Türkiye Cumhuriyeti ve ondan öncesinde de Osmanlı döneminde de hep tarım ülkesi olarak bilinmiştir. Anadolu Halkı her zaman topraklarını işlemiş ve hayvan yetiştirmiştir. Bu düzen Cumhuriyet kurulduktan sonra Atatürk tarafından da desteklenmiştir. Mustafa Kemal yeni devletin ekonomisinin güçlü olması için sanayileşmesi gerektiğini biliyordu. O zamanlarda para sadece devlette vardı ve belli ölçülerde basılıyordu.

Atatürk’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde tarımdan gelen para ile ve devletinde desteği sonucu 49 fabrika yapmıştır. Böylelikle ülkenin ekonomik durumu Osmanlı döneminden daha iyi duruma gelmişti. Cumhuriyetin ilk kanunlarından birisi köylünün üzerinde bulunan ve sıkıntıya sokan Aşar Vergisi’nin kaldırılması oldu. Böylece rahatlayan köylü üretimini arttırdı. Sonuçta Türkiye bir kalkınma hamlesi içine girmiş oldu.

Atatürk’ten sonra araya 2. Dünya Savaşı girdi. Türk halkı gerçi biraz sıkıntıya girdi ama “bu savaşa girmeyin” diyen Mustafa Kemal’in bu sözünü tutan İsmet İnönü oldu. Savaş sonrasında da iktidara gelen Demokrat Parti kalkınma hamlelerini devam ettirdi. Sonraki yıllarda iktidara kim gelirse gelsin, köylü ürettiğinin karşılığını aldı. 1960 ve 1970’li yıllarda Süleyman Demirel’in tarım desteği çok fazla olmuştu. O zamanlarda köylü üretim yapıp parasını aldığında oğlunu kızın evlendirir, bir şeyler alması gerekirken onları alırdı. Eylül ayı ülkede ticaretin hareketlendiği ay olurdu.

1970 Yılında Başbakan olan Süleyman Demirel yabancı bir dergide Rusların 2 profesörünün Rusya’da 1’e 400 veren bir buğday tohumu yetiştirdiğini okumuştu. O günlerde Rusya’ya yapılan seyahatte dönemin Rus Başbakanı Alexi Kosigin’den bir ricada bulunarak bu profesörlerle görüşmek istediğini söyler. Rus Başbakan da jest yaparak bu iki ismi akşam verilen yemek davetine çağırır ve Demirel’in yanına oturtur.

Rus Profesörler ürettikleri buğday tohumunun kıraç Rus toprakları için uygun olduğunu, 1’e 400 verdiğini söylerler. Bu tohumun Anadolu Toprakları içinde uygun olduğunu ifade ederler. Demirel Ankara’ya döner dönmez, Gümrük ve Tekel Bakanı ile Tarım Bakanlarını davet eder ve bu Rus Tohumlarının ithal edilmesini ister. Gelen tohumlar dağıtılmaya başlanır. Hem köylü kazanır hem de ülke insanları.

Demirel ayrıca Atatürk’ün yaptığı gibi Rusya ile 5 tane sanayi fabrikası için anlaşma yapar ve karşılığında da Demir-Çelik, Alüminyum, Bakır fabrikalarının inşaatlarının parasını tarım ürünleriyle öder. Bu ticaret Amerika’nın pek hoşuna gitmez. Sonrasında da Demirel 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül 1980 İhtilalleri ile karşı karşıya kalır.

Bugüne geldiğimizde herkes hayat pahalılığından dert yanıyor ama köylüye yapılan desteklerin az olduğunu görüyoruz. Meyve-sebze üretiminden büyük bölüm yurtdışına ihraç ediliyor. Döviz gelsin diye bunun dışında da ülkeye gelen turistlerin kaldığı otellerde onların yeme içmeleri için giden meyve ve sebzeler yüzünden halk pahalı tarım ürünleri yiyor.

ÇÖZÜM

1- Köylüye mazot-tohum konusunda acilen destek verilmelidir.

2- Türkiye’nin her yerinde bulunan marketlerin köylü ile anlaşarak tarım ürünlerini almaları konusunda destek vermeleridir. Sonuçta marketler tarım ürünü olmazsa ne satabilir. Karpuz, domates, patates gibi ürünlerde destek alımlarını yapabilirler.

3- Yurtdışına yapılan ihracat kısıtlanmalıdır. Ülke halkının beslenmesi bizce daha önemlidir.

4- Hayvancılık desteklenmelidir. Marketlerde çiftlikler kurmalı ve satacakları et ve tavuk üretimi yapmaları istenmelidir.

5- Şirketlere tarım ve hayvancılık konusunda yatırım yaparlarsa Tarım Bakanlığı’ndan destekler verilmelidir. Bunlar acil önlemlerdir. Dünya’nın birçok devleti tarım üretimin yapıyorsa bizde neden azaltılıyor. Bunun üzerinde düşünmek gerekiyor.

SON NOT: İnsanlar her gün 3 öğün yemek yemek zorunda ise gıdanın ne kadar önemli olduğunu anlayabiliriz. O yüzden Tarım Seferberliği’ni başlatmalıyız.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.