Ülkücüler "Lidere sadakatın olduğu ancak güvenin olmadığı" bir ortamdan geçiyorlar.
Bir yanda hala kendi çatısı altında olmayan Ülkücülerin “rencide edildiği" bir söylem tarzıyla hareket edilen bir MHP bu güveni yıkıyor. İleride oluşabilecek "Şüphe Bulutunun" içinde kalmak istemeyen feraset sahibi Ülkücüler, her ne kadar bu ifadeleri dikkate almasalar da hüzün yüklendikleri muhakkak.
Tabii ki At sahibine göre kişner. At binicisini bulduğu gün "Şaha Kalkacaktır"
Bir yanda da “Umut" olarak görülen İYİ parti var.
Kuramaz dediler ama “kurduk” dedikleri bir parti.
MHP’den kaçarak gelenlerin kurduğu bir parti.
Hani babasını ayağına getirten kaymakam gibi.
Biz parti kuramazsınız demedik, “Siz Ülkücü bir parti olamazsınız" diyenlerdeniz.
Diğer yanda “Lider Sultası” olan bir MHP var.
Beri yanda “100 kişilik bir anahtar liste çıkaran" parti var. Bunun 75’i lidere ait.
Geçmişte bu zulümden beraber kaçtıklarını söyledikleri yol arkadaşlarından listeye giremeyenler var.
100 kişilik Anahtar listenin içinde olup da oylamada listeye giremeyenler var.
100 kişilik listede aday olmadığı halde ismi “Çizik Atılacaklar " adı altında yazılanlar var.
Bu nasıl bir korkudur.
Bu nasıl bir düşünce yapısıdır.
Kısacası Ortada bir Bizans oyunu var.
Ülkücü inancında ve kurultayında bu tür “Ayak oyunları" olmaz.
Ülkücü, yolda bulduklarıyla, yola çıktığı kadim kardeşlerini satmaz..
Asıl rekabetin yaşandığı Genel İdare Kurulu seçimleri.
Çarşaf liste olarak girilen seçimlerde, ilk 75 ismin Meral Akşener'in ‘anahtar listesi’ olduğu bilgisi kulislere yayıldı.
Daha sonra ortaya “Tercih Edilmeyecekler Listesi" sürüldü.
Genel İdare Kurulunun Asil 50 kişilik listesine Anahtar listeden 47 kişi girmiş.
3 kişi de liste harici girmiş.
.
“Tercih Edilmeyecekler" listesini sürenler kim?
Bunlar dışarıdan gelmedi.
Ya da gökten zembille inmediler.
Orada, partinin içinde yer alan kişi veya kişilerce sürüldü ortaya.
Hem de “MHP’de zulme uğrayıp beraber geldikleri" kişiler tarafından.
Bu bir parti içi hesaplaşma mı ?
Yoksa İleride oluşacak “Genel Başkanlık" adaylığında birilerini ekarte etme çabası mıydı?..
Daha da ötesi bu hareket “Ülkücüleri yok etme planı"nın bir parçası mı?
Birileri İYİ partiyi dizany ediyordu anlaşılan..
İYİ partinin içine şeytan girmiş.
Ya da Şeytan’ın büyüğü İYİ partinin içindeymiş.
Artık ondan hayırlı bir sonuç beklemek de hayal olur.
..
Bu tür bir hareketin oluşu aklımıza şu soruyu getirdi ;
“İYİ partinin kuruluş amacı nedir?.."
Akabinde Atatürk’ün kendi el yazısı ile bir “Komünist Parti” kurulması talimatı aklımıza geliyor.
Bu hareket Paşa’nın “komünizmin, ordunun en büyük kumandanlarının ve devletin kontrolü altında olmasını istediğini” gösteriyor.
Sahi bu durumda İYİ parti de “MHP'den ayrılan Ülkücülerin de Devlet Kontrolü altında tutulması için" mi kuruldu?..
Biz bu tür düşünenlere Adolf Hitler’in söylemini ortaya koyalım.
Rusya’ya savaş açan Hitler, neden Türklere savaş açıp buradan ilerlemediğini soranlara şu tarihi cevabı verir;
“Türkler öyle bir millettir ki, hayatta bir tane bile kalsa, Devlet kurup intikamını alır.."
Turan hayali olan bir Türk de böyledir.
O hayal hep yüreklerinde durmaktadır.
Bir Ülkücü olarak Hak’ka sırt dönüldüğü yerde, insan olarak bizim de sırt dönmemiz gerekir.
Ey Ülkücüler yanınıza Kıtmir’i de alın kendinize bir mağara bulun.
Orada yüzyıllarca yatın uyuyun. Bu fitneler 100 yıl bitmez gibi gözüküyor.
Bu fitneden ancak bu şekilde emin olarak, Allah’ın hesabına güvenerek uyuyun.
Kalktığınızda tertemiz kalkın..
Ya da “Ülkücüleri Turan'a Götürecek" yeni bir parti kurun..
Ve Enver Paşa’ya kulak verin;
"Oysa ben inanıyorum ki, Türkistan'ın bağımsızlığına kavuşamadığı sürece Türk Milleti'ne rahat yoktur. Turan kurulmadığı sürece ne Asya'da ne de, umumi anlamda islâm âlemine rahat yüzü yoktur.."