Sonuç
Ali Dede’ye karşı askerlerinin işlediği cinayetten Karamanoğlu II. İbrahim Beyin pişmanlık duyması ve olaya karışanları cezalandırması arifler nezdinde bir nebze de olsa onu aklamıştır. Ayrıca Bizans ve Haçlılara karşı mücadele eden Osmanlı Devletine karşı II. Murat Hana bir ahidname ile söz verip sözünü tutması da Türk tarihi açısından önemlidir.
Yazımızın bugünkü konusu “Evliya'u-llâhtan Ali Dede”nin başsız gövdesinin bulunduğu türbenin 2025 yılında Sivrihisar’da yeniden tamir ettirenlere teşekkür ve bu mekândaki Allah dostunun hatırasını yâd etmektir. Mübarek başı ise Neşri Tarihinde de anlatıldığı gibi Karaman’da bulunmaktadır: “Karaman oğlu, Ali Dede'nin mübarek naşını (Ali Dede'nin mübarek başını) alıp, bile gitmişti, iledip, Lârende (Karaman)'de defn edip, üzerine türbe yapıp, mübâlağa vakıflar koyup, ziyâret-gâh etti” Neşri’nin bu kaydı üzerine şu an elimizde bulunan belgeler üzerinden hareket edildiğinde Lârende’nin “Karaman ilinin, ilk defa Gedik Ahmet Paşanın sadrazamlığı sırasında, H. 881 (1476) de, vakıflarının ve emlâkinin tesbit edildiğini görüyoruz ki, buna göre eyâletin ikinci livası Lârende idi ve şu suretle 11 şehir ve kasabadan mürekkep gösteriyordu.
1 — Konya, 2 — Lârende, 3 — Seydişehir ve Bozkır, 4 — Beyşehri, 5 — Akşehir, 6 — Ilgın, 7 — Niğde ve Şücaaddin ve Enduki 8-Ürgüb 9-Ereğli, 10 - Aksaray, 11 — Koçhisar. Lârende, H, 922 tarihinde (Tapu deft. No. 58) ve H. 929 tarihinde (Tapu deft. No. 392) sancak statüsünde idi ve mirlivâ olarak Mustafa Bey adında birisi bulunuyordu. Fakat kısa bir süre sonra, diğer bir tahrir defteri Lârende'nin sancaklıktan bozulup sipahilerinin Konya sancağı sipahileri ile sefere gittiklerini işaret etmektedir (Tapu defteri No. 387). Yani ayrı bir sancak beyi bulunmuyordu[1].
.
Kanunî Sultan Süleyman devrinde Lârende şehrinde 33 mahallede 462 hâne (ayrıca 18 gebran hanesi) ve 570 nefer kayıtlıdır. (387 Numaralı tapu defteri). Bu mahallelerin adları şöyle sıralanmıştır: Faruk, Kaşud, Dahhâk Hatip, Sekiz-çeşme, Seyyar Şeyler, Külhan (Savcı) Ömer-hoca, Ali-Şeyh, Bâzarı galle-i Köhne Hacı-cellâd, Kadı-dükâni, Kûçük-dede, Abbas, Ahi-Osman, Çelenk, Taptık-Emre, Mansur dede, Ebremlü Sarı, Kirişçi-pâre Hoca-Mahmud, Ulu-Zâviye, Karaltı Kiçi-Zâviye, Hisar-İçi Emeksuan, Şam-bazarı Eski-Pazar-pâre, Şeyh-Alâeddin, Zimmiyân, Lârende'de bu tarihte bir imaret, 4 cami, 25 mescid, 7 medrese, bir dârülhadis, 3 dârülhuffaz, bir muallim-hane, 10 zaviye, 1 kalenderhâne, bir haydarî-hâne, 7 hamam, 246 dükkân, 65 sanduk (20 tanesi bedestende, 45 tanesi iplikçilerde), 13 vakıf hanesi mevcuttu[2]. M. Tayyib Gökbilgin araştırmasında tahrir defterlerinde vakıfların XII. Asırdan itibaren Kanunî Sultan Süleyman devri başlarına kadar genel tablosunu da vermektedir[3]. Bu vakıflar arasında “Neşri Tarihi”nde Karamanoğlu İbrahim Bey’in Ali Dede adına yaptırdığı vakfı bulamasak da mahalle isimleri de dâhil araştırmacıları bekleyen birçok başlık yer almaktadır.
.
Örneğin Taptuk Emre’nin Ankara/Nallıhan, Aksaray, Manisa/Kula, Afyon-Sandıklı, Sivas, Erzurum, Aksaray, Isparta Keçiborlu ve birçok yerde kabrinin olması ile isminin o yüzyıllarda Karaman’da (Lârende) bir mahallede bulunması da dikkat çekicidir. Aynı şekilde Yunus Emre Türbesinin Sivrihisar, Karaman gibi Türk dünyasının birçok yöresi tarafından sahiplenilmesi arkeolog, mimar, tarihçi ve sanat tarihçilerini beklemekte olan konulardan sadece birkaçıdır. Lârende Ali-Şeyh (Dede) Mahallesi ismi ile Sivrihisar Ali Dede Türbesi de bunlar arasında bulunmaktadır.
