Cumhuriyet Halk Partisi’nin 28-29 Mart 2020 tarihlerinde yapılacak 37. Olağan Kurultayı’na yönelik kongre süreci “ileri demokrasi şenliği" olarak devam ediyor. Genel başkanın isteği üzerine birçok ilde ‘tek aday’ dayatmasıyla gerçekleştirilen kongrelerde demokrasi, adalet, eşitlik gibi kavramların yok edildiği görülmektedir.

İzmir’de 655 delege var ancak 611 delege oy kullanıyor. Tek aday için 540 imza veriliyor ama 258 oyla seçiliyor; 42 geçersiz, 311 boş oy var. Seçilen ‘tek başkan’ tüm delegeler göz önüne alındığında %39, oylamaya katılanlar göz önüne alındığında %42 oranında oy alıyor.

Ankara’da 645 delege var ancak 496 delege oy kullanıyor. Tek aday için 585 imza veriliyor ama 315 oyla seçiliyor; 181 geçersiz oy var. Seçilen ‘tek başkan’ tüm delegeler göz önüne alındığında %49, oylamaya katılanlar göz önüne alındığında %64 oranında oy alıyor.

İstanbul’da 677 delege var ancak 571 delege oy kullanıyor. Tek aday için 595 imza veriliyor ama 444 oyla seçiliyor; 61 geçersiz, 66 boş oy var. Seçilen ‘tek başkan’ tüm delegeler göz önüne alındığında %66, oylamaya katılanlar göz önüne alındığında %78 oranında oy alıyor. Sayılan oyların ne kadar sağlıklı olduğu da kuşkuludur.

Tek aday dayatmaları başka büyük illerde de yapılıyor ve benzer sonuçlar ortaya çıkıyor. Yeni CHP’nin işbirlikçi yönetiminin demokrasi anlayışının bu yönde olması, ülkemizde yıllardır süren karanlığa destek anlamındadır. Biat kültürünün egemen olması, çağdaş ve aydınlanmacı bir partiye yakışmamaktadır. Hele kurucusunun Mustafa Kemal Atatürk olduğu düşünülünce, CHP’nin nerelerden nerelere sürüklendiği içler acısıdır. Başta genel başkan olmak üzere halen bu yeni CHP yönetiminden gelecek için umudu olanlara şaşırmamak elde değil.

Hiç bir zaman demokrasiyi uygulamayan yeni CHP yönetimi, şimdi geçersiz gerekçelerle hoşlanmadıkları isimleri partiden ihraç etmek için düğmeye basmaya başladılar. Yılmaz Ateş’i bir televizyon programında söyledikleri nedeniyle ihraç ettiler. Şimdi de CNN Türk televizyonuna boykot kararı alan yeni CHP yönetimi, bu karara uymadıkları gerekçesiyle Ümit Kocasakal, İrem Çiçek ve Mehmet Sevigen’i de ihraç etmek için düğmeye basmış. Neymiş, partinin kararına uymamışlar?

19 Ocak 2015 tarihinde İstanbul'da gerçekleştirilen Hrant Dink’i anma etkinliği bir soykırım propagandasına dönüştürülmüştü. Etkinliğe katılanlar soykırım iddialarına ortak edilmeye çalışılmış, Türkiye’nin sözde Ermeni Soykırımını kabul etmesini dayatan, haksız ve tarihsel gerçekleri reddeden bir gösteri meydana gelmişti. Bu etkinliğe İstanbul Milletvekilleri Şafak Pavey, Sezgin Tanrıkulu, Umut Oran, Süleyman Çelebi, Kadir Gökmen Öğüt ile İzmir Milletvekilleri Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu katılmış ve ‘sözde Ermeni soykırımı’ propagandasına destek vermişlerdi. CHP Parti Programı’nın 131 ve 132. sayfalarındaki Dış İlişkiler Bölümünde, sözde Ermeni soykırımı iddiası ile ülkemizin haksız yere suçlandığı yazmaktadır. Parti Tüzüğü’nün 70. maddesine göre “parti programına, tüzük kurallarına, kurultay ve yetkili organ kararlarına aykırı davranmak” ile “partide aldıkları görev ve sorumlulukla ve üyelikle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunmak” kesin çıkarma cezası gerektiren parti suçlarıdır. Söz konusu olay için, zamanında benim tarafımdan verilen dilekçeye karşın, bu kişiler hakkında hiçbir işlem yapmayan yeni CHP yöneticilerinin, gündem Atatürkçüler olunca hemen disiplini işletmeleri ilginçtir.

Yeni CHP yöneticileri, CİA ajanıyla yüzlerce kez görüşmüş danışmanı ihraç etmiyor, ama Kemalist çizgideki Ümit Kocasakal’ı ihraç etmek için disipline vermekte sakınca görmüyor. Partiden Atatürkçüleri, ulusalcıları atarken, FETÖ’cüler, CIA ajanları, ikinci cumhuriyetçiler, liberal solcular, etnik milliyetçiler, karşı devrimciler, ‘yetmez ama evet’çiler cirit atıyor. Kuvayi Milliyeden gelen CHP’nin kuruluş felsefesi yok sayılıyor.

Anayasadaki, Türk kavramının yerine Türkiyeli kavramı isteyenler, merkezi otoritenin gücünün yerel yönetimlerce paylaşılmasını isteyenler, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” söyleminden rahatsızlık duyanlar ve Atatürk’ün milliyetçilik anlayışını şövenist bulanlar CHP’ye yakışmamaktadır ve kesinlikle CHP’de olmamalıdır. Eğer CHP, Kemalist ilke ve devrimlerin özümsendiği, tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığında buluşanların partisi değilse, Atatürk’ü ağzına almaması gerekir. Sahte Atatürkçülüğe prim verilmemelidir. Atatürk’ün partisini, Atatürkçü yapamıyorsak bu ayıp tüm üyelerindir, tüm seçmenlerindir.

Bu koşullar altında 37. olağan kurultay mı?

Hadi canım sen de…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.