Görünen hatta sanılan ne olursa olsun, haklı gerekçelerle, kapitalizmin en vahşi şekli olarak da algılanan neoliberalizm dünyayı adım adım sarmakta… Belki de çoktan sardı bile!
Çünkü bu ideoloji, insanın gerçeğini ortaya çıkaran, para başta olmak üzere her türlü dünyalıkla “imtihanı” bir bakıma.
Hele hele…
Kutsalları paravan yapan ve yolunu bulmaktan başka gayesi olmayan kimi muktedirler için, uygulanan politikalar adeta inilmesi zor, çok vagonlu bir katar…
Sarhoşluğu sadece o kişiyi değil tüm toplumu çarpan güçle birlikte.
Yanı sıra…
Bilindiği gibi yaşadığımız devir, bu ideolojiyle de bağlantılı olarak tam bir “cilalı imaj devri.”
Ne olduğun ya da ne yaptığın değil, kendini nasıl ve ne kadar ‘iyi, güzel ve doğru gösterdiğin’ önemli…
Kandırabildiğin insanların verdiği güç kadar iktidar…
Konuya doğrudan girmiş gibi oldum ama neoliberalizme ilişkin “genel tanımlamaları” paylaşayım ilk önce.
Neoliberalizm, özelleştirme, bireysel sorumluluğun vurgulanması, piyasa mantığının toplumsal işleyişin ana biçimi haline gelmesi gibi unsurlarla tanımlanır.
Bu ideoloji “rekabet”, “verimlilik”, “girişimcilik” gibi kavramları toplumsal hayatın her alanına taşımayı hedef olarak görür.
Dört ana ayağı var bu yaygın ideolojinin.
* Bireyselleştirme ve bireysel sorumluluk
* Devletin sorumluluğunun azalması - hizmetlerin piyasalaşması
* Değer biçme: Katkı-kapasitesi ölçeği
* Kurumsal pratiklerin neoliberal dönüşümü: Eğitsel ve bilimsel alanlar
Bakma sen bu cafcaflı ifadelere!
Maddeler açıldığında, neoliberalizmin, kibarca, “katkın yoksa bir hiçsin, hayata erişemiyorsan, hayat kaliteni yükseltemiyorsan sen yeterince çaba göstermemişsindir, seni sonu olmayan ‘patinaj’ tartışmaların içine sokar, ben yoluma devam ederim” dediği net bir biçimde görülmekte.
Kanada, bu ideolojinin merkezlerinden sayılabilecek bir ülke.
Bu yüzden engelliler açısından oralara şöyle bir uzanalım isterim.
Mesela Kanada’da engellilik bağlamında yardım amaçlı ölüme (ötenazi) ilişkin yasal bir çerçeve ve pratik var.
Neoliberal perspektiften bakarsak görünen “toplumsal sorumluluk yerine bireysel seçenek” vurgusu olmakla beraber, Kanada’da 2016’dan beri, engelli bireyin yaşam koşulları, toplumsal altyapı ve destek sistemleri yeterli değilse, yardım amaçlı ölüm bir “çare(!)” olarak “hizmet yelpazesinin(!) içinde” bulunuyor.
Buradaki “ince ayrıntıya” dikkat çekmek isterim.
Çünkü “engelli bireyin yaşam koşulları, toplumsal altyapı ve destek sistemleri yeterli değilse,” şartının çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Buna kim karar verecek ya da veriyor?
Zaman içinde bu hizmet(!) “engelli kırımına” yol açmaz mı?
Eh, Hitler de bunu yapmıştı.
Senin farkın ne?
Rıza almak mı?
Haftanın Notu:
“Sana iş vermişiz, daha ne?” cümlesindeki katmanlı kötülüğün ve gerek papayla gerekse terörist başı ile kol kola girenlerin evrilemeyecekleri nokta, -daha korkuncu- yapamayacakları şey, yoktur.