Doksanaltı yılı Haziran ayı,

Evlendim, başıma aldım belayı,

Tek çocuğum altısında "Sıla"yı;

Dünyaya değişmem, haşa, Hakim Bey!...

..

Evde ekmek-peynir, çaya talim var,

İşler benim, sanki dört-beş elim var,

Bakın bana, acınacak halim var;

Muhtacım ağızda dişe, Hakim Bey!...

..

İçkim, sigaram yok, bütün maaşı,

Alır, hiç gelmesin derim aybaşı,

Konken partileri bütün telaşı;

Dayanılmaz böyle eşe, Hakim Bey!...

..

"Avradım" demedim; "hayatım" dedim,

On yıldır hep üzerine titredim,

Komşular yanında hep dayak yedim;

Her gören halime şaşa, Hakim Bey!...

..

Ölmeyi düşündüm sonra vazgeçtim,

Kan kustum, "kızılcık şerbeti" içtim,

Sorarsan ne diye zalimi seçtim?

Vuruldum kara göz-kaşa, Hakim Bey!...

..

Hakim Bey, her şeyi kağıda yazdım,

Dertlerimi bir bir sıraya dizdim,

Vallahi, sonunda canımdan bezdim;

Ne olur, bizleri "boşa", Hakim Bey!...

..

Dilekçem okudun, beni dinledin,

Sanırım her şeyi sen de anladın,

İstemeden "vah, vaah!" diye ünledin;

Boşadın ya, sen çok yaşa, Hakim Bey!...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.