Anneleri anlatmaya gerek var mı zira Dünya annelerin fedakarlığı üzerinde ayakta durur. Evladına gelecek herhangi bir tehlikeye karşı hayatını ortaya koyacak derecede cesarete sahiptir. Yavrusunu Dünyaya getirir, onun için yaşar, onun için ölür.

Ya babalar, onlar da çok sever.

Hem öyle sever ki, gizli gizli yanar içi. Sevgisini açığa dökememekten, ortalığa saçamamaktan muzdariptir. Sarılıp, güreşteki el ense yapar gibi sevememiştir evladını. Şımarmasını önlemektir belki ya da büyüklerinden gördüğü ciddiyetin seviyesini yere düşürmemektir.

Hele kızını hiç sevememiştir, yakınlaşamamıştır tam aklı başına geldiğinde bir de ne görsün bu defa kızı genç kız olmuştur.

Bebekken anlaşılmamıştır sevgisi tam ortayaş çocuğu olduğunda hayat kavgası, iş yorgunluğu, gençlik ve cehalet engel olmuştur yakınlaşmaya, sonrasında ise dokunmak veya sarılmak hissinde şu cevabı almıştır. ‘’ Aman babaa, çocuk muamelesi yapma bana’’

Yani hep içinde kalmıştır bir şeyler. Kanamıştır bir yerleri, sızlamıştır ama hep sabretmiştir. Bazen uyurken seyre dalmıştır biricik oğlunu, bazen üstünü örterken öpmeye kıyamamıştır kızını.

Bazen şiir yazmıştır bazen türkü mırıldanmıştır, sözleri kendine ait olan hatta müziği de.

Bazen çocuğun evdeki haşarılığına ceza vermesi istenmiştir babadan, bazen disipline olması gereken kusurlar ortaya serilmiştir ve bunu düzeltecek olan babadır.

.

İşi zordur, yükü ağırdır, gülmesi bile sayılıdır, sıralıdır ya da karaborsadır.

Çocukları büyüdüğünde tek isteği, her birinin kendi ayakları üstünde durması, kendi evini, yuvasını oluşturmasıdır. Yuvadan uçuncaya kadar her şeyiyle alakalı ve sonrasında ise uzaktan izlemektir görevi.

Ama içindeki keşkeleri hep sayıklayarak, hayıflanarak, içerleyerek.

Yaşanan yılların hatasıyla, kusuruyla, sevabıyla, günahıyla yüzleşerek.

Ya çocukların hatasına ne demeli.

Onların hayata karşı duruşlarındaki esnekliğe, korkaklığa söylenecek bir şeyler yok mu?

Ekmek elden, su gölden yaşanan günlerin sonuna kadar gideceği masalından uyanmaları gerekmez mi?

Elbette gerekir, içinde bulunulan zor dönemin işsizliğin, umutsuzluğun, çaresizliğin arkasına saklanmanın sorunu çözmediğini görmesi gerekir.

Her baba, babalığını her evlat da evlatlığını yaşamalı, farketmeli ve sahiplenmelidir.

Gözünde yaş olanların gönlünde mutluluk olmazmış.

Allah, hiçbir babayı ömrünün son nefesine dek evladının sorunuyla başbaşa bırakmasın.

Allah, hiçbir babayı ağlatmasın, ciğerini yakmasın.

Ve en önemlisi Allah, hiçbir babayı evladıyla sınamasın.

Abdulkadir Nur GÖRDÜK / 13.06.2021

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.