Kılıçdaroğlu "Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşan Türkiye" toplantısında konuştu

BURSA ARENA / Haber Merkezi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Ekonomi Masası tarafından düzenlenen "Üreten, Çalışan, Hakça Paylaşan Türkiye" toplantısının kapanışında yaptığı konuşmada;

"Bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Ziraat Odaları, Esnaf Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, bütün bu kesimlerle oturuldu ve görüşüldü. Sonuçta yaşadığımız bir krizdi ve bu krizin topluma maliyeti çok ağır olacaktı. Arkasından biz bu krizden nasıl çıkabiliriz diye, ‘13 maddelik’ bir açıklama yaptık. İktidara hiçbir eleştiri getirmedik. Bir kriz var ve bu kriz Türkiye’nin krizi, bir ekonomik kriz ve bu krizden Türkiye’nin çıkması lazım" dedi. 

Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle devam ettirdi;

"Orada, “Devlette liyakat sistemini yeniden inşa etmemiz gerekir” dedik. Neden birinci maddeye, “Devlette liyakat sistemi yeniden inşa edilmeli” dedik? Nedeni şuydu, bir siyasal iktidar devleti yönetmeye başladığında, bir siyasal parti devleti yönetmeye başladığında, devletin kurmaylarından yararlanır. Eğer dünyadaki ekonomide bir sorun varsa, bürokrasi yaklaşan sorunu siyasi otoriteye getirir ve önüne koyar. Böyle bir sorun var ve bu sorunun çözümleri de şunlar olabilir diye. Eğer siz devlette liyakati çökertirseniz bürokrasi siyasi otoriteye arzu ettiği veya beklediği hizmeti sunamaz. Bugün geldiğimiz nokta maalesef üzülerek ifade edeyim bu. Defalarca söylememe rağmen, “Erdoğan’ı uyarmıyor musunuz, maliye bakanını uyarmıyor musunuz, hazineden sorumlu bakanı uyarmıyor musunuz, Türkiye kötüye gidiyor bunları söylemiyor musunuz” söylememize karşın, en yetkililer bile bize “Nasıl söyleyelim” diye cümle kurdular. Nasıl söyleyelim? Çünkü hepsi korkuyor. Bu doğru değil. Bu devlette çürüme olduğunu gösteriyor. Eğer bürokrasi hatayı siyasi otoritenin önüne koyamazsa, o devlette bir çürüme başlamış demektir.
“Hukukun üstünlüğü, can ve mal güvenliğini sağlayın” dedik.
Bakın, devlette liyakat dedik bir örnek vereyim. Büyükelçi olmak kolay bir olay değildir. Dışişleri bakanlığına sınava gireceksiniz, uzun bir süreç, değişik ülkelerde çalışmayla donatılacak bir bilgiyi elde edeceksiniz, yeri, zamanı gelince büyükelçi olacaksınız ama şimdi yakın, dost, akraba herkes büyükelçi. Olmaz, olmaz. Devletin çarkı yürümez, doğru yürümez. Buna benzer yüzlerce örnek göstermek mümkün. Teyze oğlu bir yere, damat bir yere, hazinenin başına damadın gelmesi. Bunların hiçbirisi doğru değildir değerli arkadaşlarım.

BİR ÜLKEDE CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAN TEMEL UNSUR HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜDÜR
Şimdi bakın, hukukun üstünlüğü neden önemli arkadaşlar burada da ifade ettiler. Bir ülkede can ve mal güvenliğini sağlayan temel unsur hukukun üstünlüğüdür, hukuk güvenliğidir. Benim can ve mal güvenliğim sağlanıyorsa, ben o ülkede yatırım yaparım. Eğer benim can ve mal güvenliğim yoksa, ben yatırım yapamam. Bunu defalarca ifade ettik. Şunu da söyledim, demokratik standartlarımız düşük doğru, hemen hemen görüştüğüm her Başbakana, görüşme yaptığım her yetkiliye şunu söyledim, AB’ye tam üye olmak istiyor muyuz? Hepsi “evet” diyorlar. Peki neden AB’nin dayatmasını bekliyoruz. Gelin AB’deki bütün demokratik standartları parlamentodaki dört parti müştereken çıkarsın. AK Parti hazırsa mesele yok. Cumhuriyet Halk Partisi zaten hazır. MHP hazırsa tamam, İYİ Parti hazırsa tamam, HDP hazırsa tamam. Hep beraber AB’nin öngördüğü demokratik standartları gerçekleştirelim ve dönüp AB yetkililerine şunu söyleyelim, siz ne diyorsunuz? “Bizim ülkemizde sizin öngördüğünüz bütün demokratik standartlar var” diyelim. Ama buna iktidarda olan parti yanaşmıyor. Parti demeyim de partinin yetkilileri yanaşmıyor. O nedenle biz hukukun üstünlüğünü kendi ülkemizde sağlamış değiliz.
“Yapısal reformlar nedir” diye arkadaşımız sordu. Yapısal reformlardan birisi budur. Hukuk güvenliği, hukukun üstünlüğü. Siz hukukun üstünlüğünü bir ülkede sağlayamazsanız hangi yapısal reformdan söz edeceksiniz? Önce bir hukukta reform yapmanız lazım, can ve mal güvenliğini sağlamanız lazım, yargı bağımsızlığını sağlamanız lazım. Eğer bunları sağlayamazsanız, düşünce özgürlüğünü, medya özgürlüğünü sağlamanız lazım. Yapısal hukuktaki temel yapısal reformlar bunlardır. Bunların yapılması lazım. Bunların olmadığı yerde siz ekonomik krizi çözerim falan filan bunların hiçbirisinin ama hiçbirisinin önemi yoktur. Çünkü bunu aşamazsınız, aşma şansınız yoktur.

