Kredi kartlarında büyük tehlike...

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Türkiye'de vatandaşların yüzde 79'u kredi kartı kullanırken, kartlarla ilgili çarpıcı bir olay yaşandı! Milyonlarca vatandaşı ilgilendiriyor...

Bankalararası Kart Merkezi (BKM), 2021 yılının Nisan ayına ilişkin kartlı ödeme verileri açıklamış, rakamlar dikkat çekmişti. Buna göre, Nisan ayı sonunda Türkiye’de 78,7 milyon adet kredi kartı, 141,1 milyon adet banka kartı ve 47,8 milyon adet ön ödemeli kart kullanıldığı ifade edilmişti. Toplam kart sayısı ise 267,6 milyon adede ulaşmıştı.

Pandeminin etkisiyle, hem internetten alışverişin hem de kredi kartı kullanımının arttığı Türkiye'de, 34.5 milyondan fazla vatandaşın da kredi kartı borcu bulunuyor.

"BİR SONRAKİ KURBAN SİZ OLMAYIN"

2020 yılı verilerine göre, Türkiye'de vatandaşların yüzde 79'u kredi kartı kullanırken, Bilişim Uzmanı Muhammet Binici, bncmedyahaber'de dikkat çeken bir yazı kaleme aldı. "Bir sonraki kurban siz olmayın diye yazdım" diyen Binici, "Bilişim suçları ve banka kartları" başlıklı çarpıcı bir yazı yazdı.

"İsrail, Tel Aviv’de birçok ofis yatırım danışmanlığı, işleri perdesi arkasında bir yılda 25 milyar dolar dolandırıcılık yapmaktadır. Bir yerden bir yere 10 bin doların küresel çetenin izni olmadan nakledilemediği bir dünyada 25 milyar doların çalınması bankalardaki hırsızlıkların kimler tarafından manipüle edildiğini ayan beyan orta koymaktadır. Paranın naklini sağlayan swift sistemi bizzat onların bulup ve kontrol ettiği bir sistemdir. Böylece istediğine paranın naklini sağlar, istemediğinin parasına el koyar, bankada bloke eder veya gaspeder. Bizce kendi hırsızlıklarını örtmek için küçük hırsızlara yol veriyorlar" diye belirten Binici, başından geçen yeni bir olayı anlattı.

Borcunu kapattığı, 1.5 yıldan fazladır QBN Finansbank kredi kartını kullanmama kararı aldığını ve kasaya kilitlediğini ifade eden Binici, kartını hiçbir şekilde kimseye göstermediğini, çıkarmadığını ve alışverişte kullanmadığını söylerken, tüm bunlara rağmen kartından işlem yapıldığını aktardı.

Binici, hikayesini şöyle anlattı:

"Bu karttan 21 Haziran 2021 itibari ile İyzico/Dyson.com.tr üzerinden 3299 TL çekim yapılıyor. 23 Haziran 2021 tarihinde İyzico/Dyson bu işlemi sanırım şüpheli bulduğu gerekçesi ile iptal ediyor. Daha sonra hırsız hackerlar;

Hepsiburada.com,

Ay Marka Mağazıcılık,

Morhipo,

Kütahya Porselen,

CookPlus KARACA ‘dan e-ticaret internet alışveriş sistemi üzerinden alışveriş yapmaya devam ediyorlar ta ki 4-5 Temmuz tarihinde Bankanın bana Cookplus Karaca, Hepsiburada.com ve Ay Marka Mağazacılık e-ticaret internet alışveriş sistemi üzerinden yapılan alışverişleri SMS ile bana bildirenceye kadar. Yani banka 12-13 gün boyunca yapılan alışverişlere göz yumuyor tarafıma bildirmiyor.

22 Haziran’dan 4 Temmuz’a kadar içlerinde İyzico/Dyson, Hepsiburada.com gibi firmalar işlemleri şüpheli bulup iptal etmesine rağmen, ilgili Banka alışveriş yapılmasına müsaade etmiş ve bana bu durumu bildirmemiştir."

