Bursa Arena E'Gazete
2019-04-17 17:30:45

HAFTALIK - İmamoğlu 'Mazbata'sına kavuştu, Ben ise 'Dalya' dedim..

REMZİ DİLAN

17 Nisan 2019, 17:30

Ekrem İmamoğlu’nun çok zorlu bir mücadeleden sonra ‘İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mazbatası’nı aldığı bu hafta benim de 100. (yüzüncü) yazım yayına konuldu.

Yani, İmamoğlu, 31 Mart seçiminin üzerinden tam 17 gün geçtikten sonra nihayet ‘mazbata’sına kavuştu. Ben ise, Bursa Arena İnternet Gazetesi’nde haftada bir yayımlanmaya başlanan yazılarımın sayısı 100’e ulaşınca ‘dalya’ dedim.

***

Hatırlasanıza neler, ne zorluklar yaşadı CHP ve Ekrem İmamoğlu İstanbul seçiminde. Yaşanan süreci CHP Hukuk Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, avukat Muharrem Erkek şöyle özetliyordu:

31 Mart gecesi, Anadolu Ajansı her zamanki görev bilinciyle Ankara, İstanbul gibi büyükşehir belediyelerinde yüzde 65-75’lerde oy oranıyla AKP’yi önde göstererek süreci başlattı. Ancak bu sefer bir anormallik vardı. Çünkü açılan sandık oranıyla AKP düşüşünde bir dengesizlik vardı. Örneğin Ankara’da her yüzde 1 sandık açıldığında Mansur Yavaş’ın oy oranı yüzde 0.1 artıyordu. Bu düşüş AKP için hayra alamet değildi ki sonuç bunu gösterdi. İşte aynı tablo İstanbul için devam ediyorken, Anadolu Ajansı görev bilincinde bir aşama daha kaydetti ve seçim sonuçlarını vermeyi durdurdu. 3 bin civarı oy oranıyla öndeyken Binali Yıldırım’ın donan ekranlara dayanarak yaptığı ‘kazandık’ açıklaması da gerçeği gizleyemezdi. Çünkü o sıralarda İstanbul’daki 31 bin 186 sandığın tamamının ıslak imzalı tutanakları elimizdeydi ve sisteme girilmişti. Oradaki rakamlar, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığını gösteriyordu. Maddi hatalar düşüldükten sonra da bu tablo değişmedi. İmamoğlu kazanmıştı. Ankara, Adana, Mersin, Antalya, Kırşehir, Bolu sonuçları, İstanbul örgütünün ve İmamoğlu’nun süreci yönetmedeki başarısıyla birleşince moral motivasyon dengesi değişmişti. Bu arada YSK ne yapıyordu?

YSK, bir yargı organı gibi çalışır ve kararları kesindir. Verdiği kararlar, içtihat oluşturur. Hukuk devletinin egemen olduğu bir yerde, ilgili organların daha önce verilen kararlarına güvenilerek benzeri durumlar için aynı kararların alınacağı varsayılır. Ama 2017 Referandumunda verilen mühürsüz pusula skandal kararı ortadayken herkeste bir tedirginlik olması normaldi. Nitekim, tam böyle bir süreçte, YSK’nın geçmişteki aksi kararlarına rağmen İstanbul’un çoğu ilçesinde geçersiz oyların yeniden sayımı kararı alındı ve YSK da daha önce aldığı kararların arkasında dur(a)mayarak bunlara onay verdi. İşte bu nedenle tüm Türkiye İstanbul için seferber oldu.

Milletvekilleri kendi bölgelerindeki seçim sürecini tamamladıkça İstanbul’a koştular ve halkla birlikte seçim kurullarının önünde demokrasi nöbetinin sıra neferi oldular. Benim de içinde olduğum birkaç Genel Başkan Yardımcısı ise Genel Başkanımızla birlikte Genel Merkez’de demokrasi nöbetine başladık.

Adalet Yürüyüşü ve Adalet Kurultayı gibi iki tarihi direnişten sonra, Adalet Nöbeti tutuluyordu. Çünkü hepimiz biliyorduk ki tek bir oya bile halel gelmesi seçiminin güvenliğini sorgulamaya açar ve seçim güvenliği demek de demokrasi demektir. Bunun zehri ise parti devlettirDünyada ilk kez bir kara delik fotoğrafı bekleniyorken, Türkiye’de de başka bir kara deliğin, parti devletinin fotoğrafı çekiliyordu.”

