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü
[2] Orhan Keskin, Bütün Yönleriyle Sivrihisar, Bayrak Matbaası, İstanbul, 2001., s.21.
[3] I. Uluslararası Sarı Saltuk Buluşması 9-12 Kasım 2012, Editör: Gıyasettin Aktaş, Uluslar arası Kalkınma ve İşbirliği Derneği (UKİD) Yayınları, 2013, İstanbul.
[4] Mehmed Neşri, Kitab-ı Cihan-Nümâ Neşri Tarihi I. Cilt, Yayınlayanlar: Faik Reşit Unat, Mehmed A. Köymen, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1957, s. IX(Önsöz).