"25 MİLYON KİŞİ BU KÜRESEL ÇETENİN AĞINA DÜŞMÜŞ DURUMDA"

Binici, "Firmalar nezdinde anlattığım bu işlemleri yaptıktan sonra firmalardan öğrendiğim şu detay çok ilginç; 22 Haziran’dan 4 Temmuz’a kadar yapılan alışverişleri bana bildirmeyip dolandırıcıların alışveriş yapmasına müsaade eden ilgili Banka bu kadar girişimlerime rağmen, provizyonların iptali, alışverişlerin iadesi ile ilgili olarak alışverişi yaptıran firmalara bilgi dahi vermemişti" derken, "Hiç kullanmadığım hatta şifresini dahi hatırlamadığım, kasamda kilitli olan bir kartın, bankanın güvenlik sisteminde bir problem olmadan kullanılması mümkün değildir" diye ifade etti.

Tüm bunları neden anlattığını da söyleyen Binici, "Aldığım bir bilgiye göre Türkiye’de her 10 kişiden 3 kişi bu durumda, yani bu demek oluyor ki Türkiye’de 25 Milyon kişi bu küresel çetenin ağına düşmüş durumda. Benim başıma gelen bu olayların başkalarında başına gelmesini istemiyorum. Küresel çetenin kurduğu para soygun düzeninin küçük hırsızların yaptığı soygunu gözler önüne sererek bankacılık sistemine güvenmemek gerektiğini söylüyorum" diye ifade etti.

Muhammet Binici'nin yazısı şu şekilde:

"Ben, gazeteci, yazar, Tv program yapımcısı, sunucu, yönetmen aynı zamanda 1 yıl içinde 200 binin üzerinde öğrenci ve eğitmene konferans veren bilişim teknolojileri ve sosyal medya uzmanıyım. Yazılım ve donanım teknolojilerindeki açıkları bilen biri olarak son hafta öyle bir olay ile karşılaştım ki beni yakından tanıyanlar hayal kırıklığına uğrar.

