Bundan evvelki bir yazımızda ülkemizdeki irili ufaklı bütün yerleşim birimlerinde yaşadığımız yetersiz teknik ve sosyal altyapı, çevre, deprem ve doğal afetler gibi çarpık yapılaşma neticesi kangren haline gelen problemlerin kaynağında imar ve planlama hizmetlerindeki kaos ve kargaşa’nın yattığını belirtmiş mevcut durumu kısa başlıklar halinde özetlemiştik..

Bugün de bu konuda yeni strateji ve yapılanma nasıl olmalıdır sorularına cevap aramaya çalışacağız..

Öncelikle imar ve planlamadaki yeni stratejilerin ne olması gerektiğini kısaca özetlersek;

Bugünkü planlama sistemi her yönüyle ülkemizin ve irili ufaklı bütün yerleşim birimlerimizin planlı büyüme ve gelişmesini sağlayacak yeterlikte olmadığı gibi bütünsellikten de uzaktır. Planlamada yeni yöntemler, standartlar ve kurumsal düzenlemeler yapmak zamanı gelmiş hatta geçmiştir bile..

Bu yeni yöntem ve düzenlemeler de birçok konuda olduğu gibi merkezi idare tarafından kapalı kapılar arkasında değil üniversite, ilgili meslek kuruluşları, yerel yönetim temsilcilerinin de yer alacağı geniş bir katılım ve demokratik tartışma ortamlarında tespit edilmelidir.

Etkili bir planlama için fiziki ölçekli planlar kadar projelendirme, uygulama ve denetim ile ilgili stratejiler de geliştirilmelidir.

Planlarda çevreye duyarlı, doğal kaynakları koruyarak yaşam kalitesini arttırmak ana hedef olmalı, bunun için de ekolojik, ekonomik, sosyal ve kültürel faktörler gözardı edilmemelidir.

Planlar yerinde ve halkın katılımı ile yapılmalı,kamu ve toplum yararı bütünlük, bilimsellik, katılımcılık ilkeleri korunarak sağlanmalıdır.

Bu strateji, ilke ve prensipleri bünyesinde barındıracak ve bütün ülke için geçerli olacak,çevre ,yerleşim ve planlama konularını kapsayacak “çerçeve yasa" çıkarılmalı veya 3194 sayılı imar yasası bu mantık ve anlayışla yeniden düzenlenmelidir.

Bu çerçeve yasa irili ufaklı bütün yerleşim birimlerini, buralardaki çevre sorunlarını, kalkınma gelişme yaklaşımlarını, teknik ve sosyal altyapı yetersizliklerini, yerleşim biçimlerini, uygulama araçlarını, yetki ve sorumlulukları bir bütünlük içinde ele almalıdır. İmar ve planlama konularında bugün yaşadığımız kargaşa ve dağınıklık ancak bu şekilde önlenebilir.

Ayrıca bu yeni yasada planlama standartları, yaptırımlar teşvik ve caydırıcı kurallar ayrıntılı olarak belirlenmelidir.

Yine bu yasada kurumlar arası kargaşanın giderilmesi için merkezi, bölgesel ve yerel yönetimler piramidinin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden tespit edilmelidir.

İmar ve planlama konularında insanları canından bezdiren bürokratik engel ve formalitelerin azaltılması, basitleştirilmesi ve ülke genelinde standartlaştırılması sağlanmalıdır.

Bugün uyguladığımız 1/25000 ve 1/5000 ölçekli 2 ayrı nazım plan yerine Almanya’da olduğu gibi 1/10 000 lik tek bir nazım plan büyük zaman ve kaynak tasarrufu sağlayabilir.

Kurumsal yapılanmada ise;

Merkezi idarenin küçültülmesi, yerelleşme, demokratikleşme ve halkın yönetime katılması ilkeleri çerçevesinde merkezi, bölgesel ve yerel yönetim birimlerinin görev ,yetki ve sorumluluklarını belirleyen yeniden yapılanmaya gidilmelidir.

Bu yeni yapılanmada merkezi yönetim ile yerel yönetimler arasında bir ara kuruluş olarak bölge (havza) ölçeğinde deprem ve doğal afetler, kentsel dönüşüm, çevre ve planlamadan sorumlu yeni bir birim kurulmalıdır.

Bu bölge birimleri bölgelerindeki Kentsel dönüşüm, İl Çevre Düzeni ve nazım planlarının ülke ve bölge planları ile ahenk ve uyumunu sağlamalıdır..

Merkezi idarede ise ülke ve bölge planlama stratejilerini belirleyecek, bu konudaki norm ve standartları tespit edecek, bölge planlarını denetleyecek planlamadan sorumlu tek bir organizasyon bulunmalıdır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.