Bir süre sonra geri döndü, az önceki yerine geldi. Bu kez arkası dönüktü. Arkası dönük olduğu halde, başı yavaş yavaş kadına doğru döndü. Gördüğü şey karşısında kadın çaresizliği yüreğinin derinlerinde hissetti. Çocuğun yüzündeki organlar yerindeydi. Yüzünde pis bir gülüş belirdi. Parmağıyla sol tarafını gösterdi. Çevredeki evler kaybolmaya başladı. Bir mezarlık belirdi. Küçük bir mezarlıktı. Arkadaki mezar taşlarından birinin üstünde iri bir baykuş vardı. O da, çocuk gibi gözlerini dikerek kadına bakıyordu. Sesler çıkarmaya başladı. İnsanın kanını donduran cinstendi. Kadının gözü, en öndeki mezar taşında yazan isme takıldı. Mezar taşında kendi ismi vardı. Mezarın içi yeni kazılmıştı. Daha fazla dayanamadı. Korkuyla haykırdı. Çocuk, izlemeye devam et dercesine parmağıyla gösteriyordu. Kadın kendi mezarının hemen önündeydi. Çocuk da hemen yanındaydı. Kadını mezara koydu.

Dehşet dolu bakışlarla olan biteni pencereden izleyen kadının korkudan dili tutuldu. Bağırmaya çalışıyordu ama buna muvaffak olamıyordu. Mezarlık bir anda kayboldu. Kadın, bakışlarını yeniden caddenin ortasında duran çocuğa çevirince, gördüklerine inanamadı. Çocuğun Başı yoktu. Siteye doğru yürümeye başladı. Girişteki taş duvarlardaki karşılıklı iki fenerin; sokak lambasının ürkütücü ışığı kadar rahatsız olan ışıkları gidip gelmeye başladı. Çocuk ani bir hareketle sırt üstü durarak, elleriyle ve kollarıyla yerde geri geri örümcek yürüyüşüyle kadının oturduğu bloğun önüne yürüdü. Kadın anlatılmaz bir korkuyla odadan çıkarak kızının odasına girdi. Hızlı hızlı soluyordu. Kız derin bir uykudaydı. Bağırıyordu ama sesi çıkmıyordu. Can havliyle kızını hızlı hızlı sarstı. Sarstı sarsmasına ama uykusu çok derinde. Hissetmedi. Kalpleri sökecek bir şekilde kapının zili çalmaya başladı. Kızı zili de duymamıştı. Kadın hızla koşarak sokak kapısını hızla kilitledi. Sigara içtiği odanın penceresini sıkı sıkı kapattı. Bloğun dış kapısının mekanizması zaman zaman takılıyor, kapı kapanmıyordu. Yine öyle olmuştu. Uzun zamandır yağlanmamış demir kapı homurtularla açıldı. Çocuğun ayak sesleri duyuluyordu. Kadının apartmanına iki kat kala, çocuğun masumane, yalvaran sesini duydu: Öğretmenim, çok üşüdüm, açın kapıyı..

Kadın gelenin eski masum öğrencisi olmadığını çok iyi biliyordu. Apartmana bir kat kala; çocuğun az önceki sesi kahreden metalik bir sese dönüştü. Çıldırtıcıydı: Benden kurtulamayacaksın. O mezara gördüğün gibi koyacağım seni..Sonra, belki de birkaç sokak öteden bile duyulabilecek bir şekilde kahkahayla gülmeye başladı. Birden ardı ardına başka bir dilde küfürler sallamaya başladı. Çocuk Latince konuşuyordu. Kadın biraz Latince bildiği için bunu hemen anladı. O an kadının gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi oldu zira bu yaştaki bir çocuğun Latince bilmesi mümkün değildi. Bunu yapan, başını arkasına döndüren ve örümcek yürüyüşü yapan şeytandan başkası olamazdı. Kapının önüne gelmişti. Yine az önceki masum çocuk sesi duyuldu: "Öğretmenim neden açmıyorsunuz kapıyı. Okulda hep bize, ihtiyacı olanlara yardım edin demiyor musunuz.."  Sonra içli içli ağlamaya başladı. Öyle içli ağlıyordu ki, dili lal olan kadın; karşısında kendisini mahvetmeye kararlı meşum bir yaratık olduğunu bilmesine rağmen küçük çocuğun çaresiz yakarışlarından çok etkilendi. Titreyerek eli kapının anahtarına uzandı. Tam anahtarı çevirecekken, içini yeniden tarifsiz bir korku sardı. Kavuruyordu. Yakıyordu. İliklerine kadar ürperdi. Hızla elini anahtardan çekti. Yaratık, kadını göremiyordu ama onun yaşadığı çelişkiyi iyi biliyordu zira onun korkularından ve ikilemlerinden besleniyordu. Üsteledi: Öğretmenim, benden neden korkuyorsunuz. Size ne yapabilirim ki; ben küçük bir çocuğum.. Ne olur açın kapıyı.. Yalvarırım açın..Kadın o an gerçekle yanılsamayı birbirinden ayırmakta zorlanıyordu. Git gide gerçeklerden kopuyordu. Daha fazla dayanamadı: Açıyorum yavrum, açıyorum oğlum.." dedi içinden ama bunu söyleyemedi. Elini tekrar anahtara götürdü. Bu kez eli titremiyordu. Kararlıydı. Açacaktı. Gecenin ıssızlığında kulakları sağır eden iki kilit sesi duyuldu. Açılmayan tek kilit sesi kalmıştı. Kadın artık kendinde değildi.. Bir çırpıda anahtarı son kez çevirdi. O arada dışarıdan gelen köpek ulumaları duyuldu. Kapının kolunu indirdiğinde kapı açılacaktı.. Tam kapıyı açacakken, bir süredir dehşet içinde holde bir köşeye büzülmüş bir şekilde olan biteni izleyen kızının:  "Dur.. O öğrencin değil.." haykırışıyla sersemledi. Boş bakıyordu. Kız bir hışımla koşup kapıyı kilitledi.. O an güçlü, çok güçlü olması gerekiyordu. Annesine sıkı sıkı sarılıp, hıçkırarak ağlayan kadını bir nebze de olsa teskin etti. Yaratığın sesi çıkmıyordu. Kız, annesine su getirdi. Kadın, oracıkta suyu içiverdi. Gittiğini, kurtulduklarını düşünerek umutla birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı. Birden evinden korkunç sesler gelmeye başladı. Dolap kapakları, mutfaktaki çekmeceler sertçe açılıp kapanıyorlardı. Aynı anda evin tüm ışıkları gidip, geliyordu. Dışarıda şimşek çaktı. Kısa bir süre sonra gürültüsü duyuldu. Bardaktan boşanırcasına yağmur başladı. Kabusun bittiğini düşünüyorlardı ama yanılmışlardı..