Dünya sahtekârlık tarihi insanın yeryüzüne adım attığı andan itibaren ortaya çıkmıştır. İlk insan ihtiyacını günübirlik karışılayan bir insandı. Topladığı yiyeceklerini en çok bir kaç gün muhafaza edebiliyordu. Ormandan getirdiği meyve, sebze ve av etlerini gününde tüketemez ise çürüyor, kokuyor ve yeniden ava çıkmak zorunda kalıyordu. İnsanoğlunun nüfusu arttıkça ihtiyaçlarının tedarikinde iş bölümü ortaya çıktı ve topluluklar arasında rekabet başladı. Çeşitli meslekler sanatlar üretim mekanizmaları gelişerek meslekler çeşitlendi. Bu defa topluluklar arasında mal değiş tokuşu başladı. (trampa ticaret) Bu durum uzun süre devam etmedi, malların değerini tayin eden bir araca ihtiyaç duyuldu, bu araç her yerde geçerli ve likit bir varlık olarak ortaya çıktı. Trampa dışı araçlar ile alışveriş yapma ihtiyacı paranın doğmasına zemin hazırladı. Bunun için bazı tarihlerde tuz, kemik, metal parçaları bildiğimiz paranın yerine kullanılıyordu. Sonra bazı metallerin bolluğu nakliyat zorluğu değerli madenler üzerinde yoğunlaşmaya sebep oldu. Daha sonra bütün insanlık tarafından altın, gümüş, bakır, elmas, zümrüt, yakut değerli madde olarak kabul gördü. Bu nedenle bu madenlerin sahtekârlığı üzerine çalışmalar başladı ve ilk simyacılar ortaya çıktı. Simyacıların gayesi doğadaki herhangi bir metali altına çevirecek yol ve metotları bulmaktı. Muaffak olamadılar. Ancak kalay, bakır, gümüş karışımından oluşan sarı metali altın diye kitlelere yutturan kimi sahtekârlar bu yolla dolandırıcılık yapmaya devam etti. (Arşimet’in buldum dediği olay bu sahtekârlığa karşı bir çözümdü.) Daha sonra insanlık altın, gümüş ve para rejimine geçti. Paranın büyüklüğü ağırlığı aynı zamanda değerini belirliyordu. Bu defa sahtekârlar; metal, altın, gümüş, bakır paranın kuyruğundan kulağından kesip potada eritip sahte para yaptılar. Gerçek parayı da kalp (itibarsız) para haline getirdiler. Bazıları da o dönemlerde darphanenin bastığı parayı taklit ederek sahta parayı imal ettiler. Bu durum 18. yy. kadar devam etti. Bu tarihten sonra, küresel kapitali ele geçiren Yahudi sermayedarlar, kâğıt para çıkartacaklarını söylediler. 1850’den 1880’e kadar olan sürede bu söylentiye kimse inanamadı. Ne yani? Altın yerine bir kâğıt parçası ile mi alışveriş yapacağız dediler. Bankerlik sistemini elinde tutan küresel Yahudi sistemi, vatandaşa 100 USD yazan kâğıt verdiği zaman, bunun karşılığı 10 gr altın demiş ise hemen kâğıt parçasını alıp yerine karşılığı olan altını verdi. Bu işlem uzun süre devam etti. Böylece paraya olan güven zaman içinde arttı. Bu oyunu oynayan bankerler bankalarını birleştirerek FED adını verdiğimiz Amerikan Merkez Bankası’nı kurdular. Para imalatını tekelleştirdiler. Sermaye imalat ve ihracatını kontrol altına aldılar. Zaman içinde merkez bankacılığı fikri tüm ülkelere yayıldı. 1970’li yıllara kadar bu durum böyle devam etti. Bankerlerin kaç parayı altın karşılığı kaç parayı da karşılıksız bastığını bilen olmadı. ABD hükümetleri bunların bastığı kâğıt üzerinden topyekûn ABD halkını borçlandırdı. Esasen makro çapta küresel hırsızlığın ve küresel sahtekârlığın merkezini bu bankerler meydana getirdi. İnsanlık kâğıt para rejimine geçtikten sonra kalpazanlar boş durmadı. Onlar da kendi paralarını bastılar. Tıpkı kalp parada olduğu gibi komşusunu arkadaşını hemşerisini sahte para ile aldattılar. 20 yy. sonlarında küresel bankerler servetlerini gizlemek için, kâğıt para rejimini de ortadan kaldırmaya başlayıp kripto para rejimine geçmeye karar verdiler. Şu anda bu değişimin sıkıntılarını yaşıyoruz.

Kâğıt para rejiminin son aşamasında bankerlerin son bulduğu sistem şu oldu: Her şeyi bir karta yükleyerek dijital kartlar ile sanal ortamlarda alışveriş yapmayı başlattılar.

Artık her şey dijital!..

-       İşveren size maaş vermiyor kart veriyor.

-       Marketler alışveriş merkezleri sizden para istemiyor kart istiyor.

-       Bankalar alışveriş yap ama borcunu taksit taksit öde diye milyonlarca kişiye kart dağıttı.

-       Kart kullanımı küresel hale geldi.

Özellikli Covid19 salgını sonrasında parasal alışverişler tamamen dijital hale getirildi. Dijital hale gelen her elektronik cihaz bir donanım ve üzerinde bulunan bir yazılım ile çalışır.

Bu sistemin çalışması için küresel çapta internet ağlarının oluşturulması gerekir. 5G’ye geçişin yapıldığı bu dönemde kredi kartı üzerinden insanın nereden nereye gittiği dahi takip edilir oldu. Bir insanın zevkleri renkleri müdavim olduğu yerlerin nereler olduğu izlenir hale geldi. Böylece yeni bir sahtekârlık türünün çıkışına zemin hazırlandı.

