Bursa Arena E'Gazete
2017-08-26 05:54:11

Hitler, Rockefeller ve Siyonizm..

KÜRŞAD BERKKAN

26 Ağustos 2017, 05:54

Rockefeller Ailesi, sahip oldukları büyük sermaye ve artık hakkında gerçekle karışık pek çok efsane yaratılan Council on Foreign Relations (CFR, Dış İlişkiler Konseyi) isimli “düşünce kuruluşu”nda ki ağırlıkları vasıtasıyla, ABD dış politikasında hep çok etkili oldular. Bu etkilerini derinleştiren ve daimi kılan önemli araçlardan biri, kurulduğu günden itibaren ABD dış politikasının mütemmim cüz'ü haline gelen Rockefeller Vakfı gibi “yardım kuruluşları”ydı.
Rockefeller Hanedanlığı, ABD’nin ve dolayısıyla dünyanın siyasi hayatında derin etkisi olan, doğrudan siyasete girmekten çekinmeyen bir aile olageldi. Özellikle 20. yüzyılın başından itibaren ABD’nin uluslararası etkisini artırmak, Britanya İmparatorluğu’nun yavaş yavaş boşaltmakta olduğu dünya kapitalist sistemindeki belirleyici pozisyona ABD’nin yerleşmesi için elinden geleni yapmış bir aile Rockefellerlar.

Her taşın altından çıkan Rockefeller vakfı. Carnegie Enstitüsü’nün 1911’li yıllarda “Eugenics”
çalışmalarına başlamıştı. Yapılan araştırmalar oldukça ilginçti çünkü bu çalışmaya göre üstün bir ırk modeli ortaya çıkarılması planlanıyor ve kendilerince “hastalıklı” dedikleri diğer insanların yok olması gerektiğini düşünüyorlardı.
Çalışmayı yürüten bilim adamlarına göre, tembellik, fahişelik, cinsel tercihsizlik, sakat doğan bebekler ve onları ebeveynleri, korkaklık, bedensel olarak çirkinlik gibi daha pek çok insana dair detay, aslında ırsi bir durumdu ve bu tür insan kitleleri ırki bakımdan değersiz bir yapıya sahiplerdi ve diğer nitelikli kişilere de bu durumları bulaşabilirdi bu yüzden ortadan kaldırılmaları gerekiyordu.

Bu çalışmalar daha sonra Hitler’e de ballandıra ballandıra anlatılmıştı ve aslında Hitler’in gaz odalarının temelini atan da bu düşünceydi. Irkçılık hareketi olan bu ideoloji ABD’de 27 eyalette ırkçı yasaların çıkmasına sebep oldu ve ne yazık ki 40 binin üzerinde kişi ABD’de zorla kısırlaştırıldı.

ABD yüksek mahkemesi başkanı Oliver Wendel, üstün ırk teorisyenlerinden biriydi ve ABD’de çıkan ırkçı yasaya dayanak bulmak için fikrini açıklıyor ve “Bütün dünyanın iyiliği için, gelecekte bu yozlaşmış nesilleri işleyecekleri suçlar yüzünden idam etmek, veya geri zekalılıklarından açlıktan ölmelerini seyretmek yerine, toplumumuzda elverişsiz, uygun olmayanların üremelerini engellemek daha doğrudur”
diyordu.
Mahkeme başkanı Oliver Wendel’in ise Rockefeller Vakfından finansal yardım aldığı biliniyordu. Sadece o kadarla kalsa ? Rockefeller vakfı Carnegie Üniversitesinde geliştirilen bu araştırma için sponsorda olmuştu.

Adolf Hitler “Kavgam”
kitabında üstün ırk ideolojisini benimsediğini ve bunu ilk uygulayanın ABD olduğunu söylüyor ve ABD’ye övgüler dizerek anlatıyordu; “Dünyada bir ülkede daha iyi bir gelecek için zayıf da olsa iyi başlangıç yapılmış. Sevgili Almanyamızdan değil, Amerika Birleşik Devletlerinden bahsediyorum. Birçok Amerikan eyaletinde doğacak çocukların büyük bir ihtimalle ırkımıza zararlı veya hiçbir yararı olmayacakların üremesini engelleyecek tedbirler aldıklarını ilgiyle takip ediyorum..”
Adolf Hitler, Almanya şansölyesi olmasından yıllar önce ırkla ilgili fikirleri saplantı hâline getirmişti. Konuşmalarında ve yazılarında, ırksal “saflık”
ve Ari “üstün ırkı” olarak adlandırdığı “Alman ırkının” üstünlüğü ile ilgili inançlarını yayıyordu. Irkının bir gün dünyayı ele geçirebilmesi için saf kalması gerektiğini dile getiriyordu. Hitler için ideal “Ari”, sarışın, mavi gözlü ve uzun boyluydu.
Hitlerin Almanyası Amerikan eugenics’in tüm prensiplerini işgal ordusunun gücüne dayanarak büyük bir sürat ve vahşilikle yerine getirdi. Americam Eugenics Society sekreteri Leon Whitney “Biz daha ayağımızı sürtüyoruz. Almanlar işin doğrusunu yapıyorlar”
demişti. Hitlerin yardımcısı Rudolf Hess de “Nasyonal Sosyalizm sadece uygulamalı biyolojiden ibarettir” diyordu.
Hitler ABD’ye, ABD’li Yahudiler’de Hitler’e övgüler diziyordu. Ancak enteresan bir durum vardı çünkü Hitler’in düşünce tarzına göre Yahudiler de aşağılık ırklardan biriydi ve yok edilmeleri gerekiyordu.

