Siz değerli okurlarımla bu gün biraz sohbet edelim istedim..sohbetimizin konusu da ; yeşil Bursa halkının yakinen bildiği, Türkiye’mizin, hatta dünya’nın da bir çok ülkesinde bilinen, ya da Türkler tarafından öğretilen “gölge oyunu”
Doğal olarak diyeceksiniz ki, “biz bu konuyu zaten biliyoruz ki”
Doğrudur..
Ben de zaten bildiğinizden fazlasıyla emin olduğum için..Tuğçe ile yaptığımız Bursa ziyareti sırasında öğrendiklerimizden yola çıkıyorum.. Tabiidir ki siz değerli okurlarımın da mevcut eksikliklerimi tamamlamanızı gönülden arzu ediyorum..
Gölge oyunu denilince ilk akla gelen “Karagöz” ve “Hacivat”
Hacivat : “aydın” ya da “yarı aydın” tiplemesini, Karagöz ise cahil halk tiplemesini temsil eder.
Halk oyununun seyirlik düzenlemesidir.
”tasvir” denilen deriden kesilmiş biçimlerin arkadan mum ışığında beyaz perdeye yansıtılmaları temeline dayanır.
Hacivat ve Karagöz'ün kimlikleri konusunda farklı görüşler ortaya atılsa da ; Karagöz'ün Trakya'lı bir demirci ustası olduğu, Hacivat'ın ise gerçek adının ( Hacı İvaz ) olduğu bilinmekte.. Söz konusu bu ikilinin tanışarak kısa sürede kaynaşmaları ve aralarında geçen eğlenceli söyleşileri.. Bir rivayete göre Bursa'da Sultan Orhangazi'nin kendi adına yaptırdığı caminin inşaatında çalışmaları.. Yaptıkları komik oyunlarla ve nükteli şakalarla kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemeleri.. Ancak, cami inşaatının yavaş gitmesinin bunların işçileri oyalamasından doğduğunu öğrenen ve bu durumu vahim gören Orhan Gazi tarafından Karagöz'ün idam ettirilmesi..
Bu acıya fazlasıyla üzülen Hacivat'ın ise hemen ardından kaçıp Hacca giderken yolda eşkıyalar tarafından öldürülmesi..
Sonrasında;
Orhan Gazi'nin olayların seyrinden sonra pişman olması ile Şeyh Küşteri tarafından ; Karagöz ve Hacivat arasındaki gülünç, komik söyleşilerin gösterim olarak perdeye aktarılması.
17. yy. sonralarında ise Türkiye'nin tamamında yaygınlaştırılması.. İşin en güzel tarafı oyundaki metinlerin tamamının halkın ortak yaşam tarzında oluşudur.. Düzenlemelerin kimin tarafından gerçekleştirildiği ise belli değildir...Oyun ( Hacivat'ın sahneye gelişi) muhavere...(Karagöz'le Hacivat'ın karşılıklı konuşmaları) fasıl, (asıl konu) ve (bitiş) bölümleri ile dört bölümden oluşur..
Bilindiği üzere oyunda Karagöz cahil halk tipini, Hacivat ise aydın, ya da yarı aydın kesimi canlandırır.. Oyunda yer alan diğer meslek guruplarına mensup kişiler ise kendi şiveleri ile konuşurlar... Bu kişilerden bazıları nı şöyle sayabilirim...Yahudi (bezirgan), Çelebi (genç bir mirasyedi) , Beberuhi (cüce ve aptal), Tuzsuz Deli Bekir (sarhoş), Efe (zorba), Zenne (kadın), Kayseri'li (pastırmacı), Arnavut (bahçevan), Acem-zengin vb.
Bursa'yı tanımak isteyen kıymetli okurlarıma öncelikli tavsiyem, Karagöz - Hacivat anıt mezarı ile "Karagöz Evi" ni gezmeleri ve görmeleri; hatta ilk sıradaki gezi programlarına dahil etmeleridir..
Şimdi de;
“gölge oyunu” kahramanlarından kısaca bahsedeceğim..
ŞEYH KUŞTERİ : Karagöz oyununun mucidi olarak bilinir...Şeyh Kuşteri'nin adı perde gazellerinde ve hayallerin dillerinde bu oyunun kurucusu olarak geçer... Perde gazellerinden örnek verecek olursak.. "Şeyh Kuşteri pirimiz eylemiş böyle hayal...
Ehl-i irfana daim şulelenir perdemiz.."
HACİVAT : Hacı İvaz..Tam bir düzen adamıdır.. Nabza göre şerbet verir.. Kişisel çıkarlarını daima ön planda tutar.. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever.. Perdeye gelen hemen her kesi tanır, onların işlerine aracılık eder.. Alın teriyle çalışıp kazanmaktan çok Karagöz'ü çalıştırarak onun sırtından geçinmeye bakar.
KARAGÖZ : Okumamış ( cahil ) halk tiplemesidir. Hacivat'ın kullandığı yabancı kelimeleri ya hiç anlamaz. Ya da yanlış anlar.. Bu yanlış anlamalar, oyunda gülünç durumların oluşmasını sağlar.. Karagöz dobra, zaman zaman da patavatsız olmasından ötürü sürekli zor durumlarda kalır.. Buna rağmen ; bir yolunu bulup işin içinden sıyrılır.. Çoğu zaman işsizdir.. Hacivat'ın bulduğu işlerde çalışır..
BEBERUHİ : Yaşı büyük, aklı küçük deyimiyle nitelendirilebilecek bir tiptir.