Maltepe ilçesinde başlatılan ‘tüm oyların yeniden sayılması’ işlemi türlü engellemelere rağmen nihayet 17 Nisan Çarşamba günü öğle saatlerinde sonuçlandı. Birleştirme tutanaklarının teslim edilmesinin ardından da Ekrem İmamoğlu, mazbatasının verilmesi için İstanbul İl Seçim Kurulu’na davet edildi.

Böylece, Kemal Kılıçdaroğlu’nun öncülüğünde CHP’nin gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşünün sonlandırıldığı Maltepe İlçesi, yerel seçim sonrasında başlatılan demokrasi nöbetinin de son durağı oldu.

***

Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Meclislerinde Cumhuriyet İttifakının partileri AKP ve MHP’nin üyeleri çoğunlukta. Bu da Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun Belediye Başkanı olarak rahat icraat yapmalarını zorlaştırıyor. Erdoğan’ın bu iki başkanın durumunu ‘topal ördek’ olarak nitelemesi ve Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nde çıkan tartışmalar bunun ilk işareti olarak değerlendiriliyor.

Oysa, Recep Tayyip Erdoğan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde de partisi Büyükşehir Belediyesinde azınlıktaydı. Deniz Baykal’ın olumlu yaklaşımı onun rahat çalışmasına olanak sağladı. Bunu açık seçik itiraf eden de bizzat Erdoğan’ın kendisiydi.

Tayyip Erdoğan, 12 Aralık 1997 tarihindeki Siirt konuşmasında, Deniz Baykal ile anlaştığını, bu sayede Belediye Meclisinde ve kurulan komisyonlarda CHP’li üyelerle uyum içinde çalıştıklarını övünerek anlatıyordu. Konuşması sırasında okuduğu, Ziya Gökalp’e ait şiir öne çıkınca ve bu nedenle yargılanıp ceza alınca söz konusu açıklamasının bu bölümleri arka planda kaldı.

Erdoğan’ın Siirt konuşmasının tam metnini elinde bulunduran eski Adalet Bakanı CHP’li Seyfi Oktay, bir kopyasını vermek istemedi, ancak metnin tamamını okumama izin verdi. Konuşma metninde Erdoğan’ın, özellikle ‘Baykal’ın sayesinde CHP’li üyelerin İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki yardım ve desteklerini' nakleden sözlerinin altı çizilmişti.

Şimdi de, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını elde eden CHP, Belediye Meclisi’nde azınlıkta. Yani durum tersine dönmüş vaziyette.

Seçimin sayım dökümü sırasında Erdoğan’dan benzer bir yaklaşım görmedik. Bakalım Belediye Meclisi’ndeki çalışmalar sırasında geçmişte kendisine gösterilen yaklaşımın aynısını CHP’li başkanlar Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’na gösterecek mi?

***

Yoksa, Ataol Behramoğlu’nun (bence dönek solcular için yazdığı) ‘Ne çok Hain’ adlı şiirindeki şu dizeler kaçınılmaz gerçek olarak karşımıza çıkacak mı?

Sizinle galiba arkadaş filandık

Işıklı günlerinde gençliğimizin.

Hayalleriyle kanatlanırdık

Gelecek, güzel Türkiye'nin.

Fakat nasıl da değiştiniz birden

Arınıp bütün o düşlerden

Buzlu sularında bencilliğin.

Ne çok hain.

**

Hayır, belki de değişmediniz,

Aslınız belki de buydu sizin.

Sadece zamana ayak uydurdunuz

Ortak ateşinde ısınıp gençliğin.

Sonra neyseniz o oldunuz

Asıl kimliğinizi buldunuz

Uşağı oldunuz zalimin.

Ne çok hain.

**

Zaman geçer, devran döner

Yıkılır sarayı, zindanı zalimin

Efendi uşağını terk eder

Gereği kalmayınca hizmetin

Hele azıcık da diklendiniz mi

Yersiniz kaçınılmaz tekmeyi

Hadi, sıkıysa diklenin

Ne çok hain.

***

Kimliksizler, omurgasızlar

Hedefisiniz şimdi lanetin.

Ne hizmetinde olduğunuz iktidar

Ne sahte parıltısı şöhretin

Kurtaramayacak sizi bu lanetten,

Halkın içinde yükselen nefretten,

Artık hiç değilse susmayı deneyin.

Ne çok hain.

-----------------------

İYİ HAFTALAR

remzidilan_48@hotmail.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.