Bursa Arena E'Gazete
2018-03-12 23:55:48

HAFTALIK - Ana Vatan, Yavru Vatan, Mavi Vatan..

REMZİ DİLAN

12 Mart 2018, 23:55

Türkiye, Kıbrıs Rum kesiminin tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölge'deki (MEB) doğalgaz ve petrol sondajını, savaş gemilerini göndererek engellemişti. Karşısına bu kez, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın eski CEO'su olduğu Exxon Mobil şirketi ve onu korumakla görevlendirildiği söylenen Amerikan Deniz Kuvvetleri'nin 6. Filo'su çıktı.

Bölgedeki doğal gaz ve petrol arama konusunu Bütün Dünya Dergisi’ndeki yazısında değerlendiren Enerji Uzmanı Necdet Pamir’in Türk Hükümetine ve TBMM’ye bir önerisi var:

“Türkiye ve KKTC, Doğu Akdeniz hidrokarbon potansiyeli ve bu kaynakların bölge ve toplumlarımız açısından, en yararlı biçimde kullanılabilmesi için, bir “master plan” hazırlamalıdır. Konunun teknik ve ekonomik boyutları kadar; jeopolitik, stratejik ve güvenlik boyutları bu planda dikkate alınmalıdır.”

Emekli Tümamiral Soner Polat’ın vurguladığı gibi;

“Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan etmemesi, diğer sahildar ülkeleri cesaretlendirmiş, Türkiye’nin muhtemel Mavi Vatanını da ihlal eden anlaşmalar imzalanmıştır. Türkiye’nin MEB ilan etmekten kaçınmasının gerekçeleri bilinmemektedir. Bunun doğal sonucu Mavi Vatan’ımıza yapılan tecavüzlerdir. (Emekli Tümgeneral Cem Gürdeniz’in yarattığı bu kavrama göre Mavi Vatan, bir ülkenin ilan ettiği, kıyılarından 370 kilometreye kadar uzatabileceği, ‘Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)’ olarak isimlendirilen deniz sahasıdır.) . Sınırları ilan edilmeyen topraklar ve sular sahipsiz sayılır! Bu nedenle konu, doğrudan doğruya TBMM’nin gündemine alınmalıdır”

***

“Kur'an, ‘Allah ile aldatılmayın !’ ihtarında bulunmasına rağmen Türk halkı, dinine olan derin saygısı yüzünden Allah ile aldatılıyor.

Allah ile aldatmanın rantından terör örgütleri bile yararlanıyor. Allah ile aldatmak; dini; çıkar, koltuk, baskı, egemenlik aracı yapan bir sanayi koludur. İşin esası bakımından ne dini vardır ne de imanı. Onun dini-imanı, Tanrısı, ibadeti hep çıkarı ve hesabıdır.

Allah ile aldatanlar dokunulmaz, eleştirilmez bir 'tahakküm teolojisi' oluşturmuşlardır. Türkiye'de bu teolojiyi egemen kılmak istiyorlar ve bunda büyük ölçüde başarılı olmuşlardır.

Bu bir Haçlı-İngiliz siyasetidir. Atatürk bu şeytani siyaseti, ta 1920'de Müslüman dünyaya tanıtıyor; İngilizlerin siyasetinin 'İslam'ı İslam'la yok etme siyaseti' olduğunu ilan ediyor. Allah ile aldatma zulmünün en ağırları kadın ve kadın hakları konusunda işlenmektedir..”

Yukarıdaki sözlerin sahibi olan merhum Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ü bir kez daha rahmetle anıyorum. O, gerçek islam’ı anlatmak için ömrünün sonuna kadar çok konuştu, çok sayıda makale ve kitap yazdı. Dediklerine kulak tıkayanlar, eleştirmek bir yana ona hakaretler yağdırdı. Yaşar Hoca bunları hep göğüsledi, yılmadı. Çünkü sebebini anlıyor ve şöyle diyordu:

“İslam dünyasındaki siyaset ve saltanat kodamanları çok iyi biliyorlar ki, Kur’an mesajı, esasında olduğu gibi hayata geçirilirse sürdürdükleri saltanat yerle bir olur.”

