Bundan daha bir ay evvel, yılbaşı öncesi Maliye Bakanı Nureddin Nebati, ‘’Zabıtalar geliyor, vergi memurları geliyor, zam yapanın tepesine bineceğiz.’’ dedi mi, demedi mi?

-Dedi!..

Peki ne yaptı?

1 Ocak’tan sonra, zam yapacak olanın tepesine binen Nebati, her şeye zam yaptı. Yüzde 125 zamları gördü bu millet.

Eee, PEKİ N’OLDU ZABITALAR, VERGİ MEMURLARI?

Marketlerin önüne attı millet taburelerini, bekledi herkes...

Bekle, bekle gelen giden yok!..

Üretici enflasyonunu yüzde 80 olarak belirliyorsanız, market fiyatları tabi ki bu kadar yüksek olur, üretici de tabi ki bunu pahalıya satar.

Ne zabıta gelir, ne vergi memurları gelir. Tutmadı Sayın Bakan...

Merkez Bankası’nın 19’larda olan politika faizlerini, 14’lere kadar çektirdiniz ve yine sonuç ortada!... Üstelik bu faizi düşürmenin, tüketiciye hiçbir fayda sağlamayacağını sizde çok iyi biliyordunuz... Keşke, tüketici faizlerine müdahale etseydiniz de, en azından vatandaş kredi çekerek de olsa borçlarını ödeseydi, elini rahatlatsaydı, şöyle bir nefes alabilseydi...

Parası olanın bekasını arttırmak için, bankadaki mevduat faiz gelirini, kur korumalı mevduat olarak milletin sırtına yükledikten sonra, döviz kuru 18 TL’den, 11.50 ‘TL’ye düştüğünü ve artık döviz kurunun istikrara kavuştuğunu, hatta daha da müsilaj köpüğünün alınacağını söyleyen yine gözleri ışıltılı kahraman, yine tahminleri tutturamadı, döviz kuru biraz baskıdan sonra yine oldu 13,50-14,00 bandında...

Bu yüzden mağdur olan vatandaşları, ticaret erbaplarını bir kenara koyuyorum, bu ülkenin bankasının ortaya çıkıp, politika faizlerini düşürmesinin sebebi olarak ayetle, dua ile dinen caiz olduğunu anlatmaya çalışmasını, hukuk devletinde laik bir sistemde yönetilen bir toplum olarak biz anlayamayız (!) ama faizin sebebini Nass’a bağlayarak, “faiz haramdır, faizden kaçacağız, kur korumalı mevduat sistemine geçeceğiz, döviz zararınızı da karşılayacağız’’ söylemleri ile bambaşka bir çıkmaza gireceğimizi öngörmemekte ısrarcı olundu.

Şimdi soruyorum, 80 milyonun cebinde dolar mı var?

Biz şimdi cebinde doları olanları mı düşüneceğiz?

Bu faiz değilse nedir?..

Müşterinin bankaya yatırdığı mevduatına faiz verilecek, üstüne bir de kur korumalı mevduat diye dövize endeksli ucu açık faiz beslenip ödenecek. Peki, bu hangi kaynaktan karşılanacak?

Tabi ki Hazine’den değil mi? Yani, vatandaşın cebinden...

Şimdi bir de vergilerden bahsediliyor. Kurumlar vergisi gibi, Katma Değer Vergisi gibi, çeşitli vergi kalemleri gelirinden vazgeçilecekmiş.

Vergilerden vazgeçerek mi, enflasyonun önüne geçileceğini sanıyorsunuz? Devletin asıl gelir kaynağı nedir? Doğrudan veya dolaylı vergilerdir. Sen hem bu vergilerden vazgeçeceksin, hem hazineden dolar sahiplerine faiz ödeyeceksin. Sonra Hazine eriyor diye, ısınma, yeme, içme, barınma, gibi tüm temel ihtiyaç kalemlerine yine %125 zam mı yansıtacaksın?!...

Döviz kuru 18’lere geldiğinde, defalarca hazineden döviz satıldı, piyasaya müdahale edildi.

Satılan paralar kimin parasıydı? Tabi ki, bu ülkenin vatandaşlarının...

Kur korumalı mevduat faizini, Hazine’den karşılayarak kime ödeteceksin? Tabi ki yine bu ülkenin vatandaşlarına...

Hani dediniz ya, ÖTV indirimini geri aldık, hazır ödüyorken bunu da ödeyin diye...

Sadece son bir aylık akaryakıta yapılan zamlardan sonra, benzine yüzde 85, motorin ise yüzde 100 artış yaşadık. Hala da, hemen her gün akaryakıta zam yapılıyor.

Doğalgaza yüzde 25, elektriğe ise yüzde 50 zam yapıldı, üstelik elektrikte 150 kws üzerine ise kademeli yüzde 125 ek zam da unutulmadı.

