İnsanlık” ölürken Yaşayan İnsanlar!

Dünyadaki azgın, acımasız katliamlara, soygunlara, israflara, namussuzluklara, hayvani cinselliklere, hayvanların dahi yapmadığı cinselliklere, cinayetlere, toplu katliamlara, yerinden yurdundan edilmelere, kimyasal biyolojik cinayetlere, para/banknot üzerindeki hilebazlıklara ve hokkabazlıklarla soygunlara, faiz soygununa, kayırmacılığa, eğitime, öğretime, sağlık üzerinde inşa edilen arsızlıkla yapılan soygunlara, insanı soymak için hasta edilmesine, gıda ile zehirlenmelerine, suyun kirletilmesine, havanın kirletilmesine, toprağın zehirlenmesine, doğal dengenin bozulmasına, denizlerin kirletilmesine, balık neslinin tüketilmesine, nehirlerin kirletilmesine, atmosferin delinmesine…

Yemen’de, Suriye’de, Irak’ta, Afrika’nın pek çok yerinde katliamlara, soygunla insanların aç biilaç bırakılmalarına, “Sizi Allah’a şikayet edeceğim” diyen çocuğun feryadına kulak tıkamaya, Aylan bebeğin karaya vuran cesedini görünce sanki bir film izliyormuş gibi izlenmesine ve yine yetimlerin haline lakayt kalınmasına, ölümcül silahlar üretilmesine dolu dizgin devam edilmesine…

Dahli olanlar, seyirci kalanlar, sessiz kalanlar…

Böyle gitmez!

Böyle gitmeyecek!..

Burada dünyaya misafir geldik, bizden sonraki gelecek misafirlere/ nesillere yaşanabilir şekilde bırakmalıyız.

Bahusus bizler bu fotoğrafın neresindeyiz?

Kibirde yarışmaya, şâşâ ve lükste yarışmaya, komşusu ne haldedir hiç mi, hiç ilgilenmemeye, büyükleri sayıp tanımamaya, hürmet duymamaya “oysa yaşlıların yüzü suyu hürmetine belaların defolduğuna inanır onların dualarını almak isterdik” küçüklere şefkat göstermemeye, fakiri hakir görmeye, hakkını gözetmemeye, yöneticilerin yönetilenlerle arasına aşılmaz duvar örmesine, adaletsizliğe, haksızlık karşısında susmaya, neme lazımcılık yapmaya, zekat vermemeye, infakta bulunmamaya devam ediyoruz!

Virüsten korunmak için önerilenler adeta ibret almamız için gibidir; evinden çıkmamak, kimseyle tokalaşmamak, sosyal mesafe/kimseye yaklaşmamak, cenazeye bile katılamamak, çoğunluğun cumadan cumaya gittiği camilere gitmemek, yüzyıllardır ibadete kapatılmayan Kabe’ye gitmemek / gidememek!..

Çok ilginç değil mi?

Sanki topyekûn uyarıldık.

Siz misiniz dost ziyaretinde bulunmayan!

Siz misiniz başkalarının derdine sırtını dönen!

Siz misiniz böbürlenen, kibirlenen!

Siz misiniz soruları devam eder gider!

Şimdi hep birlikte kimseyle görüşemeden bulunduğumuz evlerimizde bol bol muhasebe yapalım.

Virüs kasten dünyaya yeni nizamat vermek veya kitlesel, bölgesel tehdit için üretilmiş olabilir, belki işin kontrolü kaybedilmiştir veya üretilmemiş bir mutasyon sonucu olmuş olabilir veya laboratuvar ortamında kazaen üretilmiş veya kazaen yayılmış olsun her ne oldu ise çok geçmeden gerçek ortaya çıkacaktır.

Çin, Japonya ve Avrupa ülkeleri yeni virüslere hazırlık yapmakta, tedbirler geliştirmekteler.

Ancak bundan sonra ne olacak ve nasıl olacak?

Alınan tedbirler önümüzdeki günlerde hissedilir bir şekilde herkesin ekonomisini etkiledi.

Dar gelirlilerin, emeklilerin daha çok etkilenmesi tabii sonuçtur.

Örnek olarak; “Sosyal mesafe” maliyeti olan bir tedbirdir ve ekonomik sonuçları olacaktır.

Elli kişilik otobüse yirmi beş kişi bindiğinde bunun maliyeti olacak, demek istediğim budur.

Sabırlı ve dikkatli olmaya ihtiyacımız var.

ÇİPLİ kontrollü / KÖLE DÜZENİ için istedikleri gibi müdahale edebilecekleri bir hayat, aşılarla hayat, GIDA, içilebilir SU, İLAÇ, nanoteknoloji ile üretilen robotlar veya belki hiç bilmediğimiz bizden saklanılan yeni soygun ve hükümranlıklar her ne planlanıyorsa planlanıyor ve biz buna her bakımdan hazır olmalıyız.

Ekonomik ve sosyal saldırılarla da karşılaşacağız. Birlik beraberliğimize kastedenlerin umudunu boşa çıkarmalıyız.

Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları olarak dayanışma göstermenin son derece önemli olduğunu zamanlardayız.

Bu aşamada muhalefetin de ekonomik ve sosyal olarak olması muhtemel sıkıntılarda siyasal menfaat, işi fırsata çevirmek gibi yaklaşım sergilemesi ise son derece yanlış olur.

İşbirliği ve dayanışma ise milletimiz nezdinde çok değerli bulunacaktır.

Dayanışmamız; milli birliğimiz, ülkemizin geleceği için olduğu gibi mazlum kardeş ülkeler milletler içinde son derece önemlidir.

Kimilerince “işgal edilecekleri” artık açıkça ifade edilmekte olan; ilk muhacir sahabelerin hamisi mümin Necaşi’nin ülkesi Habeşistan / Etyopya, Sudan, Çad gibi ülkelerin küresel ısınma sonrası buzulların erimesi ile büyük kısmı SULAR ALTINDA KALACAK olan; ABD, İngiltere, Japonya nın ve kendi topraklarına sığmayan Çin tarafından “İŞGALE” HAZIRLANDIKLARI AFRİKA ÜLKELERİ’nin ve milletlerin umuduyuz.

“Hayaldir böyle şey mi olur” demeyiniz.

Kendiliğimizden “patronaj”rolü üstlenelim demiyorum! Başka çareleri yok ve tek umutları; Allah (cc)’dan sonra Türkiye'dir. Türkiye’nin sorumluluğu zorunluluktan kaynaklanmaktadır.

Dünyaya nizamat verilirken Türkiye güçlü olmalı birlik ve beraberliğini güçlendirerek sürdürmelidir.

Zorlukları Allah’ın izni ve yardımı ile aşacağız.

Vesselam..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.