Kısa bir süre sonra, sigara odasından bir kadın sesi duydular. Odanın kapısını açtıklarında gördükleri karşısında ne yapacaklarını bilemediler. Kadının annesi, kefenler içinde seccade üzerinde namaz kılıyordu. Sırtı kızıyla, torununa dönüktü. Yönü kıblenin tersi yönündeydi. Yıllar önce ölen kadın hemen önlerinde namaz kılıyordu. Nutku tutulan ana-kız dehşet içinde onu izliyorlardı. Kadın bir şeyler söylüyor ancak söylediklerinden bir şey anlaşılmıyordu. Kadının sırtı dönük olduğu halde, kafası dönmeye başladı. Yüzü annesinin yüzüydü ama gözleri.. Gözbebekleri yoktu. Sadece akı vardı. Bir süre sonra akları kayboldu, kapkara oldu. Cehennem gibiydi. Adeta çekiyordu onları. Ana-kız sıkı sıkı birbirlerine sarıldılar. Oldukları yere dizleri üzerinde çöktüler kaldılar. Konuşamıyorlardı. Kefenler içindeki kadının yüzünde bir gülme belirdi. Gülme yerini sinir bozucu bir kahkahaya bıraktı. Yerinden kalktı. Yatağa uzandı. Yatağın üzerinde yükselmeye başladı… O an kızın aklına, yandaki odada asılı duran Kuran’ı-Kerim’i almak geldi. Yukarıdan yeniden yatağa inen kadın, kızın niyetini anlayarak: Sakın alma Onu diye haykırdı.Annesinin bir noktaya sabit bakan bakışları arasında kız Kuran’ı- Kerim’i asılı olduğu yerden almaya çalıştı. Ancak ip çiviye dolanmıştı. Şeytan hızla kıza doğru koştu. Tam ona ulaşacakken, kız ipten kurtardı. Yüksek sesle Ayet-el Kürsi’yi okumaya başladı. Kur’an-ı Kerim’e sıkı sıkı sarıldı. Şeytan, acılar içinde kıvranmaya başladı. Kıvranırken de haykırıyordu: Sana emrediyorum, bırak onu..O anda, kendine gelen kızın annesi de dua okumaya başladı. Şeytan ikisinin gözleri önünde kendi boğazını sıkmaya başladı. Şeytan ateştendi ama Yaradan o an ona öylesine büyük bir acı veriyordu ki; çektiği azap sözcüklerle anlatılır gibi değildi.. Önce çocuğun, sonra da kadının annesinin şekline bürünen şeytan, duanın gücü karşısında hiçbir şey yapamadı…

Ertesi gün kadın okulda çocukla konuştu. Çocuğun söyledikleri insanın kanını donduruyordu.. Çocuğun annesi büyü yapan biriydi. Öğretmenin kötü niyetli ablası, bu kadına gitmiş; kadından, kız kardeşini delirtecek bir büyü yapmasını istemişti. Hesabına göre kardeşi aklını kaybedecek, kızı da yetişkin olmadığı için kendi sorumluluğu altına girecek ve bütün mal varlığı onun olacaktı…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.