TÜİK enflasyonu ne açıklamıştı? Yüzde 36! Bu da tutmadı!

Vatandaşın gelirinden alınan yüzde 85 zammın bir yansıması elbet olacak, tabi ki yine bu ülkenin vatandaşlarına yansıyacak. Market, giyim, hizmet sektörlerinde bize meşhur tabirimizle yol, su, elektrik olarak geri dönecek. E, bu da tabi enflasyonun yükselmesinde yine başrol olacak.

Yazın turizm geliri olacakmış da, ihracat artacakmış, ekonomi düzelecekmiş. Çok merak ediyorum, hangi ekonomi hesabı ile bu hesaplamalar yapılıyor. Bu dahi beyinleri ülke olarak çok merak ediyoruz.

Ekonominin gidişatı, gözlerinin ışıltısından belli oluyormuş!...

Vatandaş, eline aldığı faturaları görünce gözlerinin feri söndü Bakan Bey. Siz, herkesi kendi durumunuz gibi düşünüp, programlarda kıkır kıkır büyük keyifle gülüyorsunuz ama vatandaşın ödeyemediği için kış günü, evinde doğalgaz sayacı sökülüyor. Elektrik pahalı diye tek lamba ile oturuyor. O nasıl gülsün...

Hele ki bu gençler...

Hani “Z kuşağı bilmez” denilen gençler...

İnanın bana, Z kuşağı her şeyi araştırıp biliyor. Pırıl pırıl zekâları ile de öğrendiklerini beynine kazıyor. Asla unutmuyor.

Korkmuyor da!..

Tüp kuyruğu, yağ kuyruğu vardı denilen 50 sene önceyle, şimdiki zamanı da çok güzel kıyaslıyor. “En azından o zaman paramız varmış, şimdi paramız yok, mal çok ama yine alamıyoruz, kuyruğa bile giremiyoruz abla..” diyor. Ölçüyor, biçiyor, tartıyor. Geçinemiyor, işe yerleşemiyor, gelecekten hiçbir beklentileri yok. İmkânı olsa ülkeyi terk etmeyi bile düşünüyor. “Vatandaşı olmasak eğlenceli ülkeyiz” diye de gülüp geçiyor. Ne desin...

Sizin gözleriniz ışıldar tabi Sayın Bakan, sizin ki ışıldamasın da asgari ücretli vatandaşın gözleri mi ışıldasın. Çok yüksek oranda asgari ücretli var bu ülkede. Maaşlarına zam yapıldı diye birazcık rahat nefes alacaklardı ki, yapılan zamlarla daha da geçimleri zorlaştı.

Geçtiğimiz günler de’ “2023 Haziran’da enflasyonda tek haneli olarak seçime gideceğiz” diyen ışıltılı kahraman, vatandaşın şu an ki bekasından çok, enflasyonu düşürmenin bir buçuk yıl sonraki seçimin yatırımı olarak gördüğünü de böylelikle itiraf etmiş oldu. Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlarmış derler. Sizden önceki Bakan’ın söyledikleri aklıma geldi birden. “Şubat Ocak’tan hakikaten çok daha iyi, Mart Şubat’tan iyi, Nisan da Mart’tan zaten çok iyi olacak, hepimiz şahit olacağız” demişti.

Şahit olduk mu? Vallahi de olduk, billahi de olduk. En başta sessiz sakin gidişine şahit olduk...

Ne zaman ki, bu ülkeyi yönetenler işi bilen, liyakatli kişilerden oluşur, ne zaman ki geçim de adalet, gelirde adalet, vergide adalet yaşanır, işte o zaman bu ülkenin vatandaşları, ülkelerine sahip çıkarak, mutlu mesut yaşamaya, ülkesini kalkındırmaya devam eder.

O gelmeyecek denilen sandık, günü geldiğinde elbet bu milletin önüne gelecek.

Vatandaş sandığa gittiğinde, gözlerinizdeki ışıltıyı, keyifli gülüşlerinizi ve gözlerinin önünden film şeridi gibi geçen kendi yaşadıklarını hatırlayacak. Zorluklar içerisinde kaç karakış geçirdiğini düşünecek ama yediği ayazı asla unutmayarak, ışıltılı gözlerinize baka baka oyunu kullanacaktır.

Tabi siz de o zamana kadar eski bakanlar gibi sessiz sakin gitmiş olmazsanız…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Melek 2 yıl önce

Sonsuz başarılar kardeşim

Avatar
S Arık 2 yıl önce

Az kaldı, o binaların önünden geçerken başlarını hep eğecekler. yüregınıze sağlık

Avatar
Esma -ve Ayhan / Aachen 2 yıl önce

Tebrikler. bunlara çok şaşırıyoruz.