Depremde ölü sayısı 114, yaralı sayısı 1035 oldu gibi cümlelerde geçen rakamlar ve ifade ettikleri, sayıların matematiksel değerleridir. Yani 1'in değeri birdir, yanına bir 0 gelirse değeri 10 olur gibi.

TV’lerde dinleyip geçeriz, çoğu zaman duymayız bile.

Çünkü el âlemin ölüsü, dirisi, yaralısı bizi ilgilendirmez de ondan.

Mesela,

Depremde evi yıkılan ve kendisi yaralı olarak kurtulan bir kişinin, o andan itibaren evi yoktur, odası, yatağı, kitaplığı, giysileri, babasından kalan hatıra eşyaları, antikaları, tespih koleksiyonu ve cebinde parası yoktur.

Yedek bir gömleği ya da kazağı da yoktur.

Genç kız ise çeyizi yoktur, yüklüğün içindeki kesede birkaç altın takısı yoktur.

Mezuniyete hazırlanan ve türlü hayalleri olan öğrenci ise, ders notları yoktur, sevgilisinin resmi, mektubu, hatırası yoktur.

Nüfuz cüzdanı bile yoktur.

Kısaca bir gün önce hali vakti yerinde sayılan biri iken bugün yakınları dâhil her şeyini kaybetmiş ve çorba kuyruğuna mecbur kalmış biridir. Başına gelenin ne büyük felaket olduğunu ancak kendisi hesap edebilir.

Biz uzaktan geçmiş olsun dileklerimizle beraber üzüntülerimizi dile getiririz, o kadar.

Amma;

Eğer olayın kahramanı biz isek ya da birinci dereceden yakınımız ise o zaman iş değişir. Vefat eden yakınımızın cenazesini morgdan teslim alıp, mezarlığa defnedip, geride bıraktıklarına sahip çıkmak bizim işimizdir artık.

Kızılay’dan çadır istemek, yemek kuyruğunda herkese yetecek miktar aş almaya, ekmek almaya çalışmak.

Soğuk havanın acıyı katmerleştirmemesi için yakacak bir şeyler bulmaya çalışmak.

Birkaç gün sonra vefat edenin Nüfus müdürlüğünden kaydını düşürmek.

Bankalardan kartlarını iptal ettirmek.

GSM firmalarından borcunu ve sözleşme giderlerini ödedikten sonra telefon hattını iptal ettirmek, yıkılmış evin elektrik, su, doğalgaz borçlarını kapatıp sonra sayaçlarını iptal ettirmek.

Vefat edenden kalan bir sosyal hak, maaş, afetzede tazminatı vb gibi ödentiler varsa bunların kurumlarına müracaat edip, geride bıraktıklarına ulaştırmak.

Tabi bunları yapabilmek için mahkemeden vasi ya da mirasçı olduğunu belgeleyen karar çıkartmak gerek.

Bir de enkazdan bilmem kaç saat sonra sağ olarak kurtarılan ve bütün ülkeyi sevince boğan minik kıza, annesinin bir daha gelmeyeceğini anlatmaya çalışmak.

Evlatlarını yitiren anneye, artık çocuksuz bir ihtiyar olduğunu unutturmaya çalışmak.

İşte, bize sadece sayılardan ibaret olan rakamlar topluluğunun ardında kalan insan manzaraları..

Enkaz işleri bitti, biz kendi dünyamıza döndük, kaldığımız yerden yaşamaya devam ediyoruz.

Bir de bu resimlere bakmadan, yükseklerden konuşan, masal anlatan, yalan söyleyen, itham eden, halden bilmez, dilden anlamazları gördükçe vicdanı olanların nasıl acılar yaşadığını tahmin etmek zor değil.

Karşı evde yaşanan felakette hayatını kaybeden kişi sayısı 1 ise, bize göre 2’den küçük 0’dan büyük bir rakamdır. “Tek başına” da denilebilir.

Ama o tek başına denilen varlık, biz isek gece uykuyu, gündüz huzuru tanımadan yaşamanın ne kadar zor olduğunu, ölene kadar taşıyacağımız bu yükü, içimize akan sessiz feryatlar bilir.

Yani bazen 1, 10’dan büyüktür..

07.11.2020

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.