Yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede yaşıyoruz.

Sanırsınız ki, bu ülkede yaşayanlar Kur’anın ve Resulün sözlerine itibar ediyor.

Olması gereken de dinin emirlerine riayettir.

Gavur dediğimiz Heine şöyle bir tespitte bulunuyor ;

”Din ve ahlak bir bütünün iki parçasıdır”

Yani Dini bütün olan insanın aynı zamanda diğer yarısıyla “Ahlaklı” olma mecburiyeti vardır.

Bu konuda en büyük hengame de rızıkların elde edilmesinde ortaya çıkıyor.

Habil ve Kabil arasındaki kavga bile sonuçta buraya dayanır.

Hazımsızlık gösterenlerin diğer yarısı olan ahlakı yok saydığını rahatlıkla görebilirsiniz.

.

Yaradan Bakara suresinin 172. Ayetinde ;

“Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların hoş ve temiz olanlarından yiyin ve Allah'a şükredin eğer yalnız O'na kulluk ediyorsanız.”

İman eden insanlara bir uyarı var.

Her insana kısmet edilen bir rızık var.

İnsan bu rızkı ya helalinden ya haram olandan tercih edecek.

Ama bu rızkın hoş ve temiz olanını yiyin, diyerek Yaradan insanoğlunu uyarıyor.

Allah’a kulluk edenler bu şarta uyacak.

Şeytan’ın yolundan gidenler ise bu uyarıyı dikkate almayacak.

İnsanoğlu bu uyarıları dikkate alıyor mu?

.

Peygamber Efendimiz pazara girdiği zaman bir buğday satıcısının önünden geçerken elini buğday dolu çuvalına içine daldırır. Alttaki buğdayların ıslak olduğunu görür. Bunun üzerine satıcıya dönüp

“Bizi kandıran bizden değildir” der.

Bunun anlamı en anlaşılabilir şekilde ; Müslümanları kandıran Müslüman değildir, demektir.

Gün geçmiyor ki yüzde 99’nun Müslüman olduğunu söyleyen toplumda bu tür hadiselerle karşılaşmayalım.

.

Arife günüydü. Plastik poşet satıcısına uğrayıp kurban bayramında kullanmak üzere poşet satın aldım. O günkü fiyatı 7,5 TL idi.

Bayram sonrası ilk gün poşetçiye uğradım. Aynı poşetten almak istedim. Bu sefer poşetçi fiyatını 15 TL olarak söyledi. Ben 7,5 TL den aldığımı söylediğimde bana;

Yeni mal getirdik bu fiyat abi, dedi.

Sen kurban kesmedin mi be adam !

Bu mal bayram arasında ne zaman geldi.

Bu mal iki misli bir fiyata nasıl çıktı.

İçimiz dışımız yalan olmuş.

Sahtekarlık iliklerimize kadar işlemiş.

Her şeyi madde kazanımı üzerine kurmuş bir toplum olmuşuz.

Allah’ın emirleri artık hiç umurumuzda kalmamış.

.

Burada bu fiyat da başka yerde sanki fiyatlar başka mı ?

Geçen yıllarda turist bekleyen turizm bölgelerine bir bakın bakalım.

1 liralık pet şişe su olmuş 17 lira.

3 liralık lahmacun olmuş 35 lira.

Liste uzayıp gidiyor, yetişmek mümkün değil.

Bu nasıl bir anlayıştır ki.

Fırsatçılığı çıkar haline dönüştürmüşüz.

Bulamadığı gün açlıktan kıvranan, bulduğu gün altın yumurtlayan tavukları öldüren bir nesil haline ne zaman dönüştük.

Ahlaken tükenmiş bir toplum oluşturmuşuz.

İslam diyoruz ama İslami terbiyeden uzak,

Temizlik imandandır diyoruz ama bizim kirlettiğimiz yerleri dışarıdan gelen turistler temizliyor,

Tevazuyu bir kenara bırakmışız, ister al ister alma nasıl olsa elin bana mahkum gibi bir düşünceyle çıkış yapıyoruz.

Affetmeyi es geçmişiz, bir ömür boyu hayat sürdüğümüz insanlara kurşun yağdırıyoruz.

Doğru konuşmanın yerini alaycı tavırlar almış, yalan dolanlarla insanları aldatır hale gelmişiz.

Sabretmeyi unutmuşuz,

Susulması gereken yerde susulmayı,

Konuşulması gereken yerde konuşmayı unutmuşuz.

Hani biz Resule tabi bir ümmettik. O Resul ki ;

"Ben, güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim" derken, bizim bu kullandığımız ahlak kimin ahlakı.

Eskiler “Aslan yattığı yerden belli olur” derken bu sokaklarda kimler yatar olmuş.

.

Sezar’ın hakkını Sezar’a vereceksin diyen,

Müslüman olduğunu söyleyen şu toplumda geldiğimiz noktaya bir bakın ;

Aileleriniz size Allah’ın bir emanetidir, denilen bir cemiyette, her gün aile cinayetinin işlendiği bir topluma nasıl Müslüman toplumdur diyebiliriz.

Resulullah’ın ; "iman bakımından müminlerin en mükemmeli, ahlâkça en güzel olanlar ve ailesine en güzel davrananlardır" düsturuna ters düşenlere nasıl mümin diyebileceğiz.

.

Resulullah’ın “Güneşin buz eritmesi gibi, güzel ahlak da günahları eritir” buyururken bizim günahlarımızda bir artış yaşanırken davranışlarımızda meydana gelen bu yanlışlığın farkına ne zaman varacağız.

.

Herkesin evi, arabası, yazlığı, kışlığı var iken zenginleştiğimizi düşünüyoruz. Ancak şunu unutuyoruz.

“Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür" diye Atatürk’ün uyarılarını kaale almıyoruz.

Bir milletin evinin, arabasının, yazlığının olması o milletin yükselmesini sağlamıyor.

Kendi kirlettiğimiz yerleri dışarıdan turist olarak gelen insanlar temizliyor ise, bu zenginlik bizim yükselmemizi sağlamıyor. Aksine bize irtifa kaybettiriyor. Bizim kaybolan değerimiz Ahlaktır.

Ahlak olmadığı sürece bu yükselişi sağlamamız mümkün değildir. Zira Atatürk ;

“Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar” diyor. Bu gün toplum olarak çamur çiğnememizin sebebi de bu değerlerden yoksun oluşumuzdandır. Bu değerlerin verilebileceği bir tek yer vardır : Aile..

“Medeniyetin esası, ilerlemesi ve kuvvetin temeli, aile hayatındadır. Bu hayattaki fenalık mutlaka toplumsal, ekonomik ve politik beceriksizliği doğurur" diyen Atatürk sanki bu günleri görmüş gibi bizleri uyarırken biz hangi yollara tevessül ediyoruz.

Biz insanları kandırabilmek için habire kendimizi süsleyip duruyoruz. Olduğumuzun dışında bir görüntü vermeye çalışıyoruz. İnsanları kandırabiliriz ama ya sahibini !

Mevlana hazretleri “İçini dışından daha çok süsle çünkü dışın halkın, için Hakkın baktığı yerdir” diyerek bizleri uyarmaya çalışıyor.

Bu uyarının sonucunda herkes hesaba çekilecektir.

Yaptıklarının karşılığını mutlaka ama mutlaka görecektir.

Gelin bu güzel vatana yazık etmeyelim.

İnancımızı adam gibi yaşayalım,

Davranışlarımızı adam gibi sergileyelim.

Çünkü başka Türkiye yok…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.