BURSA ARENA / Haber Merkezi

30 Ekim 1918'de Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmış İmparatorluk, Mondros Mütarekesi'ni imzalamıştı. Mustafa Kemal, memleketin durumuna üzülüyor, bir çözüm yolu arıyordu

Damat Ferit Paşa, 17 Haziran'da Paris Barış Konferansı'na, Osmanlı Devleti'nin barış isteklerini bildiren muhtıra gönderirken, öbür taraftan Mustafa Kemal, bundan dört gün sonra İstanbul'da bulunan tanınmış kimselere Amasya'dan mektup göndererek, milli mücadeleye davet ediyordu. Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'ya ilk gelişlerinde, Onu karşılayanlar arasında Abdurrahman Kâmil Efendi de bulunuyordu. O, görünüş ve bilgisiyle Paşa'nın hemen dikkatini çekmiştir. Daha önce değinildiği üzere Mustafa Kemal Paşa, Amasya'ya ilk teşriflerinde (12 Haziran 1919) Hükümet Konağı'nda bir konuşma yaparak ülkenin içinde bulunduğu durumu ve alınması gerekli önlemleri açıklamıştı. Burada hazır bulunan Abdurrahman Kâmil Efendi Paşa'nın fikirlerini hemen benimsemiştir. Bu arada Mustafa Kemal'in konuşmasında Arapça ve Farsça kelimeleri yerinde ve yanlışsız kullanması, Abdurrahman Kâmil Efendi'yi şaşırtmıştı. Hatta hayretini saklayamamış; "Bu Paşa, başka paşa. Bu paşa bildiğimiz paşalardan değil" demiştir...

Abdurrahman Kâmil Efendi o geceki ziyaretini şöyle anlatıyor:

"...o gece, yani perşembeyi cumaya bağlayan gece, Mustafa Kemal Paşayı karanlık odada ziyaret ettim. Konuşmalar bittikten sonra müsaade istedim. Yarınki cuma günü vaaz edeceğimi, onun için erken gitmem gerektiğini söyledim. Paşa ayağa kalkarak elimi öptükten sonra,

- Baba yanınıza adam katayım mı? Karanlıktır, dedi.

- Gözlerimin ışığı beni götürür, diye cevapladım.

Paşa tekrar elimi öperek

- Baba bu işte muvaffak olmakta var, olmamakta var. İnşallah olacağız. Eğer olamazsak bizi asarlar, kelle gider ne dersin? dedi.

Bende;

- Hey oğul sen ki genç yaşında başını vatan ve millet uğruna feda etmişsin. Koy benim bu ihtiyar kelle de senin uğruna feda olsun,

dedim. Evet, cümlesinin en yalın ve tekten örneklerinden biriydi Abdurrahman Kamil efendi.Kahramanmaraş'lı SÜTÇÜ İMAM gibi, Kara Fatma gibi,Nezahat Onbaşı gibi, Gördesli Makbule gibi, Şahin Bey gibi, Yörük Ali gibi düşmanın boğazına çöken ve isimsiz ;yıldız yıldız bu vatan topraklara dökülen; yüzlercesi binlercesi gibi. Evet faziletli Amasya müftüsü Cuma namazında verdiği coşkulu vaazın sonunu söyle bağlıyordu . Binaenaleyh işte size "Hazreti Ömer gibi bir Başbuğ" diye Mustafa Kemal Paşayı gösteriyor ve kendileri de Paşaya yönelerek: 

- Muhterem Paşa Hazretleri;

Şu görmüş olduğunuz Türk evlatlarının heyet-i umumîyesi başta ben olmak şartıyla şu andan itibaren size biat etmiş bulunmaktayız. Vatan ve milletimizin refah yolunu buluncaya kadar sizlerle el birliği yapacaklarına söz veriyoruz." diye hitabelerine son veriyor.

Evet bu Paşa başkaydı Bandırma vapuru bir cevahir taşıyıp getirmişti. Karadeniz’in dalgaları dua olmuş bir çift koca el gibi açılmıştı göğe . Paşanın çırpınışları da dalgaların çırpınışları gibiydi.

Mustafa Kemal Paşa, ulusu kurtarmak için dört koldan çalışmalara başlamıştı. 21 Haziran'da Amasya Tamimini yaveri Cevat Abbas'a dikte ettirmişti.

Ertesi sabah, Anadolu'daki mülki ve askeri makamlara tamim, şu tarihi sözlerle ulaştı: "Vatanın tamamiyeti, milletin bağımsızlığı tehlikededir. Milletin bağımsızlığını, yine milletin azmi ve kararı kurtaracaktır. Sivas'ta milli bir kongrenin acele toplanması kararlaştırılmıştır"...Evet milli mücadeleye davet ile koşa koşa düğüne gider gibi ölüme giden; on beşliler, yirmi beşliler, yetmişliler; kadını erkeği kızı kızanı topyekün bir mücadele, yeryüzünde emsalsiz bir milletin yeniden var olma savaşı; her yeri bilfiil işgal edilmiş vatan toprakları keskin askeri zeka ve ileri görüşlü bir siyasi dava insani Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman Türk ordusu bir millet nasıl şaha kalkar küstahlara, hainlere ve Türk düşmanlarına hadlerini bildirdiler.

Tarihçiler, o günü "dünyanın en büyük ulusal mücadelelerinden birinin başlangıcı" kabul etti.

“YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM" sözüyle geriye dönmeyi değil vatan uğruna namus uğruna ölmeyi emreden liderin önderliğinde çıkılan zafer yolunda masada kazanılan zaferleri meydanda kazanılan zaferler izledi.

Dört bir bucak Türk topraklarının düşman çizmesi altındaki esareti birer birer sona eriyordu.1.İnönü, 2.İnönü zaferi, Sakarya Meydan muharebesi ve kazanılan zaferin ardından Mustafa Kemal Paşa tarafından 14 eylülde ilan edilen genel seferberlik.Kocatepeden başlayan Büyük Taarruz.

9 Ağustos'ta askerlik mesleğinden ihraç edilen, rütbesi kaldırılan nişanları da geri alınan Mustafa Kemaĺ. Bütün rütbe ve madalyaları ay yıldızın üzerinde biriktirdi ve vatanın göğsüne cumhuriyet gibi değer biçilmez bir nişane olarak taktı. Hangi sayfaya hangi filmin senaryolarına, hangi kitaba, hangi belgesele sığardı bu milletin arşa sığmayan kahramanları? Herkes ölür, her şey ölür. Kimi toprağa gömülür, kimi suda çürür ağaçlar ayakta, sürüngenler yerde, kurtlar kuşlar ve cümle faniler ölür de; ya korkaklar! Haysiyetsizce onursuzca bin kere ölür kimi bir yudum su uğruna, kimi bir öğün yemek ,kimi bir parça kemik yoluna ölür! Ya midede bir gıdım üzüm hoşafı ile damlaa damla döktüğü kan ile suladığı vatan toprağı uğruna Allahuekber !Ya istiklal ya ölüm diyerek ölümsüzlüğe varanlar; İşte onlar yüreklere gömüldüler.

Ağıtlar türkülere halaylara horonlara döndüyse, kuşlar bile özgürce kanat çırpıyorsa ay yıldızlı semalarda bu kaderine terk edilen bir milletin yeniden doğuşunun bayramıdır.

Kutlu olsun aziz milletim!

Türkün bayramı kutlu olsun.

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalsın.

Başbuğ, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının vatan namus uğruna canını verip, kanını sebil edenlerin ruhu şad mekanları cennet olsun.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.