24 KASIM, Öğretmenler Günü sebebiyle öğretmenlerimizi o gün hatırlamış olduk. Ben de sadece 24 Kasım’ın değil, her günün "Öğretmenler Günü" olmasını, öğretmenlerimizi unutmamamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. Bu vesileyle, gelin sizlerle, "zamanın elinden tutarak" öğretmenlerimiz için zaman tünelinde bir yolculuğa çıkalım.

SİZ; hiç, bir zamanlar kara önlüklü, beyaz yakalı çocukların hayat hikayelerini dinlediniz mi? Eğitim maceralarını biliyor musunuz?

SİZ; hiç, "öğretmenim" derken, titreyen sesle yüreğinizi söktüğünü hissettiniz mi?

SİZ; hiç, "günaydın, merhaba, nasılsınız, iyi akşamlar..." sözlerindeki anlamın ağırlığını ve sıcaklığını fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, "size mektup, şiir yazdım..." denilmesindeki, sevginin anlatıldığı bir söz ile bir kitap yazılabileceğini biliyor musunuz?

SİZ; hiç, okul boş iken duvarlarındaki sevinç çığlıklarının yankılarını duydunuz mu? Gülümseyen hayallerin yansımalarını gördünüz mü?

SİZ; hiç, annesinden, babasından söz ederken size de anne, baba demek istemesindeki samimiyetini, yakınlığını fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, harçlıksız gelenin veya sabah telaşla harçlık alamayanın çaresizliğine çare siz oldunuz mu?

SİZ; hiç, moda olduğu için değil, gerçekten yırtık, sökük olduğu için yapılan yamaların yokluktan kaynaklanan desenler olduğunu anlayabildiniz mi?

SİZ; hiç, oyun oynarken mağlubiyet yaşamasın, hep kazansın, sevinsin diye kaybetme numarası ile sanatkarlık yaptınız mı?

SİZ; hiç, "hadi bir türkü söyle" dediğinizde, yanık nağmelerin okulu titrettiğini, yüreğinizi parçaladığını hissettiniz mi?

SİZ; hiç, kurduğu hayallere ulaşması, çocuksu dünyasını yaşaması için, niçin "hayallerime dokunma" demesindeki masumiyetin sırrını çözebildiniz mi?

SİZ; hiç, burnunun aktığının, saçının dağınıklığının farkında olmadan muhteşem bir tablo görüntüsüyle bir şaheser olduğunu gözünüzde canlandırdınız mı?

SİZ; hiç, ayakların hasırlı, ellerin çatlak olmasının sebebini anlatan hikayelerini, koca dünyayı sığdırdıkları küçük yüreklerinden dinlediniz mi?

SİZ; hiç, "kahvaltı yapmadan mı geldi acaba?" derken, tok iken acıktığınızı hissettiniz mi?

SİZ; hiç, uykusuz gözlerdeki mahmurluğu, mahzun ve manalı bakışlardaki yorgunluğu gördünüz mü?

SİZ; hiç, yırtık ayakkabıda ıslanmış çorabın soğukluğunda titreyen ayakların varlığını hissettiniz mi?

SİZ; hiç, yaya yürüdüğü patika yollarda, ayağına batan dikenin acısını, okula ulaştığında hissetmediğini, unuttuğunu fark ettiniz mi?

SİZ; hiç, gaz lambasında, mum ışığında yaptığı ödevinden "aferin" denilmesini beklemenin heyecanını biliyor musunuz?

SİZ; hiç, soğuktan titreyen elin, ayazdan kızarmış yüzün, sevgi dolu bakışların sıcaklığında ısındığını biliyor musunuz?

SİZ; hiç, battaniyeye sarılıp ders çalışmanın sevimliliğini, sobanın yanında kitap okumanın sıcaklığını yaşadınız mı?

SİZ; hiç, kalemi, silgisi, defteri bitenin üzüntüsüne teselli olup sevindirme mutluluğunu yaşadınız mı?

SİZ; hiç, okula geç kalmamak için koşarak gelmenin yorgunluğunu dizlerinizde, nefes nefese kalmanın soluğunu yüzünüzde hissettiniz mi?

