Anadolu Parsı’nın hala yaşıyor olduğu, Karakulak’ın ormanın derinliklerinde saklandığı ya da yaban keçilerinin inanılmaz kaya tırmanışını yeniden görebilmemizin arka planında 3 bin göz bulunuyor. Doğa Koruma ve Milli Parklar tarafından yerleştirilen fotokapanlar doğanın bekçiliğini yapıyor.
Anadolu Parsı’nın neslinin yıllar önce tükendiğini sanıyorduk. Son olarak 1974 yılında Ankara’nın Beypazarı ilçesinde görülmüş sonra sırra kadem basmıştı. Fakat 2013 yılında büyük bir heyecanla, yaşadığını öğrendik. Üstelik de aynı yıl hem Karadeniz hem Doğu Anadolu bölgesinde görüldü. TRT'den Uğur Becerikli'nin haberleştirdiği serüven şöyle;
Bu önemli keşfin arkasında Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün (DKMP) fotokapanları vardı. DKMP tarafından Milli Parklar’a yerleştirilen ve harekete duyarlı olarak çalışan fotokapanlar hem yaban hayatını gözlüyor hem de olası zararları önlüyor.
3 bin göz var
Türkiye genelinde 49 Milli Park var. Bu parklarda yerleşim yasak ve tamamen doğal hayatın korunmasına yönelik bırakılmış alanlar. Yozgat Çamlığı, Yedigöller, Ağrı Dağı, Beyşehir Gölü, Kaçkar Dağları, Köprülü Kanyon, Munzur Vadisi, Sultansazlığı, Yumurtalık Lagünü gibi hem ziyaretçilerin gözdesi hem de doğanın özenle korunduğu bu parklarda, Anadolu’nun bitki ve hayvan çeşitliliği de koruma altında. Hem doğal hayatı gözlemlemek, bilimsel çalışmalara veri elde etmek hem de ‘kaçak avcılık’ gibi suçları önlemek adına yerleştirilen fotokapan sayısı ise 3 bine ulaştı. Bu kapanlar, çok dikkat çekmeyen ancak görüş alanı iyi olan noktalara yerleştiriliyor. Harekete duyarlı sensörü, ayı, geyik, domuz, yaban kedileri, kurt sürüleri vs. yaklaşınca kayda geçiyor. Elde edilen görüntüler DKMP Genel Müdürlüğü’ne, Ankara’ya gönderiliyor ve burada işleniyor. Bunlardan bazıları kamuoyuyla da paylaşılıyor ve hem medyada hem de sosyal medyada büyük ilgi görüyor.
İnsan etkisini azaltıyor
Fotokapanın en önemli faydası, yapılan gözlemlerde insan etkisini en aza indirmesi. Bu sayede çalışma sahasından sağlıklı veri alınabiliyor. Kızılötesi teknolojiyi de kullanan fotokapanlar, araştırmacılara şu avantajları sağlıyor:
• Kayda alınan türlerin net olarak tanımlanabilmesi. • Kayıtlara ait tarih, saat, konum bilgilerinin elde edilmesi. • Gözlem yapmanın zor olduğu ormanlık alanda gözlem imkanı. • Kendi özgü post deseni olan türlerde karşılaştırma yapabilme. • Erkek ve dişi hayvan türlerinde boynuz yapısı gibi farklılıkları tespit edebilme. • Gizlenme konusunda çok iyi olan hayvan türlerini gözlemleyebilme. • Kaçak avcılık ve biyolojik kaçakçılıkla mücadele.
DKMP’nin son olarak elde ettiği görüntüler içinde bir ayı ve yavruları, yaban keçileri ve yabandomuzu sürülerine ait görüntüler oldu. İlk kez TRT Haber’de yayınlanan bu görüntülerde, özellikle anne ayı ve yavruları ilgi odağı oldu.
100 tür için eylem planı hazır
DKMP Genel Müdürü Kadir Çokçetin, “Türk milleti tarih boyunca ‘Yaratılanı sev, Yaradan’dan ötürü’ prensibi ile hareket ederek doğal hayatı korumaya önemsemiş. Biz de bugün teşkilat olarak bunu devam ettiriyoruz” diyor. Özellikle nesli tehlikede olan canlılar için 2013-2019 arasında 100 ayrı türe ait eylem planı hazırlandığını kaydeden Çokçetin, şunları ifade ediyor:
“Bunlardan 65’i bitki, 35 tanesi hayvan türüne ait. 12 memeli, 9 kanatlı ve 3 alabalık türü için hayvan üretim istasyonu kurduk. 85 adet Yaban Hayatı Geliştirme Sahası ilan ettik. Su kuşları, kızıl geyik, yaban keçisi, karaca, Anadolu yaban koyunu, ceylan, dağ ceylanı, çengel boynuzlu dağ keçisi, çizgili sırtlan, alageyik, dağ horozu, sülün, toy, kara akbaba, çöl varanı, karakulak, Fırat kaplumbağası gibi türleri koruma altına aldık. Bu alanlarda fotokapanlar var. Buna ek olarak halkalama ve GSP-GSM’li tasmalar var. 3 bin fotokapana ek olarak son 2 yılda 8 türden 32 yaban hayvanına GSP vericili tasma takarak izlemeye aldık.”
11 rehabilitasyon merkezi var
Fotokapanların bir faydası da yaralı olan yaban hayvanlarını tespit etmeye imkan vermesi. Böyle bir durumda yeri tespit edilebilen hayvan, 11 Yaban Hayvanı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’ne götürülerek tedavi ediliyor. Bu 11 merkezde 2012’den beri 66 bin yaban hayvanı tedavi edilerek yeniden doğaya salındı. Ağır kış şartlarında açlık tehlikesine karşı 2012’den bu yana 7,6 milyon kilogram besin de yine doğaya bırakıldı.