KRİZİN SORUMLUSU, 17 YILDIR ÜLKEYİ YÖNETENDİR
13 madde halinde bunları saydık, ama maalesef onlar bu krizin sorumlusu kim diye böyle bir arayışa girdiler. Aklın, mantığın alamayacağı bir şey krizin sorumlusu kim? Efendim dış güçler dediler, CHP dediler, başkası dediler. En sonunda geldik işte manavdı, esnaftı, komisyoncuydu, hal esnafıydı bunların tamamı krizin ana sorumluları arasında sayıldı. Hatta daha da ileri gidilerek bunlar birazda terörist ilan edildi. Krizin sorumlusu 17 yıldır ülkeyi yönetendir arkadaşlar. Aklı başında olan herkes bunu gayet iyi bilir. Bu ülkeyi 17 yıldır kim yönetiyorsa ortadaki krizin sebebi odur. Başka bir yerde sorumlu aramanın mantığı var mıdır?
Şimdi değerli arkadaşlarım, ne yapmamız lazım? 13 maddeyi saydık ama 13 maddeden hiçbirisi olmadı, yapmadılar, yapamadılar. Ama ben size ekonomi konusunda her gün yazılar yazan, düşüncelerini ifade eden ve benim de dikkatle okuduğum değerli arkadaşlarıma bir dönüşüm stratejisi sunmak istiyorum. Bu benim tarihsel sorumluluğumdur. Partimizin de tarihsel sorumluluğudur. Daha krizin ortalarındayız. Reel kriz yeni başladı. Likidite kriziydi, kredi kriziydi şimdi reel sektörde kriz başladı ve işsizlik daha da büyüyecek görünen tablo o. Peki biz nasıl bir dönüşüm stratejisi benimsemeliyiz ki Türkiye’yi orta ve uzun vadede aydınlığa çıkarmış olalım. Sadece bölgesinde değil dünyada da söz sahibi bir ülke haline getirmiş olalım. Size bunu sunmaya çalışacağım.

DEMOKRASİLERDE SİYASAL PARTİLER, DEVLETİ YÖNETMEYE GELİRLER, DEVLET OLMAYA DEĞİL
Birincisi şu, hukukun üstünlüğünü sağlamak zorundayız. Yani katılımcı demokrasiyi güçlendirmek zorundayız. Bu dünyada söz sahibi olmanın ve dünyada saygın olmanın birinci koşuludur. Demokrasisi gelişmemiş hiçbir ülke büyümemiştir ve kalkınmamıştır. Demokratik standartların geliştiği bütün ülkelerde kişi başına gelir de artmıştır, sosyal refahta artmıştır, refah toplumuna adım atılmıştır. Dolayısıyla insanlar düşüncelerini ifade etmişlerdir. Bütün bunların hepsi hukuk güvenliği içinde gerçekleşmiştir. Bunun olmazsa olmazı budur. Tek adam rejimlerinde bu olmaz. Tek adam rejimlerinden bir örnek vermek isterim, bürokraside gördüğüm bir örneği vermek isterim. 12 Eylül darbesinden sonra bütün devlet kadrolarında aynı standartlarda unvanların olması öngörülüyor. Aynı standartlarda, ben de o yıllarda maliye bakanlığında çalışıyordum. Bakıyorlar askerler aktüer diye bir kadro var, “Ne demek aktüer kaldırın” diyorlar ve aktüerlik kaldırılıyor arkadaşlar. Oysa sosyal güvenlik kurumlarının olmazsa olmaz kadrolarından birisi aktüerliktir. Eğer siz bir kişinin kararı üzerine devleti şekillendirmeye kalkarsanız o devlette pek çok kayba yol açarsınız. Ben bir kadronun nasıl yok edildiğini kendi yaşamımda gördüm. Sonraki yıllarda bu aktüerlerin ne kadar önemli olduğu ve bununla ilgili üniversitelerde dersler, bölümler açılması gerektiği ortaya çıktı ve yapıldı bunlar.
Değerli arkadaşlarım, demokrasilerde siyasal partiler, devleti yönetmek üzere gelirler, devlet olmak üzere gelmezler. Siyasi parti devleti yönetmek değil de devlet olmak için geliyorsa, tek adam rejimi dediğimiz sistemler kendiliğinden ortaya çıkar. Bugün Türkiye’nin yaşadığı temel sorunlardan birisi budur. Kişi kendisini devlet olarak görmeye başlarsa ekonomik krizde olur, sosyal krizlerde olur, günlük yaşamımızda karşılaştığımız pek çok sorunlarla karşı karşıya kalmış oluruz..."

Kılıçdaroğlu konuşmasını; Türkiyeni üretmesi lazım, bilgi çağını yakalamk zorundadır, üreten Türkiye'yi yeiden inşa etmemiz lazım, sosyal devlet vatandaşın hakkıdır otoriteni lütfu değil, işsizlik bütün kötülüklerin anasıdır, eğer trenin geridinde kalırsanız bedeli ağır olur, Türkiye'nin stratejik dönüşüme ihtiyacı var ve bu görüntüyü aşma güvü vardır şeklindeki başlık ve konularla sürdürdü.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.