Cenab-ı Allah Bakara suresi 107. Ayetinde,
Bilmez misin ki, gerçekten göklerin ve yerin mülkü Allah'ındır. Sizin Allah'tan başka veliniz ve yardımcınız yoktur.
diyor. Allah’ın yaratması yarattığıyla, yaratılmışlığa çıkışı olduğuna, yeryüzü, gökyüzü, ikisinin arasında her ne varsa tümünün mevcudu da Kendisi olduğuna göre, görülen O’ndan gayrı olabilir mi? Olamaz, yanıltan nedir? Yanıltan, kesretin yani suretlerin çokluğuna aldanıyor olmaktır. Göz hakikate kapalıysa göremez. Suretlerdeki çokluk insanı aldatır. İnsanın anlayışında her gördüğünün kendisine ait bir görünürlüğü olduğu kaydı vardır. Dolayısıyla kesretteki çokluğun her birisinin kendine ait görünürlük kaydı anlayışının bizi yanıltıyor olması ve bu yanılgının devam etmesi, Allah’ın cemalini seyretme bahsinde de geçerli olduğundan, cemal seyri gerçekleşemiyor. El, parmak, tırnak, ayak, bacak, kol, göz, dudak, kesret çokluk. Ele bakınca eli görürsün, ayağa bakınca ayağı görürsün, her birisinin kendine ait esması, sureti, işlevi var yani her birisinin kendisine ait bir varlığı var. Kesrette kalırsak, her birisini kendisine mahsus kayıtla tekilleştirip bütünselleştiremezsek, gördüğümüz el olur, ayak, kulak olur ama insan olamaz. Yanılgı buradan kaynaklanıyor. İnsan denilen zatın cemali, kendi kesretindeki bütünselliktir. El de ayak da kulak da onun cemalidir, eli de görsem, ayağı da görsem, gördüğüm insandır. Neden? İnsan kendi eline, ayağına bakınca neyi görür? Ancak bireyde insanı gördüğüm gibi bir görüşle bakarsam kesrette cemalini görür hale gelebilirim. İşte, o Mürşid-i Kâmil bize bu idraki sunarak, Muhammedî irfaniyetle işleyerek, kendimizde ve her yüzde o cemali görebilir kılar.
Musa As. yıllarca Tur-i Sina’ya çıktı yanan bir ağaçtan Rabbinin nidasını işitti, Rabbiyle muhabbet etti, konuştu. Gidiyordu, konuşuyordu geliyordu. Ne oldu da konuştuğunu görmek istedi? Bu konuşmalarla Musa As’ın idraki genişledikçe sorgulama başladı. İşittiği ve konuştuğu Rabbini görmek istedi. Musa As. “Ben Rabbimin mevcudiyetiyle var olan bir varlığım ve tecellisiyim. O’nun mevcudiyetiyle O’nu işitebiliyorum, muhabbet edebiliyorum. İşitebiliyorsam, konuşabiliyorsam, görebilirim de!” dedi. İşte bu fark ediş, “Ya Rabbi! Göster cemalini göreyim” dedirtti. Cenab-ı Allah da “Sen Beni göremezsin” dedi. “Ben görülmem” demedi. Bu ikisi farklıdır. Eğer Allah görünmez olsaydı ve “Ben görülmem” demiş olsaydı Musa As’da görme isteği olmazdı. Musa As’ın Rabbinin cemalini görme isteği, Rabbin cemalinin görülebilirliğinden geliyor ama görebilir hale gelebilmesi için gözün irfan anahtarıyla açılması gerekir çünkü cemal seyri idrak görüşüdür ve ancak Muhammedî irfaniyetle oluşabilir. Ehlullah buna, “Gönül gözü” demiş. Musa As. görmek istiyor. “Ya Rabbi! Sen görünmez olsaydın bende Seni görme isteği olmazdı” diyor. “Peki, Ya Musa! Cebele nazar et tecelli edeceğim, takat getirebilirsen gör” dedi Allah. Şimdi Musa pür dikkat, cemali görecek ya bekliyor. Neyi bekliyor? Var olup da görülmeyen bir yüz görülür hale gelecek diye bekliyor. Çünkü zannında, Allah nesnel tekil olarak mevcut, Kendi tecellisinden ayrı, tecellisiyle bütünsel değil, öteki, gayıpta ve O’nun gayıpta Kendiliği olarak bulunduğu halini görecek diye bekliyor. Allah tecelli etti, dağ parça parça oldu, Musa kendinden geçti. Allah tecelli etti deyince ne anlayacağız? Allah tecelli etti yani varlığın Kendi mevcudiyetiyle mümkün ve her varlığın Kendisinin cemal tecellisi olduğu hakikatini bildirdi Musa’ya. Dağın parça parça olması Musa’nın Allah hakkındaki zanlarının hükmünü yitirmesidir. Bir insanın zanları yok olunca kendisinden geçer. Devamında Allah, cemalini seyredebilecek idrak görüşünü oluşturabilsin diye, “Tarafımızdan kendisine Ledün ilmi verdiğimiz kul” dediği Mürşid-i Kamile gönderiyor Musa As’ı.
Tenezzül edip talep edeni hanesi olan dergâhına alan, Muhammedî irfaniyet tecelligahı olan irfaniyetini, aşkını, ilmini, zikrini, muhabbetini, sevgisini esirgemeyen, Allah’ın gönderdiği o kuldur Mürşid-i Kâmil. Bizim gözümüzü açarak bizi cemal seyrine ulaştıracak, iman sahibi yapacak olan imamdır Mürşid-i Kâmil. O’nun hizmetiyle güzelleşip, bildirdiği zikre, tevhide hizmetle, her yüzde Hakk’ın cemalinin seyrini yapabiliriz.