Tuğçe'nin gözünden "Denizatı"
  
‘KRİSTAL OKYANUS’
DENİZATI..

Swarovski kristal dünyasına katılan yeni üyemiz denizatı. Crystal living ürün grubunun doğa ana ailesinde yer alan ‘Kristal Okyanus’ adı verilen ve üç üründen oluşan bu yeni seride yer alan ‘Seahorses’ koleksiyoncuların beğenisine sunuluyor .
(Tasarımcısı Heinz Tabertshofer’dur. )
Swarovski Dünya’sına yeni katılan bu canlı dünyamızda 40 milyon yıldır yaşamakta. Birçok açıdan bizlerin ilgisini çeken bu canlı çeşitli araştırmalara konu olmuş.
Romalı doğa araştırmacısı Yaşlı Plinius (M.S. 24-79), kurutulmuş ve mercanköşk, karasakız ve içyağı ile karıştırılmış denizatının saç dökülmesine iyi geldiğini bulmuş.
1754 yılında "Gentlemen's Magazine" adlı İngiliz dergisinde bebek emziren annelere, daha bol süt üretebilmeleri için kurutulmuş ve toz haline getirilmiş hippocampus önerilmiş.
Hippocampus denizatının bulunduğu cinsin adıdır.
Deniz atı  hayvanlar aleminde, kordalılar şubesinde, kemikli balıklar sınıfında yer alır. Görüntüsü yani at başını andıran bir başa sahip olduğu için bu ismi almış , yüzgeçleri ve solungaçları olan bir balık aslında. Küçük yüzgeçleri olduğu için yüzme becerisi çok gelişmiş bir canlı değil.
Hayvanlar aleminde görünümü ve üremesi ile farklı olan bu canlının boyutu ne kadardır dersiniz?
Sadece  16 mm bazı türlerinde 35 cm e kadar ulaşabiliyor.
 
Denizatlarını diğer canlılardan farklı kılan en önemli özelliği erkeklerinin hamile kalması. Her kadının aklına gelmiştir diye tahmin ediyorum erkekler de bu duyguyu yaşasa keşke diye.
Bizler için ilginç ve esrarengiz gibi görünen bu olayın biyolojik detaylarından bahsedelim isterim.
 Öncelik olarak denizatları tek eşli canlılar. Duygusal biz kadınlar için muhteşem bir özellik. Doğadaki düzen biraz daha farklı bir mantıksal kurgu üzerine.  Üreme döngülerini yani biyolojik saatlerini birbirlerine ayarlıyor çiftler aslında bu nedenle tek eşliler.
Denizatını biz insanlar gibi düşündüğümüzde onlarda bizim gibi tanışma aşamasını gerçekleştiriyorlar. Çayır gezileri yapıyorlar. Erkekleri dişilerini cezp edebilmek için renklerini tamamen dişisine benzetiyor. Kamuflaj ustası bir hayvan olduğunu dip not olarak söylemiş olalım. Aşk oyunu oynuyorlar .
Bizlerden farkları şöyle ki.. Sadakatleri eşlerden biri ölene kadar hatta bazen öldükten sonra bile devam ediyor.
Aslında evliliklerin amacı değil midir zaten bu? Ölene kadar sürsün diye temennide bulunulur. Yani tek eşliliğin, sadakatin sembolü güzel ve özel bir hayvandır denizatı.

 
Duygusallık bir yana çiftleşmenin ardından gezileri bitiyor. Erkek sadece hamilelikle meşgul oluyor. Kesesinde yaklaşık 1600 yavru gelişiyor. Erkek bir metrekarelik alanda şişmanlarken dişi ondan çok uzaklarda dolanıyor. Bunun sebebi birbirlerinden ayrılmak başka gönüllerde çiçek açmak değil tabiî ki. Dişi böylece hamile eşinin önünden besinini alma ihtimalini azaltıyor.
Deniz levreği gibi bir başka balık türünde de erkek hamileliği görülüyor ama gerçek bir hamilelik yalnızca denizatında görülebiliyor.
Kuluçka kesesinin içindeki doku, memeli hayvanların dölyatağında olduğu gibi kalınlaşarak, embriyonların kan damarlarıyla beslendiği bir tür plasentaya dönüşüyor. Bütün bu süreç, insanda ana sütü üretimini uyaran prolaktin hormonu tarafından kontrol ediliyor.
Bu minik canlılar av peşinde koşmuyorlar besinleri ağızlarına gelmesini bekliyorlar .Yeni doğmuş bir denizatı on iki saat içinde yaklaşık 4000 karides yutabiliyor.
Merak edenlere bu tatlı canlıların çiftleşme dansını izlemesini öneririm.
Sanatın bir kolu dansta kendileri yer alırken bilmeden başka bir kol olan şiire de ilham kaynağı olmuşlar bu canlılar.

İki tane şiirden bölümler paylaşıyorum sizlerle..

gülümseme yakalıyorum
minik bir ateşböceğinin dudaklarından
topluyorum tüm bedenlerin gizlerini
şehirde ruhum hala
bir vapurun çığlığında
sürükleniyor kenarından denizin
bir denizatının üstünden
düşüyorum yere
kanıyor anılarımda düşlerim
(Şule AYDEMİR)

..... 
 
Deniz  atı gülüşü gibi masum
hilalin kıvrımı kadar keskin
sendeki yakan bakışlar
yakamoz yosmasına
mahpus olan deniz   
tahliye gecesinde
kaptırmışken kendini
 
çılgınca özgürlüğün anaforuna
ne kadar direndiyse de
kendini sundu gitti
mutluluğum gibi
o da denize
ve onunla gitti yarınlar
bari sen gitme...
(Erkan KADİROĞLU)
 

Şiirlerle veda ediyorum.
Kristal Okyanus üçlemensin diğer üyesi cerrah balığı ile bir sonraki yazımda sizlerle buluşmak üzere.
Hoşca Kalın…
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
İsmet YILDIRIM 7 yıl önce

.::: hatırlıYORUM :::... Tuğçe "denizatı"nı biyolog gözüyle de anlattıyor..Siz hiç "denizatı" gördünüz mü ?.."denizatı"nı canlı olarak denizlerde görenleriniz var mı ?..Eğer bir gün olur da görme fırsatınız olursa çok dikkatlice izleyiniz..Yüzerken o kadar asil, o kadar narin, o kadar güzel görünüyorlar ki..İnanamazsınız..boynu dik gerçek bir küheylan gibi..