Küresel Yahudi sermayesi 1970’li yıllarda “Broten Woods” kararları ile dolar karşılığı altın bulundurma yükümlülüğünü ortadan kaldırdı ve böylece en büyük sahtekârlığa imza attı. Hiçbir kalpazan bunların yaptığı hırsızlığın yanından bile geçemezdi. 2015’e gelindiğinde bu mızrak bu çuvala sığmaz düşüncesi ile çalarak oluşturdukları servetin mahiyetini gizlemek için kripto para rejimine geçilmesine karar verdiler ve bunu başarmak için bu sefer kendilerini gizlediler dijitalleşmeyi ön plana çıkardılar.

Şu anda bankalar size bir kart veriyor. Kartın önünde 16 haneli kart numarası, son kullanma tarihi arkasında ise 3 haneli bir güvenlik numarası oluyor. Kredi kartı elinize ulaştığında bankamatik, internet şube, ya da mobil cep şubeleri vb. bir şifre belirlemeniz isteniyor. Bu şifreler nerelerde depolanıyor? Bankalarının güvenliği oluşturulmuş ilgili sunucusunda.

Peki, bu durumda güvenlik açığı nereden doğar?

-       Bankada bu görevde çalışan personelin bu bilgileri sızdırmasından,

-       Banka sunucusunun güvenlik yazılım ve donanımlarının düşük seviyeli ve güncel olmamasından

-       Bunları koruyan virüs programları, firewall vb. sistemlerdeki açıklardan

-       Bu cihazlar arızalandığında bakım ve onarım için gelen şahısların art niyetinden. Ya da takılan donanım ve parçalarının içindeki yazılıma yerleştirilmiş virüs, ya da trojen türevlerden

-       Kredi kartı ile alışveriş yaptığınız site açıklarından

-       Bankamatik üzerine yerleştirilen kamera ve dijital aparatlardan

-       Daha önce alışveriş yapmış olduğunuz sitelerdeki art niyetli personellerden

-       Bu yazılımları yapan firmaların bilgileri sızdırmasından

-       Veya hırsızlığı meslek haline getirmiş hackerlerden kaynaklanabilmektedir.

-    Bu açıkların daha da fazlası var ama yazımız çok uzuyor.

Özellikle bu konu da Rus hackerler küresel çapta profesyonelleşmişlerdir. Güneydoğu Asya ve sömürge geçmişi olan Batı Afrika ülkelerinde ciddi oranda siber dolandırıcılık yapıldığını görmekteyiz. İsrail, Tel Aviv’de birçok ofis yatırım danışmanlığı, işleri perdesi arkasında bir yılda 25 milyar dolar dolandırıcılık yapmaktadır. Bir yerden bir yere 10 bin doların küresel çetenin izni olmadan nakledilemediği bir dünyada 25 milyar doların çalınması bankalardaki hırsızlıkların kimler tarafından manipüle edildiğini ayan beyan orta koymaktadır. Paranın naklini sağlayan swift sistemi bizzat onların bulup ve kontrol ettiği bir sistemdir. Böylece istediğine paranın naklini sağlar, istemediğinin parasına el koyar, bankada bloke eder veya gaspeder. Bizce kendi hırsızlıklarını örtmek için küçük hırsızlara yol veriyorlar.

Bu girişten sonra başıma gelenleri sizlere anlatacağım.

Covid-19 salgınından önce borcunu tamamen kapattığım sonrasında yenilenerek tarafıma gönderilen QBN Finansbank kredi kartını kullanmamaya karar vererek kasaya kilitledim. (1,5 yıldan fazla)

Ve hiçbir şekilde Alışverişte kullanmadım.

Kredi kartını da hiçbir suretle kimseye çıkarıp göstermedim.

Bu karttan 21 Haziran 2021 itibari ile İyzico/Dyson.com.tr üzerinden 3299 TL çekim yapılıyor. 23 Haziran 2021 tarihinde İyzico/Dyson bu işlemi sanırım şüpheli bulduğu gerekçesi ile iptal ediyor. Daha sonra hırsız hackerlar;

Hepsiburada.com,

Ay Marka Mağazıcılık,

Morhipo,

Kütahya Porselen,

CookPlus KARACA ‘dan e-ticaret internet alışveriş sistemi üzerinden alışveriş yapmaya devam ediyorlar ta ki 4-5 Temmuz tarihinde Bankanın bana Cookplus Karaca, Hepsiburada.com ve Ay Marka Mağazacılık e-ticaret internet alışveriş sistemi üzerinden yapılan alışverişleri SMS ile bana bildirenceye kadar. Yani banka 12-13 gün boyunca yapılan alışverişlere göz yumuyor tarafıma bildirmiyor.

