Ne zormuş yazmak seni. Nasıl sığdırayım birkaç paragrafa seni, nasıl anlatayım kelimeler kifayetsiz kalırken?
Evimiz dik bayırın ucundaydı. Annemle beraber binbir zahmetle yaptığınız ev farklı mimarisiyle gurur verirdi sana. Ülkemin her şehrinde yanan her lamba, akan her su ve asfaltlanmış her yolda az çok emeğin vardı. Bir Çanakkale’de emeğim yok diye üzülürdün. Devletin bile henüz hakim olamadığı en uzak şehirlerde hizmet aşkınla sevdirmiştin kendini.
Fötr şapkan, pardösü ve paltoların, kravat ve manşet düğmelerin, bembeyaz gömleklerin, yana özenle taranmış saçların ve hep yüzünde asılı umut gülücüğün. Ve hep eli kolu dolu iş dönüşlerin.
Memleket ve dünya için bugün bile beni hayrete düşüren öngörülerin, okuma sevdan, bir büyükmüşüz gibi bize fikir danışmaların hep bize ışık tutmak içinmiş.. En ufak başarılarımızla gurur duyar, başarısızlıklarımızdan ders çıkarmamızı ister ve bizi teselli ederdin. “Hayır” sözünü duymazdık sadece gerekçesini söyler bizi ikna ederdin reddettiklerin için.
Mahallemizin dert ortağı, sorun çözücüsü, merhamet timsali babacığım seni bir kez ağlarken gördüm, Menderes’in asıldığı gündü. Ona inanmış, onu sevmiştin. Demokrat, özgürlükçü kişiliğinle bağdaştırdığın hangi yönü vardı bilmem ama çok sevdiğini biliyordum. Arkasından geldi 2 Ekim olayları. Göstericilerin lideri olarak tutuklandığında henüz küçük bir kız çocuğuydum. Bana yeni aldığın kırmızı manto ve kırmızı rugan pabuçlarımı seni demir parmaklıkların ardında gördüğüm o gün ilk kez giymiştim. “Neden babam orada?” sorumun cevabını, büyüklerim “Menderes’in haksız suçlanmasına isyan” diye cevaplamışlardı. O gün bugündür sesini canı acıdığı için yükselten susmayan insanlara, isyan nedenlerini onaylamasam bile saygı duyarım.
Yıllar geçti büyüdük ve dünyaya bakışımız farklılaştı seninle. Her akşam televizyon izlerken yaptığımız tartışmalardan müthiş zevk alır ve daima bize engin tarih bilginle bir ufuk, farklı bir pencere açardın. Anneciğimin zarar görürüz endişeleri ile izin vermediği her tavrımıza, isteğimize onu ikna ederek bazen de es geçerek bizden yana olurdun. “Kızlarım zamanın ruhunu benim evimde yaşamalı ki hasret kalmasınlar hiçbir şeye” derdin.
Hatalarına rağmen kadın olduğu için inanılmaz desteklemiştin Çiller’i. Kadınların her alanda başarılı olmalarının gerekliliğini biz kız çocuklarının önünü açarak, destekleyerek gösterirdin. Ülkenin ileri gidebilmesinin buna bağlı olduğunu dile getirirdin hep. İnançlıydın, ancak hep bizim aydın hocaları dinleyip dinimizi onlardan öğrenmemizi isterdin. Bu yüzdendir ki camiimizi çocukların mutluluk alanı haline getiren Cemal Hocamıza hep saygı duyar, desteklerdin. Yıllar içinde daha önce 44 olaylarında Türkçülük hareketinin içinde yer almış olmanla, zamanın yükselen hareketine ilgisiz kalmadın. Ve bu ilgi bir iş adamı olarak 1980 yılında seni yine demir parmaklıkların arkasına mahkûm etti. O zamanın, hukuksuz mahkûmiyetlerin, insanlık dışı bir yığın işkencelerin tanığı oldun. Ülkeni canından çok sevmenin bedelini ödettiler. 18 yaşına girmemiş çocuklarla birlikte kelepçelenip mahkemeye getirilişini asla unutmuyoruz. Yine de “Devletim var olsun bunlar da geçer geçecek” diyordun. Geçti elbet ama deldi de geçti. Yanımızdan, yöremizden, evimizden çıkmayan her daim bizden nemalanan eşi dostu da tanımış olduk.. Yıllar önce Siirtli bir adamcağız yaptığın iyiliği unutmamış ve o zor günlerde evladını göndermişti “Dolan gel var mı bir ihtiyaç?” diyen dostları da, vefa denen eşsiz duyguyu da tatmış olduk elbette.
O günler ve bu duygular hasta etti nahif ruhunu. Yine ayağa kalktın ama artık bedenin dur diyordu. O zalim hastalık seni eritirken bir sabah nasıl acı dolu bakmışsam “Bu olmadı sen ablasın, sen benim kızımsın, her şey geçecek “ dedin. Geçmedi, sen göçtün ebedi aleme..
Suçludur suçsuzdur bilemem ama bu babalar gününde İmamoğlu ve tüm babaların kız çocuklarıyla özdeşti düşüncelerim. Dayanın kızlar bu günlerde geçecek, tek duanız babalarınız çökmesin, pes etmesin olsun. İşte asıl bitiş o zaman olur.
Bu vesileyle TÜM ADAM GİBİ DEDİĞİMİZ YUVASININ KARTALI, EVLATLARININ DUVARI OLAN BABALARIN GEÇMİŞ BABALAR GÜNÜ KUTLU OLSUN. Ebediyete intikal edenlerin de ruhları şad, mekânları cennet olsun. Erkekliği güç sananlara da Rabbim akıl fikir pişmanlık versin inşallah! Selam ve saygılarımla..