Bugün ülkemizdeki çarpık düzensiz eğitim sisteminin doğurduğu, oldukça üzücü bir sonuçtan yola çıkarak; iki öğrenci okuturken gerek psikolojik gerek ekonomik problemlerle boğuşurken, artı bunlara birebir tanık bir annenin objektif bir bakışıyla, hiç de hafife alınmayacak bir takım sıkıntıları; aklımin erdiği, kalemimin yazdığı kadar aktarmaya çalışacağım. Bunu kendime bir görev addediyorum.

Önceki gün 27 yaşında genç bir kadın akademisyenimiz ayni üniversitede danışman hocalığı yaptığı 4.sınıfta, 23 yaşındaki bir hukuk fakültesi öğrencisi tarafından hunharca katledilerek öldürüldü. Allah ailesine sabır versin, rahmet olsun. Bu ailesi ve ülkemiz için muhakkak çok acı bir kayıp olmustur. Diğer yandan cinayeti işleyen öğrencinin de tüm yaşamı kararmış, her iki ailenin de bir nevi ocağı sönmüstur.

Hiç bir şey bir canlının yargısız olarak yaşamına kast edilmesini veyahut başka şekilde cezalandırılmasını meşru kılmaz. Ve fakat madalyonun diğer yüzünü inceleyip baktığımızda, ilköğretimden üniversite hayatının bitimine kadar nüfusun büyük çoğunluğunun orta ve düşük halli vatandaşların oluşturduğu ülkemizin okullarında; eğitim alan öğrencilerimizin yarış atı gibi koşturulup, iyi bir lise ve üniversiteye yerleşmesi ve akabinde iyi bir meslek sahibi olması adına, bir yandan sınavlarla boğuşurken; dershane ve etüt merkezlerinde veyahut evde özel ek ders aldırmaları, tabii ki bunlar aileye ekstradan maddi külfet getirirken, anne ve babaya karşı vicdanen psikolojik baskı altında olan çocuğun, başarılı sonuçlar alamaması durumunda ağır travmalar ile karşı karşıya kaldığını çevremizde duyup görmekle birlikte, kendi çocuklarımda da birebir tanık olmuşumdur. Bu sıkıntılar üniversite hayatında kat be kat artarak çığ gibi büyüyor. Çoğunluğu zaten ailesinden uzak kentlerde öğrenim gören gençler, eğitim masraflarından tutun da ulaşım barınma beslenme vs. bir çok konuda kıt kanaat geçinmek zorundalar. Yurt masrafları yurtta kalamayanlar için fahiş ölçüde olan kira masrafları, artı yakıt, elektrik, su vs. ki çoğu evlerini ısıtamayıp kışı titreyerek geçiriyorlar. Tüm bu zorluk içinde okulu bitirmeye çabalarken buraya dikkat edelim “özellikle okulu bitirmemesi için uğraşan bir akademisyen, öğretim görevlisi numunesi var.." Evet evet yanlış duymadıniz. "Bitirmemesi için" zorlaştıran, adeta çocukların nazi kampı gibi muameleye maruz bırakıldığı üniversiteler ve hocalar. Zaten uzadığı için geri ödemeli devlet kredisi de kesilen ülkemiz şartlarında açlık sınırı altında maaş alan çocuklar ve ailelerinin bulunduğu bu durumu siz tahayyül edin artık.

