Avusturyalı bilim filozofu Karl Popper bilim felsefesi alanında 20. yüzyılın en önde gelen filozoflarından. Popper deyince onun ünlü “yanlışlanabilirlik ilkesi” akla gelir. Popper’a göre bir önermenin ya da teorinin tüm zamanlarda genel geçer doğruluğa sahip olması imkânsızdır. Doğru kabul edilen teoriler doğrulukları yanlışlanana kadar bilimseldir. Basit bir örnek verelim, “bütün kuğular beyazdır” önermesi beyaz olmayan tek bir kuğu gözlenene doğrudur. Bilimden de bir örnek vererek Popper’ın büyüklüğünü görelim. Aristoteles’den Nikolas Kopernik’e kadar “dünya merkezli” evren anlayışı hâkimdi. İnsanlık on yedi asırdan fazla bir zaman diliminde, evrenin merkezinin dünya olduğuna inanıyordu. Kopernik, bütün gezegenlerin ve dünyanın güneş etrafında sabit bir hızla döndüğü tezini ispat etmesiyle bilimde büyük bir devrim gerçekleştirdi. Böylece “dünya merkezli” evren anlayışı yerini “güneş merkezli” evren anlayışına bıraktı. Popper’ın bu kuramını toplumlarla ilişkilendirirsek herhalde şöyle bir görüşe ulaşabiliriz: Bir ideoloji, bir söylem ya da herhangi bir politika belli bir zaman içerisinde kendisini yanlışlıyorsa başka seçenekleri denemek, araştırarak doğruyu bulmak insanların ve toplumların doğasında vardır, olmalıdır da.

Hiç sebepsiz sonuç olur mu? Her sonucun bir ya da birden fazla sebebi vardır. Okumuşu cahili fark etmez, kişi akılını mantığını kullanmak isterse sonuçlara neden olan ilişkileri, olayları veya olguları anlayabilir. Yeter ki sorgulamak istesin. İnsanlar ve toplumlar olanlara bakıp olması gerekenleri görebilir. Hayat pahalılığının nedenlerini ya da toplum olarak yaşadığımız diğer sıkıntıların altındaki sebepleri anlamak için boy boy diploma almak gerekmiyor. Bütün bunlar için hayatın gerçekleri, deneyim, akıl ve mantık bize ışık tutar. Tutar tutmasına da, doğru bir sonuca varabilmek için doğru düşünmenin yolunu yöntemini öğrenmek gerekir.

Neden sonuç ilişkisi kurma ve problem çözme becerisi kazanma daha çok eğitimle ilgili bir durum. Birey çoğunlukla 0-6 yaş üzerine bu tür becerilerini inşa ediyor ve eğitimin diğer aşamalarında da geliştirme imkânı buluyor. Eğitimi büyük bir yapı olarak düşünürsek, temel eğitim bu yapının en temeli oluyor. Sağlam yapı sağlam temeller üzerine inşa edilebilir. Biz 0-6 yaş okul öncesi eğitimde dünyada nerelerdeyiz? Son yıllarda bu alanda gelişmeler olsa da, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün okulöncesi okullaşma oranını konu aldığı raporlarına göre Türkiye bu ülkeler içerisinde son sıralarda yer alıyor.

Hadi, okulöncesi eğitimde yeni sayılırız diyelim. Üst sınıflarda ne durumdayız acaba? Orta öğretimde matematik, fen bilimleri ya da yabancı dil eğitiminin ne düzeyde olduğunu biliyoruz. Biz ne kadar iyimser olsak da uluslararası değerlendirmeler gerçeği söylüyor. Bir çocuk doğru dürüst mantık, psikoloji, sosyoloji ve felsefe derslerini okumadan kendini, insanı, toplumu ve dahası dünyayı nasıl anlayabilir? Bu konularda nasıl derinleşebilir?

Sebep sonuç ilişkisi kurabilme becerisinin temelinde mantıksal düşünme var. Öğrenci orta öğretimde 11. sınıfa kadar mantık dersiyle tanışma imkânı bulamıyor. Doğru düşünmenin yolunu yöntemini öğreten mantık denilen felsefi disiplin 11. ve 12. sınıflar da 2’şer saat okutuluyor. Üstelik seçmeli dersler arasında yer alıyor. Eğitim öncelikle çocukların düşünme becerilerini geliştirmeye odaklanmalı. Çocuklarına sebep sonuç ilişkisi kurmayı öğretebilen eğitim anlayışları aynı beceriyi topluma da kazandırmış olur. Neden sonuç ilişkisi kurabilen toplumların yüzü karanlığa kapalı, aydınlığa açıktır. Demek ki, iyi eğitim varsa aydınlık gelecek var, yoksa o da yok.

Sorun, sıkıntı varsa, çözüm de var demektir. Herhalde hayatı anlamlı kılan şey sorunları çözebilme becerimiz, isteğimiz.

Ne dersiniz?

Nazım’ın dizeleriyle artık biraz da iyimserlik diyelim.

"Nerden gelip nereye gidiyoruz

Doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne

Kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu

Ve taşı yonttuğumuzdan beri

Yıkan da, yaratan da biziz

Yıkan da yaratan da biziz

Bu güzelim, bu yaşanası dünyada.."

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.