Peki o zaman Hitler aynı zamanda Yahudilere aşağılık ırk yok edilmeleri derken aynı zaman da nasıl oluyordu da övgüler diziyor ve övgü dolu mektuplar yazıyordu ?

Carneige üniversitesinin “üstün ırk teorisi”
isimli projesini destekleyen isim Rockefeller vakfıydı ve çok ilginçtir ki 1930’lu yıllarda Rockefeller vakfı Carneige üniversitesine milyonlarca dolar verdi ve Carneige üniversitesi de yüklü miktarda doları Alman doktorlara gönderdi.
Fakat burada yine başka bir ilginçlik bizi bekliyor (!)

ABD’de Carneige üniversitesinde “üstün ırk teorisi”
isimli projeyi kurgulayan doktorlar ve profesörler Yahudi, bu araştırmayı yapsın, geliştirsin diye para akıtan Rockefeller ailesi Yahudi kökenli, yine hukuki olarak bu çalışmanın sözcülüğünü yapanlar Yahudi, yine ABD meclisinde kanunlaşmasını sağlayan ve 27 eyalette kanunlaşan yasayı çıkartanlar Yahudi, fakat tüm saydığımız kurum, kuruluş ve şahısların destek olduğu Hitler ise Yahudi düşmanı…
Sizce de bu işte bir bit yeniği yok mu ?
Hitler ile Carneige üniversitesinin koordinasyonunu sağlayan Otmar Wershuer, direkt olarak Rockefeller Vakfı üzerinden maaşını alıyordu ve “üstün ırk teorisi” projesine ait tüm dökümantasyonun bir çok kopyasını Almanya’ya getirmişti.
Otmar Vershuer’in kendisinden daha fazla bu teoriye tutunan yakın dostu vardı ve Hitler’in de yakından tanıdığı ve “gerçek bir kahraman”
dediği bu kişi “ölüm meleği” lakabı ile anılan gerçek bir insan kasabı Josef Mengele isimli doktordu.
Şimdi burada başka bir ilginçlik başlıyor, izah edeceğim ancak önce ölüm meleği Josef Mengele isimli insan kasabını bir tanımak gerekiyor.

1943 yılında, Doğu Cephesi’nde Ruslara karşı savaşırken ciddi biçimde yaralandı. Bu yaralanma olayından sonra yüzbaşı oldu. Gönüllü olarak Auschwitz’e gitti. 24 Mayıs 1943’de kampın tıbbi sorumlusu oldu. 21 ay kadar Auschwitz’de kalan Mengele, kamptakilerce “Ölüm Meleği”
 olarak anılıyordu. Trenlerden inen tutukluları çoğu zaman kendisi ayıklayıp işe yarayacakları seçiyordu.
Auschwitz, Dachau, Buchenwald, Ravensbrück, Sachsenhausen ve Natzweiller gibi ölüm kamplarında acımasızlığıyla kötü şöhreti olan Dr. Mengele başta olmak üzere, Naziler akıllarına esen deneyleri tutuklulara uyguladılar. İnsanları basınç odalarına koymak, buz gibi soğukta tutmak, uyuşturucu zerk etmek, göz rengini değiştirmek için ilaçlar vermek gibi..

Dr. Mengele özellikle ikiz çocuklara meraklıydı. Onlar üzerinde korkunç, sonu ölümle biten deneyler yaptı…
“Guida ile Ina adlı dört yaşlarında iki çingene çocuk vardı, Dr. Mengele onları alıp, götürdü, döndüklerinde çocuklar sırtlarından birbirine dikilmişti! Yaraları mikrop kapmış, akıyordu, çocuklar acıdan gece gündüz sürekli ağlıyorlardı. Annesi, morfin bulmayı başardı ve çocukların acısına son vermek için ikisini de öldürdü..”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.