SİZ; hiç, naylon torbada, bez bohçada defter, kitap taşıyan umut yolcularının köy hikayelerini biliyor musunuz?

SİZ; hiç, alnınızdan yüreğinize doğru akan terin, ağzınıza değdiğinde terin tuzundaki tadı aldınız mı?

SİZ; hiç, adını unutmadığınız gibi, okul numarasını dahi hatırladığınız bir hafızanın neden ve nasıl oluştuğunu düşündünüz mü?

EVET, SİZLER, sahip olduğunuz bugünkü imkanların kıymetini biliyor musunuz? Bir zamanlar bunların olduğunu, böyle imkân ve şartların yaşandığını hiç düşündünüz mü?

EVET, SİZLER, çirkin ve sevimsiz dünyamızın bu çiçeklerle güzelleştiğini, bu kokuyla mutlu olduğumuzu; yorgunluğumuzun bizlere huzur verip rahatlattığını bilmeyeniniz var mıdır?

EVET, SİZLER, pek çoğunuz, her sabah, "ben işe gidiyorum" diye evden çıkarken ben, hiç "işe gidiyorum" demedim, "okuluma gidiyorum" diye, sevimli ve sıcak yuvama gittiğimi biliyor musunuz?

EVET, SİZLER, "bu adam ne diyor, hangi çağda yaşıyor?" dediklerinizi duyar gibi oluyorum. Ben, kıyaslama yapılsın diye, bir dönem yaşanmışlıklardan, sevgi sözcüklerinden söz ediyorum. Bugünkü durumun 30, 40, 50 yıl sonra, aynı şekilde anlatılacağının da bilinmesini istiyorum.

Bu mesleğin (öğretmenliğin) çok farklı bir duygu ve düşünce olduğunu belirtmeye, bildiğim kadarıyla da anlatmaya çalışıyorum. Bilmem, az da olsa "anlatabildim mi?" diyorum.

.

BEN ÖĞRETMENİM !..

Ben bir öğretmenim,

Alın terinin tadını ben bilirim,

Güller yetişir emeklerimden

Koklarım, acısı yoktur dikenlerinin,

Sitemler sığmasa da yüreğime,

Size, "sevgide yerim var" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

En güzel türküleri ben bilirim,

Yanık sesler kıskanır bestelerimi,

Mutluluk tablolarım vardır benim,

Hayallerimi çerçevelerim her gün,

Zamana "ellerimden tut" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

Aç bakışların sırrını ben bilirim,

Tebessümüm çare olur dertlere,

Dar gelir gönlüme yalan dünya,

Şiirler yazarım masal tadında

Mısralarıma "hayat hikayem" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

Dağınık saçların sebebini ben bilirim,

Ayazda titreyen eller görürüm,

Morarmış parmakları tutarım sımsıkı,

Nefesimle ısıtırım avuçlarımda,

Açarım kollarımı üşümesinler derim...

*

Ben bir öğretmenim,

Gaz lambasının ışığını ben bilirim,

Meydan okurum kör karanlıklara,

Ayak izlerim vardır karda, çamurda,

Peşimden gelir patika yollara düşenler,

Yorgunluğuma "yol hikayelerim" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

Çığlıklardaki huzuru ben bilirim,

Duvarlara sinmiş sesler duyarım her an,

Sararmış sayfalarda resimlerim olur,

Kekik kokusu isimler yazar kalemlerim,

Ben onlara, "kara önlüklü kuzularım" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

Yırtık, yamalı giysileri ben bilirim,

Yavan ekmekten dürümler yapardım,

Yılmazdım, yorulmazdım bütün gün,

Sakın, unuttum sanmayın anılarımı,

Dünden bugüne "gönül köprüsü" derim...

*

Ben bir öğretmenim,

"Hayat Bilgisi" dersini ben bilirim,

Toz tebeşirim sevdalıdır kara tahtama,

Zil sesleri böler derin uykularımı,

Yıldızları sıralarım "Ali, Ayşe..." diye,

Toplanın "bayrak altında" derim...

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.