Size şu anda filanca şirketin ceo'su veya filanca bakanlık müsteşarı veya filanca siyasi kurumun başı veya filanca üniversitenin rektörü veya ön isim ve tanımlamaları bir kaç kelimden oluşan kocaman bir makam sahibi olduğunuzu söyleyebilirler. Siz de gururlanarak, keyiflenerek gerdan kırarsınız, haksız da sayılmazsınız zira siz o söylenen makamların sahibi şimdilik sizsiniz.

Ancak bir kan pıhtısı ya da bir an oksijen eksikliği veya bir hava kabarcığından sonra eğer şanslıysanız mesela bir hastane odasına yetiştirilirseniz o andan itibaren, çok süslü tanımlarınız bir anda yok olur ve siz bu kez kişiliği numarayla tarif edilen ve adı HASTA olan bir canlısınız demektir.

Beş nolu hasta ya da koridorun sonundaki odada kalan hasta olursunuz. Şatafatlı hayatınızda size ortaklık edenler, el bağlayanlar, sizi yağlayanlar, kullananlar, sömürenler hatta yakınlarınız sizden artık hasta diye bahseder ya da felçli ya da makineye bağlı.

Hastanede olduğunuz sürede bile gene o "koltuğun sahibisiniz, sadece görevinizden raporlusunuz" olmasına rağmen kimse sizden bahsederken eskisi gibi makam, kariyer, koltuk, servet, güç tanımı etiketleri peş peşe sıralamaz. Bırakın etiketlerle dolu ön isimleri kimse sayın bile demiyor.Siz sadece beş numaralı odada kalan hastasınız.

Açılan kapıdan gelecek bir hemşireyi, kolunuzdaki serumu çıkarırken hayal edersiniz ya da bir yakınınızın içeri girerek size yardımcı olacağını düşlersiniz.

Zaten hastaneye yetiştirilemezseniz adınız ölü olur, mevta der bazıları, kimisi de merhum falan.Hele cenaze falan gibi bir angarya yüklerseniz, kimisi tatildedir, kimisi duymamıştır, kimisi acil iş gezisindedir, kimisi kulağının üstüne yatar.

Arazı olamayanlar ise, kara gözlüklerin arkasına gizlenip bu sıkıcı törenin bitmesini beklemekte olurlar.

Bu durum sizden öncekilerde de aynıydı, sizde de aynı, sizden sonrakilerde de aynı olacak. Madem ki bundan kaçış yok, o halde gücünü koltuğundan veya servetinden alan değil de, makamına ve parasına güç verenlerden olmayı neden kimse denemez?

Öyle nitelikli ve özellikli adam olun ki, bulunduğunuz makam sizden dolayı anlam kazansın, şereflensin. Yakınlarınız makamınızla kimseye hava atmasın, haksızlık yapmasın, o makamı onurlandıran sizinle gururlansın.

Sizden sonra topluma, halka, yaşadığınız yerlere, bilime, kültüre, sosyal hayata, çevreye, insanlığa yaptığınız hizmetlerle adınız anılsın.

Başınıza numara konulmadan ya da size ait levazımat işlerini başkaları yapmadan, bu hayatın anlamının farkına varmalısınız.

Hangi dine, hangi inanışa, hangi anlayışa sahip olursanız olun, Hz.Adem’den bu yana bütün dinlerin öğretisi bu yöndedir.

Zaten  "Mezarlıklar, vazgeçilmez olduğuna inananlarla dolu" değil midir?

05.08.2021  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.