ÇELEBİ : İstanbul lehçesiyle konuşan kibar aile çocuğudur.. Ailesinden kalan mirasla geçinir..İyi giyinip, güzel konuşur.. Şiir okumasını sever..
Doğal olarak diyeceksiniz ki, “biz bu konuyu zaten biliyoruz ki”
Doğrudur..
Ben de zaten bildiğinizden fazlasıyla emin olduğum için..Tuğçe ile yaptığımız Bursa ziyareti sırasında öğrendiklerimizden yola çıkıyorum.. Tabiidir ki siz değerli okurlarımın da mevcut eksikliklerimi tamamlamanızı gönülden arzu ediyorum..
Gölge oyunu denilince ilk akla gelen “Karagöz” ve “Hacivat”
Hacivat : “aydın” ya da “yarı aydın” tiplemesini, Karagöz ise cahil halk tiplemesini temsil eder.
Halk oyununun seyirlik düzenlemesidir.
”tasvir” denilen deriden kesilmiş biçimlerin arkadan mum ışığında beyaz perdeye yansıtılmaları temeline dayanır.
Hacivat ve Karagöz'ün kimlikleri konusunda farklı görüşler ortaya atılsa da ; Karagöz'ün Trakya'lı bir demirci ustası olduğu, Hacivat'ın ise gerçek adının ( Hacı İvaz ) olduğu bilinmekte.. Söz konusu bu ikilinin tanışarak kısa sürede kaynaşmaları ve aralarında geçen eğlenceli söyleşileri.. Bir rivayete göre Bursa'da Sultan Orhangazi'nin kendi adına yaptırdığı caminin inşaatında çalışmaları.. Yaptıkları komik oyunlarla ve nükteli şakalarla kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemeleri.. Ancak, cami inşaatının yavaş gitmesinin bunların işçileri oyalamasından doğduğunu öğrenen ve bu durumu vahim gören Orhan Gazi tarafından Karagöz'ün idam ettirilmesi..
Bu acıya fazlasıyla üzülen Hacivat'ın ise hemen ardından kaçıp Hacca giderken yolda eşkıyalar tarafından öldürülmesi..
Sonrasında;
Orhan Gazi'nin olayların seyrinden sonra pişman olması ile Şeyh Küşteri tarafından ; Karagöz ve Hacivat arasındaki gülünç, komik söyleşilerin gösterim olarak perdeye aktarılması.
17. yy. sonralarında ise Türkiye'nin tamamında yaygınlaştırılması.. İşin en güzel tarafı oyundaki metinlerin tamamının halkın ortak yaşam tarzında oluşudur.. Düzenlemelerin kimin tarafından gerçekleştirildiği ise belli değildir...Oyun ( Hacivat'ın sahneye gelişi) muhavere...(Karagöz'le Hacivat'ın karşılıklı konuşmaları) fasıl, (asıl konu) ve (bitiş) bölümleri ile dört bölümden oluşur..
Bilindiği üzere oyunda Karagöz cahil halk tipini, Hacivat ise aydın, ya da yarı aydın kesimi canlandırır.. Oyunda yer alan diğer meslek guruplarına mensup kişiler ise kendi şiveleri ile konuşurlar... Bu kişilerden bazıları nı şöyle sayabilirim...Yahudi (bezirgan), Çelebi (genç bir mirasyedi) , Beberuhi (cüce ve aptal), Tuzsuz Deli Bekir (sarhoş), Efe (zorba), Zenne (kadın), Kayseri'li (pastırmacı), Arnavut (bahçevan), Acem-zengin vb.
Bursa'yı tanımak isteyen kıymetli okurlarıma öncelikli tavsiyem, Karagöz - Hacivat anıt mezarı ile "Karagöz Evi" ni gezmeleri ve görmeleri; hatta ilk sıradaki gezi programlarına dahil etmeleridir..
Şimdi de;
“gölge oyunu” kahramanlarından kısaca bahsedeceğim..
ŞEYH KUŞTERİ : Karagöz oyununun mucidi olarak bilinir...Şeyh Kuşteri'nin adı perde gazellerinde ve hayallerin dillerinde bu oyunun kurucusu olarak geçer... Perde gazellerinden örnek verecek olursak.. "Şeyh Kuşteri pirimiz eylemiş böyle hayal...
Ehl-i irfana daim şulelenir perdemiz.."
HACİVAT : Hacı İvaz..Tam bir düzen adamıdır.. Nabza göre şerbet verir.. Kişisel çıkarlarını daima ön planda tutar.. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever.. Perdeye gelen hemen her kesi tanır, onların işlerine aracılık eder.. Alın teriyle çalışıp kazanmaktan çok Karagöz'ü çalıştırarak onun sırtından geçinmeye bakar.
KARAGÖZ : Okumamış ( cahil ) halk tiplemesidir. Hacivat'ın kullandığı yabancı kelimeleri ya hiç anlamaz. Ya da yanlış anlar.. Bu yanlış anlamalar, oyunda gülünç durumların oluşmasını sağlar.. Karagöz dobra, zaman zaman da patavatsız olmasından ötürü sürekli zor durumlarda kalır.. Buna rağmen ; bir yolunu bulup işin içinden sıyrılır.. Çoğu zaman işsizdir.. Hacivat'ın bulduğu işlerde çalışır..
BEBERUHİ : Yaşı büyük, aklı küçük deyimiyle nitelendirilebilecek bir tiptir.
ÇELEBİ : İstanbul lehçesiyle konuşan kibar aile çocuğudur.. Ailesinden kalan mirasla geçinir..İyi giyinip, güzel konuşur.. Şiir okumasını sever..