“Allah hiçbir surete benzemez lakin bütün suretler Allah’a benzer”
Bu sebeple Allah’ın cemalini seyir cümleden olursa tevhittir. Muhiddin Arabi Hz. bu bahsi anlatırken, “Allah bir kuluna aynı tecelliyle iki kere görünmez, iki kuluna da aynı tecelliyle görünmez” diyor. Nereye işaret ediyor? Allah’ın cemalinin sürekliliğine ve kayıtsızlığına.
Cemali, bir suretin görünürlüğüyle kayıtlayanlar yanılgı içerisindeler. Onlar ikilikle bulunmaya devam edenlerdir. Allah tecelli edince göreceğiz diye bekleyenler, gördüğünün Allah’ın tecellisi olduğuna cahil olanlardır. Her görülen Allah’ın tecellisidir ve bu tecelli cemaliyle gerçekleşir. Cemal, Allah’ın görünürlükle Kendisini ilan ve ispat etme halidir. Niyazi Sultan, “Cemali nerde zahir olsa, celali yakalar onu” derken buraya işaret ediyor. Çünkü cemal görülen bir suret kaydı değil, tüm suretlerde görülür olan sirettir. Siret görünürlüğe suretle çıkar. Onun için “Celali yakalar onu” yani “Cemal, celaliyle zahir olarak görünür olur” diyor.
Celal surete, cemal sirete işarettir! Bizim görmüş olduğumuz her suretle Kendisini görünür hale getiren cemaldir. Cemal mi görmek istiyoruz? Her gördüğümüzde cemali zikretmemiz gerek. Zikretmediğin şeyi görür hale gelemezsin. Allah, “Siz Allah nasıl zikredilir bilmiyorsanız” derken neye işaret ediyor? “Siz Beni Kendi cemalimden ayırıp ötekileştiriyorsanız, gayba atıyorsanız, Bende ikilik çıkartıyorsanız, kendinizi ve bu âlemi Bensiz zannedip öyle zikrediyorsanız, zikrime ehil yani Allah’ı tecellisinde zikreden, varlığın, görünürlüğün cemal olduğu idrakiyle, kendisinde ve her yüzde cemalimi seyreden, Beni yaşamın merkezine koyan, Benim Kendimi zikredişimde zakir, muhabbet edişimde muhatap olanı bulun, zikrime ehil olanı bulun ve ondan talep edin” diyor. İşte bizim talep ettiğimiz şey bir bilgiyi tahsil etmek değildir. Bizim talep ettiğimiz şey, var olup görmeyen gözümüzün açılmasıyla kendimizde ve her yüzde Allah’ın cemalini seyirdir.
Burada devreye, Allah’ın varlığının mevcudiyetiyle yaratılmışlıkta mevcut oluşu giriyor. Allah cümle vücutlarda mevcut olandır yani mevcudiyetiyle her şeyi var ederek âlemde mevcudiyetiyle bulunandır. Allah, mevcudiyetiyle bulunduğu için varlıkların olmasının aslı ve kaynağıdır. Allah cümle yaratılmışlıkta mevcuttur ve mevcut olduğu için vücutlar vardır. Bu hakikat Kur’an’ı Kerim’de, “Vasi” olarak zikrediliyor. Allah’ın vasi oluşu, cümle mevcudatta mevcut oluşudur ve bu mevcut oluşluk yaratmış olduğu şeyin ikincillik olurken ikinci olanı Kendisiyle var ettiği anlamında bir mevcudiyettir. Eğer yaratılmışlık denilen şey Allah’ın mevcudiyetiyle birlikte var olmasaydı, insanın Allah’ın cemalini seyretmesi asla mümkün olamazdı.
Bakıyoruz ki yaratılmışlık, tecelli denilen şey, Allah’ın mevcudiyetinden gayrı hiçbir şey değil ve hiçbir zaman da ayrılık anlamında ikilik olmadı, olamaz da. Allah’ın mevcut olduğu yerde görülenin O’nun cemalinden gayrı olması mümkün değildir. Bunu elbise ve elbiseyi giyen olarak anlayabiliriz. Elbisenin içinde onu giyen mevcutken elbisenin kendisi de mevcut olur! Elbiseyi giydin, şimdi kendi elbisende mevcutsun görülür oldun ama senin elbisedeki mevcudiyetin elbiseyi de görülür kılıyor. Elbisede mevcut olan elbiseyle görülür olandır. Elbisede onu giyenden başka bir şey görülür mü? Elbiseyi kim giydiyse, kim mevcutsa, görülen de odur.
.....
Yazının devamı için tıklayınız
......