Siz hiç aç kaldınız mı?
Zorunlu şartlardan dolayı yiyecek bir şeyler bulamadığınız oldu mu?
Rüyanıza veya hayallerinizin arasına çok sıradan bir yemek tabağı girdi mi?
Eğer girmediyse diyetin, rejimin ya da orucun dışındaki zamanlarda aç kalmamışsınız demektir…Bu da size açlığın ne olduğu bilgisini vermez elbette.

Kahırlanırsınız, utanırsınız, saklanırsınız ve kimseyi ziyaret etmeye de gidemezsiniz. İhtiyacınız vardır ama kimseye söylemeye onurunuz müsaade etmez, dilenemezsiniz, borç isteyemezsiniz.

Hz. Ömer’e atfedilen söz çok önemlidir. Yanındakilere hitaben, "Dağlara, bayırlara darı ve buğday serpin, Müslüman ülkenin kuşları aç kalmış demesinler’’. Kuşlarımızdan vazgeçtik, insanımız ölümü seçiyor çaresizlikten. Hepimizin suçu var, hepimiz ortağız.Elbette yetkimiz, sorumluluğumuz miktarınca.

Kendine insanım diyen hatta Müslüman’ım diyen, hakketmeden kazandığı envai türlü menfaatleri, haksızlıkları önleme yetkisinde olup önlemeyenleri, har vurup harman savuran ve vicdanları nasırlaşmış insanlık düşmanlarını nasıl tanımlamamız gerekir acaba.

Hz. Ömer’in cebindeki mumdan bahsederken gözlerini yaşartan ama kendi ceplerinde trafo taşıyanların, geceler boyu düşünüp akıbetlerinin ne olacağını tahmin etmeleri gerekir.

Üzerine benzin dökerek acı çeke çeke derisi eriyen, yüzülen, canına yapışan adamın çektiği sıkıntılarda payı olanların rahat uyumaması gerekir.

Çocuklarını soğuktan koruyamadığı için gözyaşlarını içine akıtan, saç kurutma makinesini çalıştırıp onun buharında soğuğu önlemeye çalışan ve yan odada kendini tavana asan annenin yüreğindeki acıya sebep olanların rahat etmemesi gerekir.

Yaşları kemale ermiş, belli ki yokluk nedeniyle birlikte yaşayan 4 kardeşin siyanürle intihar etmesine kim nasıl açıklama getirebilir?

Bazılarının sözüyle ahretlerini yakmışlar mı, yoksa müsebbiplerin mahşerdeki hesaplaşma anını mı yakacaklardır, bilinmez.
Nerelerden nereye gelmişiz, oturup düşünmemiz gerekir bence. Yoksulların, mağdurların, kimsesizlerin, fakirlerin, yalnızların, muhtaçların, işsizlerin, çocukların, yaşlıların kısaca halkın hakkı olan Beyt-ül Malı koruyup, kollamakla görevlilerin vay haline…
Yüksek duvarlarla çevrili, havuzlu, parklı ve yüksek güvenlikli lüks sitelere taşınmamızın nedeni "Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir’’ sözünden etkilenmemek için olsa gerek. Bir fakirle komşu olup ahreti kaybetmemek için yani….

Mesele halloldu, keyifler yerinde, ölen ölür kalan sağlar toprağındır.
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.