Her seçimde miting meydanlarında, ülkenin gerçek sorunlarını ön plana alarak, sonuç önerileri sunmayan, sadece "açlık, sefalet, pahalılık ve yoksullukları biz halledeceğiz" diyen, ses tonlarını yükselterek rakibini televizyonlarda düelloya dahi davet edenleri, dinleyenler elleri kırılana kadar alkışlıyor.

Miting sonrası gittiği evinde-kahvehanede veya başka yerde soranlara da konuşanı aynen şöyle anlatıyor;

“Arkadaş adam iktidar olanlara öyle bir meydan okudu ki konuşmaktan sesleri kısıldı”

"Bu defa doğru adamı bulduk..”

Her seçim dönemlerinde bu sohbetler yapılır.

Bu tür kişiler, genelde doğru kişileri bulup da soru da sormazlar. Sorsalar bile sordukları kişiler “haklısın arkadaş” derler.

Sorular doğru kişilere sorulursa, doğru kişi de,

-Sen anlat bakalım nasıl bir ülke istiyorsun ve senin fikirlerin nedir, anlat.. der.

Ve o klasik yaklaşım öne çıkar;

-Arkadaş bu adamlar gitsin de kim gelirse gelsin, kim gelse bunlardan iyidirler..

Veya Mitingde dinlediği parti lideri ise, “Adam yaşadığımız açlığı, sefaleti öyle güzel anlattı ki o iktidar olursa ancak kurtuluruz” cevabını verirler.

Asıl sorun da maalesef budur.

Sorgulamayan, algı yöneticileri ne derse peşinen kabul eden bu tip insanlar, siyasiler için aynı zamanda etki ajanlığı da yaparlar. Doğruyu söyleyenlere zaman zaman hakaretler ettikleri gibi fiziki saldırıda dahi bulunabilirler.

Bu kişiler Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş savaşını nasıl kazandığını dahi bilmezler. Fakat sorarsan ATATÜRKÇÜLÜK taslarlar.

Seçim öncesi iktidar ile ittifak yapan HÜDA-PAR, 4 Milletvekili ile meclise girdi. Bu birliktelik onaylanabilir bir gelişme değil.

Bu bahsettim tipler de hemen “HİZBULLAH MECLİSE girdi, çocuklarımızın geleceği tehlikede” hezeyanlarına girdiler. Oysa kendi desteklediği grubun içinde de HÜDA-PAR gibi “Türklük kavramı anayasadan kalkmalı” diyen 39 Milletvekili + CHP ve İyi Parti içindekiler ile en az 45 - 50 kişi vardır, buna kafalarını yormazlar bile.

Sorulan soruların niteliği, aynı zamanda soranın zekasının seviyesini yansıtır.   

Çok basit detayları dahi göremeden kendi düz mantıklarına göre soru soranlara tavsiye ediyorum ki;

Öncelikle, yakın tarihinizi çok iyi okuyunuz.

Atatürk hakkında ders kitabı gibi kitap yazanları değil, doğruları anlatan UĞUR MUMCU- A. TANER KIŞLALI- ALPASLAN IŞIKLI - İLBER ORTAYLI ve SİNA AKŞİN gibi seçkin aydınların kitaplarını okuyunuz.

Hiç olmazsa bunları okursanız birazcık fikir sahibi olursunuz ve kendiniz fikirler üretebilirsiniz;
“Ne olacak memleketin hali?..” diye sızlanacağınıza, “Ülkem adına ben ne yapabilirim” sorusunu kendinize sorunuz ki, algı yöneticilerinin oyuncağı olmaktan kurtulup, meydanlarda dinlediğiniz siyasiler yerine kendiniz umut olabilesiniz..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.