Sözde din adamlarının saçma sapan açıklamaları yıllarca sinirlerimizi bozdu, bizi çileden çıkardı.

Estirilen rüzgârın da etkisiyle ‘kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarının giderek arttığına ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ vesilesiyle daha yaygın ve kuvvetli bir şekilde dikkat çekildi.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan konuya el attı ve din tüccarlarına resti çekti:

“Son zamanlardaki bazı ortaya çıkıp da din adına ahkam kesenler var ya, bu noktada da açık net söylemem lazım. Herkese diyoruz ki Diyanet İşleri Başkanlığımız, ilahiyatçılarımız, ilahiyat fakültelerimiz bu konuda bir araya gelip istişareleri ile şuraları ile gereken cevabı bunlara vermeli. Meydanı da boş bırakmamalı.”

.

Tabi söylem böyle olunca, Diyanetten sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ uykusundan uyandı ve Diyanet İşleri Başkanını dürttü.. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da, hemen harekete geçti ve yapılacakları şöyle dile getirdi:

“Başkanlığımız yasal sorumluluğu gereği, yanlış dini bilgilerle milletimizi yanıltan, birlik beraberliğimizi zedeleyen, ayrıştırıcı ve dinin hakikatlerinden uzak, istismarcı söylem, kişi ve gruplara karşı gerekli araştırma ve çalışmaları titizlikle yaparak sürekli milletimizi bilgilendirmeye devam edecektir..

Tasvip edilir hiçbir yanı, yönü ve mazereti bulunmayan kadına dönük şiddet merkezli eylem ve söylemin, rahmet ve esenlik dini olan İslam'dan referans bulması asla mümkün değildir. İlahiyatçı kadın akademisyenlerimizle önümüzdeki günlerde kadınlarımızın sorunlarına yönelik istişare toplantısı yapacağız.

Öfke üreten tavırlar zarar verir. Medya sorumluluk bilinciyle hareket etmeli.

Tüm illerde kadın müftü yardımcıları atayacağız”

‘İslam’ı güncelleme’ söylemi dikkat çeken Erdoğan, daha sonra düzeltme yaptı. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş da, Erdoğan’ın sözlerine açıklık getirmeyi ihmal etmedi:

"Dinin değişmez sabiteleri dışında kalan ve içtihadın mümkün olduğu alana dahil olan bazı fıkıh hükümlerini, değişen şartlara göre gözden geçirmek dinde reform yapmak anlamına gelmez. Aksine bu davranış, İslam'ın evrensel hakikatlerini, onların özüne dokunmadan her çağa ve topluma aktarmak ve hayata ilahi bildirimler doğrultusunda rehberlik etmek demektir.”

***

Bunların dışında geçen hafta yaşanan gelişmelere göz atacak olursak.

Cumhuriyet Gazetesi yönetici ve yazarları hakkında açılan davada tutuklu yargılanan Murat Sabuncu ve Ahmet Şık’ın serbest bırakılması sevindirdi.,

Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesi kararına ilişkin tartışmalar sürüyor. Tartışmanın giderek daha da büyümesi, ‘müdahale etmeyeceği’ mesajı verilen Erdoğan’ın son anda girişimde bulunması olası görünüyor.

CHP, 19. Olağanüstü Kurultayı’nda parti tüzüğünü baştan sona değiştirdi. İki gün süren kurultayda ‘ön seçim yöntemi’ en çok tartışılan konu oldu. Değişiklikle Genel Başkan adaylığı kolaylaştırılırken, Cumhurbaşkanı adayının hangi usulle belirleneceği de ilk kez parti tüzüğüne girdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO güçleri, 50 günlük temizlik harekatının sonunda Afrin’in kapılarına dayandı.

AKP İl Kongrelerinde devlet işlerini konuşması eleştirilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, (Türkiye’yi de olumsuz etkileyecek olan) ‘çelik ithalatında gümrük vergisini artıran’ Trump kulağını tıkayınca, oklarını NATO’ya çevirdi.

İyi Haftalar

remzidilan_48@ hotmail.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.