Yaklaşık ( 5 ) yıldır takip ettiğim, başta Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Anıtlar Yüksek Kurulu’na verdiğim dilekçelerle ve bir çok kerre de yazdığım makalelerde dile getirdiğim hususta nihayet olumlu sonuca gidildiğini görmekteyim.. “perili köşk" için restorasyon izni / onayının verildiğini öğrendim ve bu müjdeli haberi sizlerle paylaşmak istiyorum..
Öncelikle gururla söyleyebilirim ki; “Vakıfbank" ..kültür mirasına sahip çıkıyor.. İstanbul’da Yakacık semtinde bulunan Vakıfbank Misafirhanesinin bahçesindeki ünlü romancımız Ömer Seyfettin’in “perili köşk" romanını yazdığı ve yıllar itibariyle hayli yaş alan yapının bakım, tadilat ve onarımı için gerekli olan izinlerin onayın verildiğini, tüm bu işlevlerin yerine getirilmesi adına da Vakıfbank’ın açık ihale yöntemi ile yüklenici bir firma tarafından restorasyon işlemlerinin Vakıfbank İnşaat ve Emlak Müdürlüğü yetkilileri ile Anıtlar Yüksek Kurulu yetkililerince ortaklaşa yürütüleceği kontrol mekanizması ile gerçekleştirileceğini, sonuç olarak da bir kültür mirasının ayakta kalacağını memnuniyetle görmekteyim..
Yaşatılan geçmişi; günümüze ulaştırma çabası içerisinde olanlara, ayrı ayrı şükranlarımızı sunarken; BURSA ARENA gazetesi adına açık teşekkür;
…..…::: PERİLİ KÖŞK :::.... Hikaye malumunuz İstanbul'da Yakacık'ta "Perili köşk"te geçmektedir.. Ömer Seyfettin dönemin usta kalemlerinden olup, aynı zamanda iyi bir araştırmacı - yazar dır...Şimdi ben size ustanın kaleme aldığı, bir çok kişiye de ilginç gelen hikayeyi kısaca aktaracağım..."Perili köşk"ün önünden geçen Sermet bey kiralık ev aramaktadır...köşkün de kiralık olduğunu öğrenince hemen kiralamak üzere ev sahibi Niyazi beyi bulur...ancak Niyazi beyin bir tek şartı vardır...köşkü 5 yıllığına kiralayabileceğini üstelik kira bedelini de peşin olarak alacağını belirtmiştir...Sermet bey şartları kabul eder ve 5 yıllık kira bedelini ödeyerek kontratın yapılmasını ve de 5 yıllık kira bedelinin ödendiğinin yazılmasını ister Niyazi beyden...Niyazi bey Hacı'dır...Lakabı da Hacı Niyazi'dir...Hacılığına helal gelmemesi için Sermet beyi uyarır...yakında komşularınızdan da duyacağınız...köşkün perili olduğu haberini şimdiden söyleyeyim...bir çok kiracım korkudan kaçtılar...der...Sermet bey...Niyazi beye dönerek.. -ben hiç bir şeyden korkmam.. der ve köşke yerleşirler... Ancak her gece yarısı olduğunda köşkün hayaletler tarafından basıldığını bunun da ailesi tarafından korku ile karşılandığını biliyormuş...hatta kendisi de kimseye söylemese de gerçekten korkuyormuş...fakat duruma da açıklık getirmeyi istiyormuş...
Sermet bey ne yapıp - edip hayaletin kim olduğunu, bulmayı kafasına koymuş...bu düşüncesini de ailesine açmış...ancak ailesi kesinlikle böyle bir şey yapmaması hususunda kendisini ikna etmeye çalışmış...fakat Sermet bey kafasına koymuş bir kere , mutlaka aydınlatmalıymış durumu...ve bir akşam ağacın dalına çıkarak beklemeye başlamış hayaleti...beklentisi de boşa çıkmamış hani...bir müddet sonra gelmiş beklenen...bacakları titrerken dahi, korkmadığını söylüyormuş..."vücudum korkuyor, ancak ben korkmuyorum" demiş kendi kendine... Ve tüm cesaretini toplayarak hayaletin üzerine atlamış...Ancak, hayaleti kavradığında söylendiği gibi yok olmamış...ve sımsıkı tutarak yakalamış...sonra da yüksek sesle ailesine bağırarak ışık getirmelerini söylemiş...o da ne bu kez hayalet yüzündeki tüm vücudunu kapsayan çarşaftan kurtulmak istemez şekilde...çarşafı sımsıkı tutarak çarşafın açılmaması için direniyormuş...Vee..o da ne ? saçı sakalı birbirine karışan hacı Niyazi efendi değil mi ? Sonra da küçük kızına odasındaki masanın üzerinde duran kalem kağıdı getirmesini söylemiş...Veee...Niyazi beye 8 yıllık yeni kontrat yaptıran Sermet bey, kira bedelinin de peşin olarak aldığı beyanını istemiş...Niyazi beyde hiç hiç itiraz etmemiş. …..
1884 tarihinde Gönen’de dünyaya gelen ünlü hikaye, roman ve öykü yazarı Ömer Seyfettin; Kuleli Askeri Lisesi mezunudur.. kendisini asker, öğretmen ve Türk edebiyatının unutulmazları arasında sayabiliriz..
Türk kısa hikayeciliğinin de kurucu isimlerinde olan Ömer Seyfettin ayni zamanda “Türkçülük" akımının da kurucuları arasında yer almıştır..
