Koşa Koşa güneşi denizde batırmaya gittim. Uzun yıllar burada yaşamış, gün batımının enerjisiyle kendimi iyileştirmiştim. Bir bankta otururdum. Denizin pırıltısı, değişen rengiyle doğayla tam bir bütün oluyorken fotoğrafımın çekildiğini fark ettim. Elimi ileriye uzatıp kamera açısını kapattım. Gelin görün ki, fotoğrafçı eski bir arkadaşım çıkmaz mı?
Yanımda oturmasını istedim ve onunla sohbete başladık. Sohbet geçmişin acı yaşanmışlıklarına doğru yol aldı; karısının ölümüne, kendi bacak problemine, evleriyle ilgili sıkıntılarına… O anlattıkça, benim dalınç halim gitti ve mideme bir sancı oturdu. Biraz önceki bütünlük halini kaçırdığımı ve ayaklarıma kadar negatif enerjiyle dolduğumu fark ettim. Aniden ayağa kalkıp “Şu tarafı görmedim, bir de orayı göreyim.” diyerek ayrıldım. Daha ileride kumsalda sote bir yer buldum ve enerjimi güneşin batışıyla düzenlemeye başladım. “Teşekkürler.”
Bu yaşanmışlıkta iki şeyi sorguladım:
1. O kişide konuşma hastalığı mı vardı?
2. Ben bencil miydim?
Konuşma hastalığı olan kişiler dinlenmediğini, anlattıklarıyla ilgilenilmediğini fark etmeksizin durmadan konuşurlar. Konu daldan dala gider ve olayı toparlamakta iki taraf da zorlanır. İkaz etsen de sessiz kalamazlar. Kafa sesleri sanki sesli yayın yapmaktadır. Konuşma hastalığının içinde “Ben” kavramı her cümleye eklenir ve bu davranışta kendini onaylatma isteğini barındırır. Tam da bu noktada “Ben Merkezcilik” kendini gösterir. Bu durum yaşlı insanlarda daha çok ortaya çıkmaktadır. Kendini yaşamda yarım bıraktıklarıyla huzursuz hissediyor olabilirler. Tatminkâr olmayan, gülmeyi unutan yaş almışlara katlanmakta zorlanıyorum. Eee, ne de olsa ben de epey yaş aldım!
Bencillik konusuna gelince: İnsanın kendini düşünmesi çok doğal değil mi? Kendini düşünmeden vermek muhtaç haline gelmeye sebep olabilir
Başkasına adanmak, kendine ihanettir. Fazla var iken vermemek, bencilliktir. Kime, neyi, ne kadar vereceğini bilmek, farkındalıktır Vermenin doğallığını fark etmek, bilinçliliktir.Vermek kendimizde boş alan yaratmaktır. Bu boş alan yeniliğin dolmasına yer açar.
Yaşamın başat amacı: her an yenilenmektir. İhtiyacı olan kişiye rast gelmek ise sonsuza teşekkürlüktür.