22 Haziran’dan 4 Temmuz’a kadar içlerinde İyzico/Dyson, Hepsiburada.com gibi firmalar işlemleri şüpheli bulup iptal etmesine rağmen, ilgili Banka alışveriş yapılmasına müsaade etmiş ve bana bu durumu bildirmemiştir.

Durumu öğrendikten sonra ilgili Bankayı arayarak provizyonların ve 21 Haziran ile 05 Temmuz 2021 tarihleri arasındaki yapılan alışverişlerin bana ait olmadığını bildirerek iptal edilmesin istedim ve güvenlik için kredi kartı ve tüm hesaplarıma bloke koydurdum daha sonra ise hepsini kapattırdım. Ertesi günü Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı Siber Suçlar Bürosuna suç duyurusunda bulundum. Sonra kartımdan bana ait olmayan alışverişleri yaptıran ilgili firmaları arayıp işlemlerin iptal edilmesi gerektiğini ve alışveriş yapılan ipler ile teslimat adreslerinin savcılığa bildirilmesini rica ettim.

Kütahya porselen durumu öğrenince hızlı bir şekilde bütün işlemleri iptal ederek iade işlemini gerçekleştirdi.

Hepsiburada.com, işlemleri iptal ederek iade işlemini gerçekleştirdi.

Ay Marka Mağazacılık, kısmi iade sağladı.

Morhipo, kısmi iade etti.

CookPlus KARACA işlemleri en son yapmasına rağmen kılını dahi kıpırdatmadı. Bu önemli durumu kendilerine bildirmeme rağmen sanırım ürünleri de dolandırıcılara göndermeye devam etti.

Firmalar nezdinde anlattığım bu işlemleri yaptıktan sonra firmalardan öğrendiğim şu detay çok ilginç; 22 Haziran’dan 4 Temmuz’a kadar yapılan alışverişleri bana bildirmeyip dolandırıcıların alışveriş yapmasına müsaade eden ilgili Banka bu kadar girişimlerime rağmen, provizyonların iptali, alışverişlerin iadesi ile ilgili olarak alışverişi yaptıran firmalara bilgi dahi vermemişti.

Hırsızlık ve dolandırıcılık ile mücadele için kurumların ve kişilerin birbirine yardım etmesi hayati önem taşımaktadır. Ayrıca vatandaşı mağdur etmemek için kurumlar ve firmalar güvenlik tedbirlerini en yüksek seviyeye çıkarmaları zorunludur.

Hiç kullanmadığım hatta şifresini dahi hatırlamadığım, kasamda kilitli olan bir kartın, bankanın güvenlik sisteminde bir problem olmadan kullanılması mümkün değildir.

Bütün bunları neden yazıyorum. Aldığım bir bilgiye göre Türkiye’de her 10 kişiden 3 kişi bu durumda, yani bu demek oluyor ki Türkiye’de 25 Milyon kişi bu küresel çetenin ağına düşmüş durumda. Benim başıma gelen bu olayların başkalarında başına gelmesini istemiyorum. Küresel çetenin kurduğu para soygun düzeninin küçük hırsızların yaptığı soygunu gözler önüne sererek bankacılık sistemine güvenmemek gerektiğini söylüyorum.

Aklımdan da şu geçmiyor değil! acaba kripto para sistemine geçmek için mi böyle açıklar veriyorlar.

Bu konuda mağduriyet yaşayanların bizimle temasa geçmelerini gönderdikleri bilgi ve belgelerini yayınlamayı milli bir görev olarak yerine getirmeye hazırız.

Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz!.."

Odatv.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.