Üstadın en önemli eserleri ; KAŞAĞI, YALNIZ EFE, FALAKA, EFRUZ BEY BEYAZ LALE ve PERLİ KÖŞK tür..
Öncelikle gururla söyleyebilirim ki; “Vakıfbank" ..kültür mirasına sahip çıkıyor.. İstanbul’da Yakacık semtinde bulunan Vakıfbank Misafirhanesinin bahçesindeki ünlü romancımız Ömer Seyfettin’in “perili köşk" romanını yazdığı ve yıllar itibariyle hayli yaş alan yapının bakım, tadilat ve onarımı için gerekli olan izinlerin onayın verildiğini, tüm bu işlevlerin yerine getirilmesi adına da Vakıfbank’ın açık ihale yöntemi ile yüklenici bir firma tarafından restorasyon işlemlerinin Vakıfbank İnşaat ve Emlak Müdürlüğü yetkilileri ile Anıtlar Yüksek Kurulu yetkililerince ortaklaşa yürütüleceği kontrol mekanizması ile gerçekleştirileceğini, sonuç olarak da bir kültür mirasının ayakta kalacağını memnuniyetle görmekteyim..
Yaşatılan geçmişi; günümüze ulaştırma çabası içerisinde olanlara, ayrı ayrı şükranlarımızı sunarken; BURSA ARENA gazetesi adına açık teşekkür;
…..…::: PERİLİ KÖŞK :::.... Hikaye malumunuz İstanbul'da Yakacık'ta "Perili köşk"te geçmektedir.. Ömer Seyfettin dönemin usta kalemlerinden olup, aynı zamanda iyi bir araştırmacı - yazar dır...Şimdi ben size ustanın kaleme aldığı, bir çok kişiye de ilginç gelen hikayeyi kısaca aktaracağım..."Perili köşk"ün önünden geçen Sermet bey kiralık ev aramaktadır...köşkün de kiralık olduğunu öğrenince hemen kiralamak üzere ev sahibi Niyazi beyi bulur...ancak Niyazi beyin bir tek şartı vardır...köşkü 5 yıllığına kiralayabileceğini üstelik kira bedelini de peşin olarak alacağını belirtmiştir...Sermet bey şartları kabul eder ve 5 yıllık kira bedelini ödeyerek kontratın yapılmasını ve de 5 yıllık kira bedelinin ödendiğinin yazılmasını ister Niyazi beyden...Niyazi bey Hacı'dır...Lakabı da Hacı Niyazi'dir...Hacılığına helal gelmemesi için Sermet beyi uyarır...yakında komşularınızdan da duyacağınız...köşkün perili olduğu haberini şimdiden söyleyeyim...bir çok kiracım korkudan kaçtılar...der...Sermet bey...Niyazi beye dönerek.. -ben hiç bir şeyden korkmam.. der ve köşke yerleşirler... Ancak her gece yarısı olduğunda köşkün hayaletler tarafından basıldığını bunun da ailesi tarafından korku ile karşılandığını biliyormuş...hatta kendisi de kimseye söylemese de gerçekten korkuyormuş...fakat duruma da açıklık getirmeyi istiyormuş...
Sermet bey ne yapıp - edip hayaletin kim olduğunu, bulmayı kafasına koymuş...bu düşüncesini de ailesine açmış...ancak ailesi kesinlikle böyle bir şey yapmaması hususunda kendisini ikna etmeye çalışmış...fakat Sermet bey kafasına koymuş bir kere , mutlaka aydınlatmalıymış durumu...ve bir akşam ağacın dalına çıkarak beklemeye başlamış hayaleti...beklentisi de boşa çıkmamış hani...bir müddet sonra gelmiş beklenen...bacakları titrerken dahi, korkmadığını söylüyormuş..."vücudum korkuyor, ancak ben korkmuyorum" demiş kendi kendine... Ve tüm cesaretini toplayarak hayaletin üzerine atlamış...Ancak, hayaleti kavradığında söylendiği gibi yok olmamış...ve sımsıkı tutarak yakalamış...sonra da yüksek sesle ailesine bağırarak ışık getirmelerini söylemiş...o da ne bu kez hayalet yüzündeki tüm vücudunu kapsayan çarşaftan kurtulmak istemez şekilde...çarşafı sımsıkı tutarak çarşafın açılmaması için direniyormuş...Vee..o da ne ? saçı sakalı birbirine karışan hacı Niyazi efendi değil mi ? Sonra da küçük kızına odasındaki masanın üzerinde duran kalem kağıdı getirmesini söylemiş...Veee...Niyazi beye 8 yıllık yeni kontrat yaptıran Sermet bey, kira bedelinin de peşin olarak aldığı beyanını istemiş...Niyazi beyde hiç hiç itiraz etmemiş. …..
1884 tarihinde Gönen’de dünyaya gelen ünlü hikaye, roman ve öykü yazarı Ömer Seyfettin; Kuleli Askeri Lisesi mezunudur.. kendisini asker, öğretmen ve Türk edebiyatının unutulmazları arasında sayabiliriz..
Türk kısa hikayeciliğinin de kurucu isimlerinde olan Ömer Seyfettin ayni zamanda “Türkçülük" akımının da kurucuları arasında yer almıştır..
Üstadın en önemli eserleri ; KAŞAĞI, YALNIZ EFE, FALAKA, EFRUZ BEY BEYAZ LALE ve PERLİ KÖŞK tür..