Empati, köken olarak Yunanca “kişinin duygu ve acıyı içinde hissetmesi” anlamına gelen “empathia” sözcüğünden geliyor. Psikolojide hümanist yaklaşımın kurucularından Amerikalı psikolog Carl Ransom Rogers uzun yıllar empati kavramı üzerinde çalışmış ve günümüzde çoğunluğun kabul ettiği empati yaklaşımını geliştirerek bir tanım ortaya koymuş. Kendimizi iyi hissetmiyorsak, incitilmişsek, haksızlığa uğramışsak ve karşımızdakiler bizi hiç anlamak istemiyorsa o kişinin/kişilerin empati kuramadıklarını düşünürüz, kahroluruz ve adeta dünyamız yıkılır. Haksız da sayılmayız. Empati kurma becerisine sahip olmak demek, bir anlamda insan olmak, insanlaşmak demek.

Peki Rogers’a göre nedir empati? Önce kendinizi karşınızdaki kişinin yerine koyacaksınız, onun duygu ve düşüncelerini doğru anlayacaksınız, onun gibi hissedeceksiniz, olaylara durumlara onun bakış açısıyla bakacaksınız. Bu da yetmez, bu süreçte yaşadığınız hislerinizi, duygularınızı ve düşüncelerinizi ona ileteceksiniz. İşte böyle bir süreç, bir döngü empati. Empati kurma işi erdemli kişilerin yapacağı insani bir etkinlik. Yüreğinde bir tutam sevgi olmayan “ben-merkezli” kişilerin yapacağı iş, hiç değil. İnsanda küçük de olsa bir hümanizma, öğrenme ve gelişme isteği olmalı. Yoksa kişi kolay kolay empatik beceri kazanamıyor.

Bir toplulukta bir insanın onurunu ve duygu dünyasını zedeleyecek düzeyde saldırılar oluyor, hiç kimsede bir çıt yok. Üstelik hakarete uğrayan bir kadınsa ve hemcinsleri de empatik iletişim kurma girişimi göstermiyorsa bu bir vicdan eksikliği ya da bir empati yoksunluğu değil mi? İnsanlıktan nasibini almamış, empati yoksunu canavarlar kadınlara, çocuklara şiddet uygulamaya devam ediyorlar. Fiziken güçsüz olan ne varsa şiddeten bir biçimde nasibini alıyor. Ne yazık ki bunların sayıları gün geçtikçe de artıyor. Bu vicdan yoksunu kimseler, kendilerini şiddet gören canların yerine koysalar ne hissederler acaba?

İş yaşamında mobbingden çok çeken insanları görmüşüzdür. Psikolojik şiddete maruz kalan kişilerin aile yaşamlarının, özel hayatlarının ve dahası mesleki hayatlarının alt üst olduğunu biliriz. Genellikle iş yerlerinde uygulanan psikolojik tacizler insanı çaresiz ve savunmasız bir durumda bırakıyor. Bunu yapanların belki de boy boy diplomaları, ünvanları ve de kariyerleri var. Ama acıma duyguları, değer bilgileri ve insanlıkları yok. Eğer kişinin hamuru sağlam değilse demek ki sadece iyi okul, iyi eğitim, çok para insanı insan yapmıyor.

İnsan sadece insana zulüm yapmakla kalmıyor, diğer canlılar da bu zulümden nasibini alıyor. Empati yoksunu insanlar kurdu, kuşu, çiçeği böceği, yaşayan ne varsa kökten yok etmek için var gücüyle çaba gösteriyor. Doğal yaşam bittiğinde kendi yaşamının da sonunun geleceğini bilmiyor. Bilgisizliğin, cehaletin, acımasızlığın bu kadarı da olamaz diyorsunuz.

Ya doğal çevreyle, tarihi ve kültürel değerlerle empati kurma becerimiz ne durumda?

Sahillerin hali ortada, söylemeye bile gerek yok. Denizlerimiz gün geçtikçe kirleniyor, özellikle plastik atıklar su altı yaşamı bitirmek üzere. Ormanlarımızı yeteri kadar koruyamıyoruz. Yangınları ve talanı önlemede başarılı olduğumuz söylenemez. Büyük paralı insanlar hangi dağın altında hangi madenin olduğunu iyi öğrenmişler, dağın üstündeki doğal yaşam kimin umurunda. Anadolu’yu adım adım gezin derelerin, göllerin, nehirlerin halini görür ve üzülürsünüz. İnsanların bütün kusurlarını örten toprak ana kirleniyor ve yok oluyor. Açlık, yoksulluk, kıtlık kapıya dayandığında toprağın kıymeti anlaşılır belki. Tarihi değerlerimizi yeterince koruduğumuz söylenebilir mi? Hayır, hayır tarihi kalıntıların kıymetini yeterince bilmiyoruz. Üzülerek görüyoruz tarihe ait ne varsa tahribattan nasibini alıyor. Kırılıp dökülüyor, harap ediliyor. İşte bu da bir çeşit empati yoksunluğu. Empati yoksunluğu dünyanın en büyük yoksunluğu. Belki bulunur bir çaresi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Elena Temnykh 2 yıl önce

Very relevant article ... Thanks to the author