Türklüğün kutlu bitiği ORKUN YAZITLARI'dır. Taşlara yazılmış bengü yazılar…
Türk Töresinde kadının yeri anlamak için önce oraya bakmalıyız.
İşte Bilge Kağan Yazıtında yazılanlardan bir örnek:
TÜRK BUDUNU YOK OLMASIN, BUDUN OLSUN DİYE, TANRI, ATAM İLTERİŞ KAĞAN İLE, ANAM İLBİLGE KATUN’U TÜRKLERİN BAŞINA GETİRDİ.
Kağan ile katun birlikte anılıyor. Türk Töresinde katunun onaylamadığı yarlık (ferman) geçersiz sayılırdı.
Türklerin ilk Müslümanlık dönemlerinde de katunların yeri böyle kaldı.
Söz gelimi Selçuklularda olan durumu kendisi Fars olan Nuzam-ül Mülk şöyle anlatıyor.
“Acem şahları döneminde kadınlar işlere karıştırılmazdı. Türk kağanları devlet işlerinde katunların görüşlerini üstün tutar oldular.”
Melikşah’ın katunu Terken Katun’un Nizam’a karşıt olanların başkanlığını yaptığı biliniyor. Selçuklu Hakanı Tuğrul Bey’i bir kuşatmadan eşi Altun-Can Katun’un ordunun başına geçerek kurtardığını söylersek konu daha aydınlık olur.
Melikşah’ın oğulları olan hakanların katunlarının sanları “Dünya Melikesi” idi.
İbni Faldân adı Arap gezgin 10. Yüzyılda Türk kadınlarının özgürlüklerini, ırmaklarda erkeklerle birlikte yüzdüklerini şaşkınlıkla anlatır. 12. Yüzyılda Ahmet Yesevi’nin toplantılarında kadınların da erkeklerle birlikte bulundukları Horasan Alimleri arasında eleştiri konusu yapılmaktaydı. Divan-ı Hikmet seçmelerinde bu konuyu anlatan bir bölüm vardır.
Türkler arasında Müslümanlıkla birlikte gelen Arap anlayışının etkisiyle kadına bakış değişmiştir.
Tesettür adı altında kadının kapatılma yarışıyla, kadını eve kapatıp toplum dışı yapma yanlışı, şehirlerde, dinin gereği gibi algılanır olmuştur. Bugün de kimi dindar çevrelerde bu anlayış yaygındır.
Cumhurbaşkanı’nın “İslam’ın güncellenmesi” konusundaki söylemleri sonrasında bu işin Diyanet İşleri Başkanlığı'na görev olarak yüklenmesi iyi olmuştur.
İyi olmuştur da önce Diyanet İşleri Başkanlığını güncellemeli…
Diyanetin çıkardığı Kur'an Meali’nde Nisa Suresi 34. Ayetine verilen anlama bakılırsa ne dediğim daha iyi anlaşılır.
Nisa Suresi 34. Ayeti
“Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah insanların kimini kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamaktadırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın koruması sayesinde onlar da 'gayb'ı korurlar. Başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. Onları dövün. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.”
Demek ki “erkekler kadınlardan üstünmüş” dahası “kocalar kadınlarını DÖVMELİYMİŞ”..
Akif’in dediğine bakalım:
“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı”
Bu sözler iyidir de Kur’an’dan böyle ilham alınacaksa yandı kadınlar, yanında da yandı Müslümanlık..
Neyse ki Kurtuluş Savaşının başında Mustafa Kemal adındaki aydınlık kişi vardı da savaş onun üstün nitelikleriyle kazanılınca; Türkiye Cumhuriyetini kurarken kadınlara da erkeklerle eşitlik sağladı. Kadınlara seçme seçilme yetkisini veren yasayı İtalya’dan, İsviçre’den, Fransa’dan önce çıkarttırdı. Böylece Türk Töresinin kadına bakışı yüzlerce yıl sonra geri gelmiş oldu.
Böyle kalmalı...
Nisa 34. ayetin Kur'ana sonradan eklediğini ihtimalini de dikkatte almak gerekir.