Memursunuz, arkadaşınızın hakkettiği makamı araya hatırlı kişiler koyarak siz alıyorsunuz..

Esnafsınız, benzer iş yaptığınız meslektaşınız iş yapmasın diye türlü tedbiri alıyorsunuz.. İflas etse zerre umurunuzda olmayacak hatta sevineceksiniz..

Siyasetçisiniz, rakibinize iftiralar atarak, yalan üzerine tuzaklar kurarak onu el aleme rezil ediyorsunuz.. Bu vesileyle koltuğu siz dolduruyorsunuz…

İşsizsiniz, iş müracaatı yapıyorsunuz, vasfınız yeterli olmadığı halde rüşvet ya da torpille başkasının yerine siz alınıyorsunuz..

Size emanet edilen her türlü metaya, har vurup harman savurarak, çar çur ederek hıyanet ediyorsunuz..

Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Sizin hakkını gasp ettiğiniz kişinin intihar ettiğini veya cinnet geçirip ailesini yok ettiğini ya da boşanıp, ailesini, huzurunu kaybettiğini düşünün.

Şimdi, siz hayatın bu zorunlu hengamesinde, kendinizi nereye konumlandırıyorsunuz. Başınızı yastığa koyduğunuzda, huzurlu bir uyku elinize geçiyor mu?

Vicdan muhasebenizi nasıl yapıyorsunuz?

Kendinizi dindar olarak tanımlıyorsanız, ibadete yani yaratıcının huzuruna nasıl çıkabiliyorsunuz?

Ya da kendinizi zeki, iş bilir ve marifetli olarak mı tanımlıyor ve kendinizle gurur mu duyuyorsunuz?

Yani, yukarıdaki mahdut örneklerde zikredildiği üzere, bir kişinin işini, aşını gasp ettiğinizde, ilacını, oksijen tüpünü çaldığınızda, tedavi olma hakkını elinden aldığınızda sadece hırsız değil aynı zamanda katil de oluyorsunuz.

Tabi, size aracılık eden de aynı oranda suç ortağı oluyor..

İşte, Allah’ın "kul hakkı" dediği ve herkesten tahsil edeceği ayrıntılardan bazıları bunlardır.

24.12.2020  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.