Bursa Arena E'Gazete
2025-08-08 16:00:04

Güneşin Doğmadı mı? -8-

ÖZKAN GÜNAL

08 Ağustos 2025, 16:00

İnsan, Allah’ın işaret ettiği, var olan gözüyle göremez, kulağıyla işitemez, kalbiyle fikredemez halde bir inanç duyup o inancın yaşandığı bir din sistemi içerisinde olabilir mi? Bugünkü çoğunluğun içinde bulunduğu inanç ve din sistemi böyle zaten. Var ama görmez derken zahirî bir âmâlıktan bahsedilmiyor. Cenab-ı Allah ayet-i kerimede, “Onlar dünyada âmâ ahirette de âmâ olacaklardır” diyor. Cenab-ı Resulullah Efendimiz bu ayeti okuyunca ortamda bulunan kör bir kadın ağlamaya başlamış. “Ya Resulullah ben âmâyım ama ahirette göreceğim diye umut edip seviniyordum orada da mı göremeyeceğim?” der. Cenab-ı Resulullah Efendimiz de “Ayette bahsedilen âmâlık senin âmâlığın değil, gözü olup da Hakk ve hakikati görememe âmâlığıdır, biz senin gönül gözünü açtık” diyor. Buradaki görememezlikle bir sureti görmemeklik olan zahirî âmâlıktan bahsedilmiyor, sureti görüp surette kalmaklık, sesi işitip duymamaklıktan bahsediliyor. İşitmek ve görmek Allah’ın istediği ve çok önemli olan şeylerdir. Onun için imanın şahidi olarak zikredilir işitmek ve görmek. Tevhidi işitmek ve işittiğini görür hale gelmektir iman denilen.

İnsan, sureti görürken de ses işitirken de kendini, eşyayı ve ihtiyaçlığını fikrederken de Allah’a inanır da o inancın getirisi bir din sisteminin içerisinde yer alır. Tıpkı bugünkü gibi. Buna, zahir ulemanın içinde bulunduğu ve insanları tevhit diye içine soktukları mevcut sistem diyoruz. Allah’tan başka ilah olmadığına şehadetin bulunmadığı ve şehadetin öldükten sonraya bırakıldığı bir sistem! Peki, insan var olan gözü o Mürşid-i Kâmil tarafından açılıp görür hale gelince, neyi görecek? Bunu iyi anlamak lazım ki bir şeyin içindeyken içinde olunduğunu ve yaşandığını fark edememezlik yapmayalım, tevhidin içinde ikilik çıkartmayalım. Geneldeki sıkıntı tevhidin içerisindeyken o ikiliği devam ettirmekten kaynaklanıyor. Ehlullah bu gerçeğe, “Bu dervişlikten murat ancak cemal-i yâre ermektir” diyerek cevap vermiş. İnsan dervişlikle cemal-i yâre erecek, kendisinde ve her yüzde Allah’ın cemalini seyretmeye başlayacak.

Cahil anlayışa bakarsan, onların anlayışında dünya ve dünyadaki yaşam içinde Allah olmayan bir yaşam ve yaratılmışlıktır. Hatta Allah’ın bu dünyada bulunması, cemalinin görülüp seyredilmesi de küfürdür. Allah’ın istemiş olduğu bir şey, istediği şey doğrultusunda halk etmiş olduğu görünürlük ve insana da bu görünürlükte cemalini görme özelliğinin verilmiş olması nasıl küfür olsun! Ama onların anlayışında Allah’ın cemalinin yeryüzünde yaşarken seyredilmesi, görülmesi küfürdür. Yunus Emre Hz. ne diyor? “Dinin terk edenin küfürdür işi, ol ne küfür imiş dinden içeri”

Hangi dini terk etmek? Cahillerin içinde bulunduğu ve gözün kör, kulağın sağır ve kalbin mühürlü bir halde sürdürüldüğü din yani o sistemin şartlanmaları, dayatmaları, öğretileri ve olmazları. Neyi terk ettik! O sistemin öğretisini, dayatmasını, şartlanmalarını, olmazlarını. Küfürdür işi, evet zahire göre küfürdür. Onlara göre din kendi dayatmalarıdır çünkü.

Bir dönem, kör, sağır ve fikirsiz olanlar, Allah insandan namaz kılmasının, oruç tutmasının ve hacca gitmesinin dışında bir şey istemiyor bunun dışında her şey gereksizdir kapatılsın fetvası veriliyor. Medreselerde şeri öğretinin dışındaki her şey yasaklanıyor çünkü bunların dışında bir şeye gerek yok deniliyor kaldırılıyor. İşte budur din cehaleti. Bunlara göre kendi kurdukları sisteminin dışına çıkmak küfürdür. Yunus Sultan ne diyor? “Ol ne küfür imiş dinden içeri” Neden? Allah’ın cemalinin seyredilişinin küfür oluşu dinin var oluş sebebidir, dinin özüdür, hakikatidir, imanın kendisidir de ondan.

.....

Yazının devamı için tıklayınız

.....

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.