Cenab-ı Allah, Rahman suresi 27. Ayeti kerimede,
Ancak azamet ve ikram sahibi olan Rabbinin Zatı bakidir.
demektedir. Bizim ihtiyaçlığımızın oluşu, Allah’ın ihtiyaçlığı olmadığını bildirir ve ispat eder. Bu sebeple varlığı aşkın ve Kendiliğinden olan, evveli, sonu ve ihtiyaçlığı bulunmayan Allah, Kendi tekliğiyle Kendisinde, Kendisini muhabbet etmekteydi. O’nun varlığının var oluşu Kendisini muhabbet edişidir. Allah aşkın varlığıyla vardır ve daimidir, süreklidir. Allah, Kendisini Kendisinde muhabbet etmekteydi. İşte bu muhabbet zahire geldi, muhabbetin zahire gelişi ise Allah’ın Kendisinde tecelli edişi oldu. Buna yaratılmışlık diyoruz, âlem, yeryüzü, gökyüzü ve ikisinin arasında her ne var ise, en küçüğünden en büyüğüne her zerre Allah’ın Kendisini muhabbet edişinde zahire gelmiş tecellilerden başka bir şey değildir. Enam suresi 73. Ayeti kerimede,
Gökleri ve yeri gerçek bir gaye ve hikmet ile, yerli yerince yaratan O’dur. “Ol!” dediği gün her şey birden oluverir. O’nun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de bütün varlık ve mutlak hâkimiyet O’nundur. O, duyuların kapsam alanı dışında kalanları da kapsam alanına girenleri de bilir. O, her hükmü ve işi sağlam ve hikmetli olandır ve her şeyden haberdardır.
buyrulmaktadır. Tecellinin Allah’tan ayrı ikinci bir varlık olması, Allah’ın tekliğine aykırıdır. Allah, varlığı tevhit olandır, varlığı tek olandır, Kendinden ayrı ikincil bir varlık yaratmayan, yaratmış olduğuyla tecelli etmiş olandır. Bu nedenle, tecellinin, Allah’tan ayrı bir varlık olması Zatın tekliğine aykırıdır ki Allah tektir. Bu hakikati bize, doğruluğunu kalben kabul ettiğimiz Kur’an’ı Kerimde, İhlas suresi,
De ki, “O Zat tektir, Samet’tir. O doğurmamıştır ve doğurulmamıştır ve hiçbir şey O’nun dengi değildir.”
diyerek idrakimize sunmaktadır. Tecelli, Allah’ın Kendi Zatında Kendisine muhabbet edişiyle gerçekleşmiştir. Zatında batın olan Zatında zahire getirildiğinden, batında cem olan şeyler zahirde de cem olmaya devam etmektedir. Allah’ın Kendi tecellisinde gördüğü, işittiği, fikrettiği yine Kendiliğidir ve aynıyla devam etmektedir. Allah ancak Kendisini görür, Kendisini işitir ve Kendisini fikreder. Nahl suresi 51. Ayeti kerimede,
Allah şöyle buyurdu, “İki ilâh edinmeyin. O, ancak bir tek ilâhtır. Öyleyse yalnız Benden korkun!”
denilmektedir. Tecelli, tecelli edenin tecellisi olmasıyla tecelli edendir ama tecelli olduğundan “Kül’ün” “Cüz’ü” olarak vardır. Bunu iyi anlamak lazım. İşte Allah, Kendiliği tecellisi olan bu âlemde her birisi kendisine mahsus bir sıfat olan yaratılmışlıkta, Zatıyla bulunan, Zatıyla tecelli eden, Zatıyla muhatap olandır. Evet, her bir yaratılmışlık, Zatın bir sıfatıdır, her sıfat kendiliğidir ve Allah her birisi Kendiliği olan sıfatlarında Zatıyla bulunur, Zatıyla muhatap olur, Zatıyla muhabbet eder. O nedenle Kendiliğidir her birisi ve Allah tüm yarattığıyla zahire geldiğinden yaratılmışlıkta bütünseldir.
Yaratılmışlıkla bütünselleşemeyen, Allah’ı bulamaz!
.....
Yazının devamı için tıklayınız
.....