Üniversitelerin farklı farklı eğitim sistemi var; kiminde çan eğrisi denen sistem, kiminde belli bir ders geçme puanı, kiminde yaz okulu. Bir örnek vermek istiyorum; bir öğrencemiz Karadeniz’de çok iyi bir üniversitede inşaat mühendisliği okurken bir dersten kilit yemiş, bu da başka bir sistem. Ķilidi açmadan alttan üsten ders de alamıyor. Hocanın değerlendirmesinden sonra “sınav kâğıdımı görmek istiyorum” diyor. Hoca “göremezsin" diyor. Hocayla birebir görüşüp konuşmak istiyor, haşmetmeap asla kabul etmiyor. Bunlar üniversitelerde kendi krallıklarını kurup kendi bencil kurallarını koyan kibir abideleri; ve bir takım aracı, hatırı sayılır kişi yada kişiler bulunuyor; telefonlar ediliyor ancak o şekilde sözüm ona hatıra binaen görüşmeyi lütfediyorlar. Hatta size her sene öğrencilerini bile bile kasten yaz okuluna bırakıp, arsız arsız sırıtarak “bu sene ki arabamın modelinin değişim parası sizden” diyen bir öğretim görevlisinin sözlerini de aktarayım. Diğer yandan ihtiyaçlarını karşılamak için para karşılığında gayrimeşru ilişkiler yaşayan genç kız öğrenciler, bunalıma girip intihar edenler. Cinayet sadece silahla, bıçakla işlenmiyor, işte yaşanan toplumsal cinayetler.

Bunlar şehir efsanesi değil yaşanan gerçekler. Herkes bir yol tutturmuş gidiyor. Artık bu gariban milletin tepesinden bir inin Allah aşkına, sizde hiç vicdan utanma arlanma yok mu? Sonra da bu kadar haksızlık vicdansızlıktan sonra yetişen nesilden adalet merhamet vicdan ve ahlâklı olmasını bekliyorsunuz.

Ne veriyorsunuz ki ne alasınız?..

'Ülkeye pırıl pırıl kişilikler, beyinler yetiştirelim' derken ruh sağlığı alt üst edilmiş kitleler yaratıyorsunuz.

Yapmayın! "Ah, vah, tüh!.. Allah belasını versin! Cani insan! Nasıl olur bu?.." diye verip veriştirmeden evvel bir oturun da düşünün; biz nerde yanlış yapıyoruz?

Ailelere de burada büyük sorumluluk sabır ve destek düşüyor çocukları adına. Devlet yönetenler üniversitelerin eğitim, öğretim ve yönetim kadrolarını şöyle bir silkeleyin bir bakın, daha sağlıklı ne yapabiliriz? Neler oluyor, neler bitiyor? Yularları ellerine verilen, onca gencin hayata hazırlandığı bu eğitim yuvalarında kimler at oynatıyor? Sistemdeki çarpıklıklar nasıl düzelir? Başarıyı daha ileriye sağlıklı bir şekilde nasıl taşır, olumsuzluklar nasıl minimuma indiririz diye bir uğraşın; geleceğimiz olan çocuklarımıza, gençlerimize bir kulak verin.. Sorunlarına dertlerine bir eğilin, dinleyin, çözüm noktasında neler yapabiliriz diye bir çabanız olsun..

Bu millet size koltuklarınızda ailece, sülalece, yeyin, için, semirin, muhalefet iktidar birbirinizi aşağılayıp hakaret edin.. diye oy vermiyor. Ey Hz.Ömer'in adaletini dillerine dolayıp icraatta sınıfta kalanlar, bu milletin vebalini sittin sene ödeyemezsiniz.. Böyle giderse bu ülkede ne terörizm, ne cinnetler, cinayetler biter. Yapacaksanız görevinizi insan gibi yapın, yapmayacaksanız hiç milletin karşısına seçimden seçime çıkıp, dilenci gibi oy istemeyin. Şu ortamda ve döngüde ortada bir cinayet ve bir vebal varsa, bu bir kişiye mal edilemez; burada herkes iğneyi önce kendine bir batırsın. Artık ne Ceren öğretmenler ölsün, ne de gencecik yavrularımızın hayati kararsın.

Sevgiyle kalın, insana rast gelin..  

YAZININ DİBİ: Sevgili Dost, Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima’ya atan mı? Everest’in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı? Sevgili Dost, Herkes kaybetti. Ölüm kazandı..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.