Türbenin Bulunduğu Sivrihisar Ali Dede Sokağı
Ali Dede gibi nice Allah dostunu hatırlama ve hatırlatma biz torunlarının birincil görevleri arasındadır. Türk milletinin çekildiği birçok vatan topraklarında camilerimiz, türbelerimiz, medreselerimiz, köprülerimiz, çeşmelerimiz, “Erken Türk Uygarlıkları” eserlerimiz yıkılmış ve Türk'ün hafızası yok edilmeye çalışılmıştır. Arkeolojik araştırmalarıyla ortaya çıkan Güney Doğu Anadolu’da Göbeklitepe, Karahantepe, Boncuktepe gibi Altay-Baykal-Türkistan bağlantısı ortaya konmuş Erken Türk uygarlıklarının bilinmesi bile örtülmeye çalışılmaktadır. Türk Milleti on binlerce yıldır getirdiği irfanının mayasıyla her uygarlığın mirasına sahip çıkmış ve bugünlere getirmiştir. Fakat binlerce yıllık Balkan coğrafyasında bile Türk milletinden kalan tarihî eserlere karşı yapılan yok etme uygulamaları Türk Milletine yapılan haksızlığın en acı örneklerinden biridir. Anavatan Türkiye'de Türk evlatlarının atalarının bıraktığı tarihî ve manevî hatıralara sahip çıkması ise gelecek kuşakların varlık ve yaşama güvencesidir. Eserlerimizin unutulması ve kaderlerine terk edilmesi gelecek kuşakların da kimsesizliği ve yabancıların vicdanına bırakılması ile eş anlama gelmektedir. Türk’ün bunca acı ve kayıplarından sonra tarihinden kendisine emanet edilen hiçbir somut olmayan kültürel değeri, mimari eser yahut tarihi bir şahsiyeti unutma ve unutturmaya hakkı yoktur. Kitab-ı Cihan-Nümâ ve Ali Dede’nin Türbesini yeniden tamir ettiren “Yüksek Bilinç” Türk Milletine bunları anlatmaktadır.
2025 yılında Ali Dede Türbesi Tamiri
Birçok Osmanlı tarihçisinin naklettiği gibi Mehmed Neşri de Türklerin Oğuz Han’a Zülkarneyn dediklerini yazarak, mutlaka Türk Milletine büyük bir görev vermekte aynı zamanda bir “bilinç dünyası/atmosferi” oluşturmak istemektedir: “Oğuz’la atası Kara Han arasında yitmiş biş yıl kıtal-ı kesire vaki olub ahir ül-emr Kara Han maktul olub Oğuz, atası elinde olan memalike bi'l-külliyye malik olub, sıyt u sedası artub şarkdan garbe varınca rûy-i zemine müstevli oldı. Ve bu kaziyye İbrahim Halil aleyhisselam zamanında idi Ana iman getürmişdi. Etrak (Türkler) şöyle zu’um iderlerdi ki, Hak subhanehu ve teala Kellam-ı Kadiminde zikr itdüği İskender - i Zü'l-Karneyn meğer bu ola dirlerdi”[4].
.
Kaynaklar
1-Ahmet Bican Atmaca, Ali Dede, Türbe İç Mekân Giriş Sağ Taraf Duvardaki Tanıtım Yazısı (Neşri Tarihinden Sadeleştirilmiş), Tarihsiz, Sivrihisar-Eskişehir.
2-Alaaddin Aköz, Karamanoğlu II. İbrahim Beyin Osmanlı Sultanı II. Murad'a Vermiş Olduğu Ahidname, Tarih Araştırmaları Dergisi, Yıl 2005, Cilt: 24 Sayı: 38: 71-92.
3-Mehmed Neşri, Kitab-ı Cihan-Nümâ Neşri Tarihi I-II. Cilt, Yayınlayanlar: Faik Reşit Unat, Mehmed A. Köymen, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1957.
4-M. Tayyip Gökbilgin, XVI. Asırda Karaman Eyaleti Ve Lârende Karaman Vakıf ve Müesseseleri, s.29-38.
5-Orhan Keskin, Bütün Yönleriyle Sivrihisar, Bayrak Matbaası, İstanbul, 2001.
[1] M. Tayyib Gökbilgin, a. g.,m.s. 32.
[2] M. Tayyib Gökbilgin, a. g.,m.s. 35.
[3] M. Tayyib Gökbilgin, a. g.,m.s. 36-38.
[4] Mehmet Neşri (I. Cilt), a. g. e., s. 11.